ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 6698
Yazar: Ömer Lekesiz
BİR KİTAP: NİL'İN MELÎKESİ HZ. ASİYE

Can Parçası Hz. Fatıma, Siret-i Meryem, Çöl/Deniz Hz. Hatice adlı kitaplarından sonra, "Nil'in Melikesi Hz. Asiye" adlı yeni eserini de yayınladı Sibel Eraslan. Böylece, "Cennetin Sultanları" ana başlığına layık dörtlemeyi de tamamlamış oldu.

"Nil'in Melikesi Hz. Asiye"yi de –diğerleri gibi- merakla ve ancak bir mümin muhayyilesinin kayıp parçalarını keşfedebileceği kutlu bir hayata mahsus yepyeni bilgileri yüklenerek okudum.

Bu cümleyi yazarken, eserin beni en çok ilgilendiren önemli bir özelliğini de söylemiş oldum aslında ama yine de bunu açmalıyım:

Yazar, ilk üç eserinde olduğu gibi Nil'in Melikesi Hz. Asiye'de de "mümin muhayyilesi"nin bir kazanımı olarak "istidlal etme" ruhsatını gereğince kullanmıştır.

"İstidlal etmek" derken, bilinenden hareketle, bir bilinmeyene hükmetme'yi, muhakeme etmeyi, mülahazada bulunmayı ve anlama kudretini kastediyorum.

Asırlarca önce yaşamış kutlu bir kişinin hayatını delille anlama ve anlatma eylemi "eser ile müessir"in karşılıklı ilişkisinden beslenir. Bu yüzden eskiler, ateşin dumana olan delâleti gibi müessirden esere yapılan istidlale "bürhan-ı limmî", dumanın ateşe olan delâleti gibi eserden müessire olan istidlale de "bürhan-ı innî" demişlerdir (bkz: http://www.osmanlicaturkce.com/; "istidlal" maddesi).

Osmanlı Türkçesi'nde "dad" ile yazılan istidlal (dalalete düşmesini isteme, ayartmaya çalışma) ile benim arz ettiğim "dal" ile yazılan "istidlal" (delil ile anlama) arasındaki farka da dikkat çekerek söylemeliyim ki, Sibel Eraslan "istidlal"in birincisinden şiddetle kaçınmış, ikincisini izlemiştir.

Örneğin Hz. Asiye'nin hikayesini tek tanrılı Akhenaton'un son kralı Akhen'e mahsus bir vasiyetle başlatır. Bu kral, Akhenaton Hanedanlığı'nın kaçıncı kralıdır bunu bilmek mümkün olmasa da, onun tek tanrılı bir dinin mensubu oluşundan hareketle söz konusu vasiyetinin Hz. Asiye'yle ilgili olmasını ve yine Hz. Asiye'nin neseben Hz. Yusuf'a bağlanmasını mümkün kılar.

Hz. Asiye gibi peygambere annelik edecek bir çocuğun, hem tevhid akidesini taşımada hem de muktedirlerin şerrinden kendisini ve çevresindekileri korumada maharetli bir kişinin himayesinde yetişmiş olması gerekir. Buna göre "Bilge Apa"nın varlığı elzemdir. Nitekim Hz. Zekeriya da Hz. Meryem'in velisi değil midir?

Hz. Asiye'nin kraliçe seçilme tarzı ve rolü, hayatının ana-tanrıça kült'ünün güçlü bir biçimde sürdüğü zamana denk düşmesi açısından isabetli bir bilgidir.

Yine, Hz. Asiye'nin "Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun'dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!" diye dua etmesi (Tahrim: 11), onun (ana-tanrıça rolünü de üstlenmiş bir) kraliçe olmaktan, saraylarda yaşamaktan hiç memnun olmadığına, bilakis bundan azap duyduğuna, vefatının da Eraslan'ın anlattığı şekilde gerçekleştiğine yorulabilir.

Peki kadınlık duyguları? Güzellik, nezaket, rikkat, hüzün, yalnızlık, sevgisizlik... Bebeğini Nil'e sunan annenin acısı, Nil'de bulduğu bebeği kendi çocuğu olarak bağrına basabilen bir kadının sevinci, Hz. Musa'nın iki kadına "iki denizin dürrişehvarı" olması, onlara "denizler incisi, güler yüzü apaydınlık bir evlat" olarak görünmesi, Hz. Musa'dan ayrılıklarında onun hatırasının iki kadına da "serin pınarlardan billur kadehlerle taşınmış soğuk sular gibi" gelmesi... Hele yazar bir mümin ve "cinsiyet kardeşliği" bilincine de sahip bir yazarsa, bu zikrettiklerim eser ile müsessirin kıymetli unsurlarına dönüşmezler mi? İmam Gazali'nin, istidlal etme yöntemlerini "dış ve iç duyular, apaçık gerçeklikler, mütevatir haberler, bu üç husustan birine dayanan kıyas, semi'iyyât ve muarızın benimsediği hususlar" olarak belirlemesi yazara tahkiyede de bir haraket alanı açmaz mı?

Kaldı ki, "Nil'in Melikesi Hz. Asiye" son tahlilde bir edebiyat eseridir. "Fiction" anlamında kurgu değildir; ezelden kurgulanmış bir yapbozun, dağılan parçalarını yeniden bir araya getirme çabasıdır. Onun asıl bu yanını konuşmak isterdim ama, hatıralarının Allah tarafından korunduğuna inandığımız kutlu kadınların tahkiyesine mahsus zarflar, kimilerince mazrufundan daha önemli göründüğü için ben de konunun bu yanını konuşmayı önceledim.

 

Yazının tamamı için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
11-08-11
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR KİTAP: NİL'İN MELÎKESİ HZ. ASİYE
Online Kişi: 16
Bu Gün: 325 || Bu Ay: 8.929 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.357 || Toplam Tıklanma: 51.932.924