ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER
Okunma Sayısı: 4586
Yazar: Harun ŞAHİN
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER (Cemaleddin Afgani Dosyası) III

Şeyh efendi İslamiyet’in terakkiye mâni olduğunu Renan’dan daha büyük bir imanla belirttikten sonra, Arap kavmini müdafaaya geçiyor: “Ancak fetihlerindeki hızla mukayese edilebilecek fikrî bir yükseliş. Bir asırda bütün bir Yunan ve Acem1 ilminin elde edilişi, hazmedilişi... Araplar başlangıçta ne kadar cahil ve barbar olurlarsa olsunlar medenî milletlerin yüzüstü bıraktıklarına dört elle sarıldılar. Sönen ilimleri canlandırdılar, geliştirdiler ve o zamana kadar ulaşamadıkları bir ihtişama kavuşturdular. Bu da ilme karşı besledikleri sevginin işareti ve ispatı değil midir?”

Renan, Arap dünyasında Acem âlimlerinin (yani Arap olmayanların) büyük bir rol oynadığı fikrinde. Şeyh efendi de bunu kabul etmektedir. Yalnız “Harranlılar Araptılar ve İspanya’yı istila edenler araplıklarını kaybetmemişlerdi. İbn Bacce2, İbn Tufeyl3, İbn Rüşd4de El Kindî5 gibi Araptılar. Irkları ayıran dildir. İslâmiyet’in inkişafiyle6 Araplar yeni bir hamle kazandı ve İranlı âlimler Müslüman olunca Kur’an diliyle yazmayı şeref telakki7 ettiler”.

 Ne gariptir ki, Ağaoğlu’nun halis muhlis Türk olduğunu iddia ettiği Efganlı Şeyh İslâm medeniyetinde Türklerin rolünden bir kerecik bile söz etmiyor. Evet, İslâm medeniyeti bir bütündür. Bu büyük terkibi yalnız Arab’ın eseri imiş gibi göstermek ya Arap’a dalkavukluk, ya misli görülmemiş bir gaflettir. Farabi8 İslâm’dır, İbn Sina9 İslâm’dır, Arap değil. O ummana karışan en büyük ırmak: Türk.

Fakat Şeyh yatırım yapmaktadır: “Pekiyi denecek, Arap medeniyeti bu kadar şaşaadar olduktan sonra, nasıl birden sönüverdi? Meşale o zamandan beri neden tutuşmadı tekrar? Arap dünyası uzun zamandan beri niçin karanlıklarda bocalıyor?” (Namık Kemal buna sebep olarak Haçlı ordularıyla Tatar müşriklerini gösteriyor). Şeyhin cevabını okuyalım:

 Burada İslâm Dininin bütün sorumluluğu ortaya çıkıyor. Şurası âşikâr: bu din nerde yerleşmişse ilmi boğmuştur. Bu uğurda istibdatla10 elele vermekte tereddüt etmemiştir. Es-Süyuti11, halife El-Hadi’nin12 Müslüman ülkelerde ilmin kökünü kurutmak için beşbin âlimi Bağdat’ta katlettiğini söyler. Belki Süyuti kurbanlarının sayısında mübalağa etmiş ama yapılan zulüm bir vakıa. Bir dinin ve bir kavmin tarihinde kanlı bir leke bu. Hıristiyan dininin mazisinde de buna benzer vakalar bulabilirim. Dinler, isimleri ne olursa olsun, birbirlerine benzerler. Dinlerin felsefe ile uyuşmalarına, anlaşmalarına imkân yoktur. Din insana iman ve itikadı zorla kabul ettirir, felsefe onu itikatlardan kısmen veya tamamen kurtarır. Nasıl anlaşabilirler?..  Din galip gelince felsefeyi yok edecektir. Felsefe hükümran olunca din ortadan kalkacak. İnsanlık yaşadıkça nas ile serbest tenkit, din ile felsefe arasındaki kavga sona ermeyecektir. Kıyasıya bir savaş bu. Ve korkarım ki bu savaşta zafer hür düşünceye nasip olmayacaktır”.

Şeyhimiz şikâyetçi: “Aklın dersleri üç beş büyük zekâya hitap eder yalnız. İlim ne kadar güzel olursa olsun ideale susuz olan insanlığı doyurmaz. İnsanlık, filozofların ve âlimlerin göremedikleri ve giremedikleri karanlık ve uzak bölgelerde kanat açmaktan hoşlanır”.

Efgani’nin sözü burada bitiyor. Şimdi de Renan’ın bu mektuba verdiği cevabı gözden geçirelim: “Sorbonne’daki13 son konferansımın Şeyh Cemaleddin’e telkin ettiği son derece dikkate değer düşünceleri dünkü gazetenizde alâkayla okudum. Münevver Asyalının14 şuurunu böylece orijinal ve samimi tecellilerinde takip etmek çok öğretici. Ufkun dört bir yanından rasyonalizmi öven sesler geliyor. İnsan bu sesleri dinledikçe daha iyi anlıyor ki din ayırır, akıl birleştirir. Ve iman ediyor ki akıl tektir. İnsan zekâsının birliği, düşüncelerin tesanüdünden15 doğan büyük ve ümit verici bir netice. Ama bunun için tabiatüstü denen vahiyleri bir yana itmek lâzım. Dünyadaki iyi niyet sahibi insanların yobazlığa ve hurafelere karşı kurdukları birlik görünüşte çok küçük. Ama hakikatte tek uzun ömürlü birlik bu. Çünkü hakikate dayanıyor ve er geç muzaffer olacaktır. Masallar masalları takip edecektir”...

“İki ay kadar önce sevgili meslektaşım Ganem vasıtasıyla Şeyhi tanımıştım. Üzerimde pek az kimse bu kadar derin tesir yapmıştır. Sorbonne’daki konferansımın konusunu (İlmî zihniyet ile İslâmiyet’in münasebetleri) bana o ilham etti. Şeyh Cemaleddin İslâm’ın peşin hükümlerinden sıyrılmış bir Efganlı’dır”.

Anlaşılıyor değil mi? Bizim “Büyük İslâm Birliği”nin kurucusu olarak selâmladığımız Şeyh efendinin Fransa’daki dostu Hıristiyan Halil Ganem’dir.16 Sultan Abdülhamid Han’ın hasm-ı biamânı17 Ganem. Renan Efganlı’yı bir masal kahramanı olarak değil, gerçek kişiliği ile yani bir dinsiz, bir “libre penseur18” olarak tanımaktadır. Renan’a devam edelim: “Cemaleddin zinde bir kavmin çocuğudur. Efganistan’da Arya ruhu resmî İslâmiyet’in sığ tabakası altında bütün zindeliği ile yaşamaktadır. (Görülüyor ki Renan, Ağaoğlu ile aynı fikirde değildir. Şeyh’in Efganlı olduğunu biliyor; Efganlı, hattâ Şiî olduğunu. Acaba Ağaoğlu bilmiyor mu idi?) Dinlerin değerini tayin eden, onlara inanan kavimlerdir. Efganlı, bu mütearifenin19 en güzel delili. Düşünceleri öylesine bağımsız, seciyesi o kadar asil ve dürüst idi ki onunla konuşurken İbn Sina, İbn Rüşd gibi eski âşinalardan birinin -başka bir tabirle- beş asır boyunca insan zekâsını temsil eden o büyük dinsizlerden birinin dirildiğini sanıyordum. Karşımdaki insanla, İran’ın dışında kalan (Renan bilhassa Türkiye demek istiyor) Müslüman ülkelerin arz ettiği manzarayı karşılaştırınca aradaki tezat bana büsbütün açık göründü. Bu ülkelerde ilmî ve felsefî tecessüs yok gibidir. Şeyh Cemaleddin dinî istilaya karşı ırkî direnişin en güzel örneğidir”.

Renan, Şeyh’in takdirkârı, Şeyh Renan’a hayran. Anlaşmamalarına imkân var mı? Teferruata ait ihtilaflar bir sohbet vesilesi. Mesela Renan’a göre, “Roma İmparatorluğu 16. asra kadar Latince’yi bütün Batı’da insan zekâsının ifade vasıtası yapmıştı. Büyük Albert20, Roger Bacon21, Spinoza22Latince yazdılar. Ama bunlar bizim için Latin değildirler. Arap diliyle yazan bütün İsâmları da Arap saymak doğru değildir. Semavî dinlerin hepsi müspet ilme düşmandır. Şeyh bu hakikati kâfi derecede belirtmediğimi ileri sürüyor. Bu konudaki fikirlerim herkesçe malum olduğundan üzerinde durmadım. İnsan zihni tabiatüstü unsurlardan tecrit edilmelidir. Bunun için zora lüzum yok. Hıristiyan ve İslâm aydınları din bahsinde anlayışlı bir kayıtsızlık göstersinler, yani din zararsız hale gelsin, yeter. Bu, Hıristiyan ülkelerde gerçekleşti. Müslüman ülkelerde de gerçekleşirse, Şeyh de, ben de memnun oluruz. Ben bütün Müslümanlar cahildirler, cahil kalacaklardır demedim. İslâmiyet’in ilme büyük engeller çıkardığını söyledim. İslamiyet’in idaresi altında bulunan ülkelerde beş-altı asırdan beri ilmi yok ettiğini söyledim… Müslümanlar Müslümanlığa dayanarak kalkınamazlar, Müslümanlığın zayıflaması sayesinde kalkınabilirler. İslâmiyet’in ilk kurbanı Müslümanlar’dır. Müslüman’ı dininden kurtarmak ona yapılabilecek en büyük iyiliktir. Akıl için yol birdir. Hür düşünceli insanlar elbette ki, birleşeceklerdir. Kurtuluş Müslümanların yeni baştan terbiye edilmesindedir. Ama bu terbiyenin ciddi olması, yani akla dayanması lâzım. İslâm’ın dinî şefleri bu gayeye hizmet ederlerse kendilerine minnettar olurum. İslâm ülkelerindeki rönesans İslâmiyet’ten kurtularak gerçekleştirilecektir, Hıristiyan ülkelerde olduğu gibi. Şeyh Cemaleddin benim belli başlı tezlerime deliller getirmiştir”.

Zavallı Türk intelijansiyası! Kimlerin peşinden gitmemiş. Düşmanları dost, dostları düşman tanımış. Peygamber’in adını anmağa cesaret edemeyen bir Efganlı’yı Peygamber kadar saygıya lâyık görmüş.




1 Acem: İranlı,

2 İbn Bacce: (? —1138) 12. yy. da Endülüs’te yetişen Aristotelesçiliği ve Yeni Platonculuğu Endülüs'e taşıyan filozof. Rasyonalist ve İmam-ı Gazali mühalifi

3 İbn Tufeyl: (1106–1186). Dünyada felsefi romanın ilk örneği olan Hay bin Yakzan isimli eseriyle meşhur 12. Asır Gırnatalı  astronomi, felsefe ve tıp alîmi.

4 İbn Rüşd: (1120-1198). 12. asırda Endülüs’te yetişen mehşur Aristocu filozof, doctor, astronomi bilgini ve matematikçi.

5 El Kindî: Yakup bin İshak El Kindî (800–873). Kûfe’de doğan, Ortaçağ Avrupasında "Alkindus" adıyla tanınan, ilk islam filozofü olarak Kabul edilen, matematikçi, fizikçi, astronom, hekim ve coğrafyacı.

6 İnkişaf: Gelişme, gelişim.

7 Telakki etmek: Kabul etme, sayma.

8 Farabi: Ebu Nasr Muhammet (870-950) Rey ve Bağdat’ta eğitim aldıktan sonra Harran’da çalışmalarını sürdüren Türk bilgini.

9 İbn Sina: (980-1037). Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında çalışan olan Özbek-Türk bilim adamı.

10 İsdibdat: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk.

11 Es-Süyûtî: Celaladdin Ebu’l Fazl Abdurrahman Bin Kemalettin Es-Süyuti (1445-1505)  Kahireli Arap din âlimi. Dilci ve tarihçi.

12 El-Hadi: 785–786 yılları arası halifelik yapan 4. Abbasi Halifesi.

13 Sorbanne Üniversitesi: 1257 yılında, Paris Üniversitesi'nin teoloji koleji olarak Robert de Sorbon tarafından kurulan  Fransız  Üniversitesi.  

14 Münevver Asyalı: Asyalı Aydın. Cemaleddin Efganî kastediliyor.

15 Tesanüd: Dayanışma.

16 Halil Ganem: Osmanlı 1. Mebuslar Meclisi’nde Suriye mebusu olarak görev yapan, meclis kapatılınca Fransa’ya kaçan aşırı  Abdülhamit Han düşmanı Lübnan asıllı Hıristiyan gazeteci.

17 Hasm-ı bîamân: Amansız düşman

18 Libre Pansaur: Özgür düşünceli, aydın anlamına gelen Fransızça söz grubu.

19 Mütearife: Gerçekliği apaçık, ortada olduğu için ispatı icap etmeyen durum.

20 Büyük Albert: Albertus Magnus(1193-1280). Derin ve çok geniş kapsamlı bilgisiyle, ortaçağda kendisine doktor üniversalis unvanı verilmiş olan 13. yüzyıl Alman düşünürü.

21 Roger Bacon: (1220 - 1292İngiliz bilim adamı ve filozof."Deneysel bilim" yolunda çaba harcamış olan Bacon, çağdaş bilimin deneysel yaklaşımının tarihsel bakımdan erken olgunlaşmış bir temsilcisi olarak kabul edilir.

22 Baruch Spinoza (1632- 1677) 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalist Hollandalı düşünürü. 

Yazar: Harun ŞAHİN
28-11-11
E mail: harunsahin75@gmail.com
 
 
Yorumlar: 1
Cihat ERDEM
Şeyhi Anlayamadım.
Tarih : 28-11-11

Doğuda görev yaptığım zamanlarda Cemaletttin Afgani'ye inanan kişiler gördüm. Onu büyük bir din adamı sanmıştım. Biraz meseleye eğilince müslümanların aklını çelmeye çalışan bir mason olduğunu zannettim. Bu yazıları okuyunca karşımızda bir din mensubundan ziyade bir İllümünati askeri, bir tavistock fedaisi bir satanist var diye düşündüm. Şüphesiz doğrusunu Allah bilir. Allah bizi kendi yolundan ayırmasın.

 
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER (Cemaleddin Afgani Dosyası) III
Online Kişi: 14
Bu Gün: 387 || Bu Ay: 8.991 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.440 || Toplam Tıklanma: 51.933.539