ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / TENKİD
Okunma Sayısı: 7095
Yazar: Osman Aytekin
BU NE BİÇİM 'AŞK'? (Elif Şafak'ın romanı hakkında)

Elif Şafak’ın Allah dostlarına hakaretler yağdırdığı romanına önemli bir yorum yazar Osman Aytekin’den geldi…
 

 

Dostlarım “bu kitap “İskender”den daha iyi ve iddialı” dediler, merak ettim ve okumaya başladım. Kitap güzel cümlelerle başlıyor, “bu kitabı aşkla konuşan, sabırla pişiren dost meclisine…” Demek ki yazarın da aşkın kırkıncı kuralında bahsettiği üzere “Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır” güzel…

Kitabın yazarı son zamanların popülist ismi Elif Şafak kitabın adı ise “AŞK”. Kitapta sorgulanacak çok yer var. Bazı yazarlar bu “Aşk”ı sorguladılar ancak yine de bu kitapla ilgili bir şeyler yazmaya kendimi mecbur hissettim. Ne diyordu kırkıncı kural, “Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşkın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasınızdır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde…”

Yazar aşkla ilgili dilinin ucuna gelenleri sıralamış; Aşkı ilahi, mecazi, dünyevi, semavi cismani diye. Bu sıraladıklarının bazıları aynı anlamı ifade ediyor; ilahi, semavi; dünyevi, cismani… Her neyse yazar kitaba konu olan Mevlana ile Tebrizi ve Ella Rubinstein ile Aziz Z.Zahara arasındaki ve bize göre kendi içindeki aşkı sıralamış, aşkı anlamlandırmaya çalışmış. Kitabın temelini iki aşk oluşturuyor ancak temelde ele alınan Mevlana ile Tebrizi’nin aşkı!...

“Ah, o Şemş denen soysuz herif”

Mevlana ile Tebrizi’nin dostluğu malum. Bu iki büyük insan o dönemde özellikle de Tebrizi’ye  iyi anlaşılamadığı için yaşadığı dönemde husumetler oldu.  “Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır” diyen yazar Elif Şafak’a kitapta yer alan bazı metinler doğrusu hiç yakışmamış. Yazarın ifadesiyle;

“Esas mesele iyiyi de kötüyü de sevebilmek ayrım yapmadan” (sh.197) Ancak yazar Tebrizi’ye hakaretler yağdırmış. İşte o cümleler:

 “Ah, o Şemş denen soysuz herif” (sh.312),

“ikisi de aynı kumaştan kesilmiş” ( Mevlana’ya üstü kapalı hakaret, sh.313),

Şems-i Tebrizi denen ne idiği belirsiz herifi evine alınca adam Hak yolundan tümden saptı” (sh.313), “Bistami gibi münafıkın teki” (sh.314),

“Herif resmen Şam şeytanı” (sh315),

“mendebur herif” (sh.324) “Allah o mendebur herifin cezasını versin” (sh.384).

Bizce bütün mesele yazarın niyeti ve bakış açısı… Roman kahramanlarından biri olan Ella’nın neden Yahudi olarak seçildiği, bir yana yazar Ella vasıtasıyla bir bakıma kendi düşüncesini empoze ediyor olmalıdır; liberal, açık fikirli, demokrat, nazik, medeni, “ dinsel değil değil kültürel anlamda “ Yahudi… Kültürel anlamda Yahudi de ne demek? Bir insan bir dine inanacak ve bu inancı kültürel manada kalacak?!!!  Bu düşüncelerden maksat nedir?

“Aşk” kitabıyla çıkış yapan yazar “ılımlı insanlar”ın kafasında yeni düşünceler mi oluşturmak istiyor…

Görmek ve duymak istediği acaba, ne güzel bir kitap yazmış, helal olsun mudur? Niyet belli diyoruz. Zira, “Dinlerin insanlığa ne faydası vardı, insan ırkını birbirine kırdırmaktan başka?” …….”İslam’daki köktendinciliğin, Hıristiyan ve Yahudi köktendinciliğinden daha tehlikeli olduğu…” na inanmak!... “Dünyada yaşanan çatışma ve savaşların bir din sorunu değil dil sorunu olduğu…” (sh.204) Görüldüğü gibi dini muhtevalı bir konu seçilerek, hoşgörü ekseninde dinler üstü bir anlayış ve bu anlayışta İslam köktendinciliği (ki köktendincilik Yahudilerde olan bir kavram) düşüncesiyle Müslümanları Yahudilerden daha tehlikeli görmüş olmalıdır. Yazar bu anlamda düşüncelerine devam ediyor: “Şayet Hıristiyanlıkla Müslümanlık arasında bir sınır kapısı varsa, bunun her iki taraf gibi geçilmez olduğunu sanmıyorum” Hıristiyanlıkla Müslümanlık arasında bir Hapur sınır kapısı mı var ki insanlar o kadar rahat geçiş yapsınlar? Yazarın ifade etmek istediği yoksa çift pasaportlu bir dine sahip olmak mı?(!)

Yazar bu satırlarda olduğun gibi şu satırlarda da gerçek niyetini göstererek baltayı taşa vurmuş:

“ Sanki her iki din birbirinden fersah fersah uzakmış gibi konuşuyorlar. Hâlbuki din bilginleri aralarında tartışadursun, Anadolu’da yaşayan sıradan Hıristiyanlarla sıradan Müslümanların ortak yanları öyle çok ki. Aynı toprağın çocuklarıyız biz” (sh.227)

Yazar Elif Şafak bu kitabında şu soruyu da soruyor: “Din adamları belki çok şey biliyor, ama inanç denilen şey aklen ve naklen mi anlaşılır yoksa birebir kalben yaşayarak mı? Hocalar bazen anlaşılması o kadar güç laflar ediyorlar ki ne dediklerini takip edemiyorum.” (sh.227)  Anlaşıldığı kadarıyla Yazar Şafak, iman, itikat noktasında kafalarda bir istifham oluşturmak istiyor. Yazarın “Aşk” isimli kitabını hakaretlere, yer yer adaba aykırı olay ve tasvirlere yer vermesi kadar, dini konularda kafaları karıştırmak açısından maksatlı bulduğumu belirtmeliyim.

IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü'nün 147 adaydan oluşan ilk listesinde 'Aşk' adlı romanıyla Elif Şafak’ın da yer aldığı belirtiliyor. Orhan Pamuk ödül aldıktan sonra Elif Şafak neden almasın ki? diyoruz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Osman Aytekin
30-11-11
E mail: haberkültür.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BU NE BİÇİM 'AŞK'? (Elif Şafak'ın romanı hakkında)
Online Kişi: 25
Bu Gün: 206 || Bu Ay: 5.596 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.142 || Toplam Tıklanma: 52.107.712