ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / TENKİD
Okunma Sayısı: 2470
Yazar: Ömer Lekesiz
MUALLİM NACİ BABANIZI MI ÖLDÜRDÜ?

Şu mahalli idarelerin, ilgili resmi ya da sivil kurumların desteğiyle yapılan kültür-sanat adamlarını anma günlerinin mantığını bir türlü anlayabilmiş değilim.

Hayır, hayır kimsenin kimseyi anmasına, bulunabilen imkanların kültür-sanat adamlarının tantımı için kullanılmasına, o kullanımdan emeği geçenlerin de yararlanmasına itirazım yok.

Benim itirazım, bu faaliyetlerin üç beş kültür-sanat adamının ismiyle sınırlı kalmasınadır.

Söz konusu mantığı anlayabilmem için bana büyük bir içtenlikle yardımcı olmaya çalışan birileri, Kemalist-sol tarafından inançları gereğince bilinçli olarak unutturulmaya çalışılmış isimlerin öne çıkarılmasının hedeflendiğini söylediler ama bu gerekçe benim açımdan belirsizliği daha da artırmaktan başka bir işe yaramadı.

"Madem böyle" diye başlayınca, Osmanlı Türkçesi'ne, edebiyata ömrünü hasretmiş Muallim Naci, iflah olmaz bir muhalif olarak yaşayan Refik Halit Karay, Kemalizme hiç muhabbet duymamış Abdülhak Şinasi Hisar, has ve samimi bir çelebi olarak yaşamış Asaf Halet Çelebi, din kelimesini kullananların anında mimlendiği bir zamanda din ve sanat ilişkisi üzerine yazılar yazmaktan, çeviriler yapmaktan korkmamış Burhan Toprak, maddiyata, makama, şöhrete itibar etmeksizin sükunet içinde irfan sahiplerinin eserlerini şerh etmiş Ahmet Avni Konuk ve daha niceleri aklıma geliyor da, "peki bunlar sizin babanızı mı öldürdü ki, üç günde bir adlarına anma günü düzenlediğiniz şahıslardan daha mağdur, daha hakları gasbedilmiş oldukları halde sizin malum niyet ve gayretinize muhatap olamıyorlar? şeklinde yeni sorular üreterek, meseleyi çözme konusunda tümüyle aciz kalıyorum.

Muallim Naci'ye (1849-1893) bakalım örneğin:

Fatih'te doğmuştur, asıl adı Ömer'dir. Babasının o yedi yaşındayken vefat etmesi üzerine Varna'daki dayısının yanına geçmiş, orada özel hocalardan Kur'an, Arapça, Farsça ve hüsnühat dersleri alarak hayata hazırlanmıştır.

Daha delikanlılığında "Hulusi" mahlasıyla levhalar yapmakla kalmamış bir de mushaf yazmıştır; hayatı boyunca kullanacağı "Naci" mahlasını Muhayyelat'tan seçecek kadar kadar edebiyata düşkün olduğundan telhis ve aruz dersleri alıp, Fransızca'yı da öğrendikten sonra dört dilli bir genç olarak şiire başlamıştır.

Sait Paşa'nın özel katibi olarak onunla Osmanlı memleketini gezişine, zeka ve yeteneğinin Ahmet Mithat Efendi tarafından keşfine ve ona damat oluşuna ilişkin hikayeleri siz bulup okursunuz; benim asıl söylemek istediğim 1880'li yıllarda şiirleri, eleştirileri, gazete yazıları ve mektuplarıyla edebiyat ve basın dünyasının en renkli simalarından biri olmuş Naci'nin unutturulması, dindarlarla Osmanlı Türkçesi'nin birlikte yoksanması gibi çifte bir etkiyle sağlanmıştır.

Çünkü Naci, müteşerri bir insan olarak Osmanlı Türkçesi'ni ıstıhalat ve lügat çalışmalarıyla parlatan nadir isimlerden birisidir.

Dil ve edebiyat çalışmalarında "Eski de olsa kendi hırkamız, emanet alınan gömlekten daha iyidir" anlayışıyla hareket ettiği için, şimdilerde kimi çok bilmiş akademisyenlerin "iyiydi ama biraz şöyleydi" kabilinden mütereddit cümlelerle çabasını eksiltmeye çalıştıkları Naci, aynı zamanda yeniliği icattan daha fazla önemsediğini, Batı edebiyatından aktarmalar yapılmasının gerekli olduğunu ısrarla söyleyen biridir.

O halde ilimde, sanatta yetkin, eserde velud, yenilik arayışında samimi olduğu halde, salt inancı ve Osmanlı diline hürmeti nedeniyle bilinçli olarak unutturulan Naci'ye, günümüzdeki anma faaliyetlerinde bu akıbete uğratılmışları hatırlatma gayreti içinde olduklarını söyleyenler sahip çıkmayacaklarsa, kim sahip çıkacaktır?

Bu manada, son on yıldır devlet imkanlarını tepe tepe kullanan kimlikleri malum anmacılar tayfası Naci'ye sahip çıkmayı akıllarına getirmediklerine göre ya malum gerekçelerinde ya da samimiyetlerinde bir problem var demektir.

Bunun adı kendi siyasi taraftarlıklarını maddi bir kazanca dönüştürmek için muhalefete mahsus durumları istismar etmek, onu da turistik bir vizyon içinde alttan alta pazarlamak değilse nedir?

Eh artık ben susayım, gerisini Naci söylesin:

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
07-01-12
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MUALLİM NACİ BABANIZI MI ÖLDÜRDÜ?
Online Kişi: 16
Bu Gün: 165 || Bu Ay: 8.701 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.855 || Toplam Tıklanma: 52.156.690