ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 3616
Yazar: Ahmet Selim
ÂİLEDE İŞLER İYİ GİTMİYOR!

Aile, birey, toplum

Amca, hala, teyze, dayı... Onların çocukları, torunları, eşleri, eşlerinin yakınları...

Kardeşlerinizin çocukları, eşleri, eşlerinin yakınları... Geniş düşünürseniz yüz aileyi çok geçer. Ayrıca dostlarınız, arkadaşlarınız, komşularınız var... Yani, belli yaştaki biri, 200 civarındaki aileyi bu ilişkiler dolayısıyla tanır. Oralarda dayak var mı, yok mu bilir. Hele eski mahalle düzeninde bu sayı çok daha yüksek olurdu... Benim hafızamdaki aile sayısı epeyce çoktur. Özellikle gençliğimdeki semtimizde, hemen herkesi bilirdim, şoförler kahvesindeki arkadaşlarımdan.

Karısına şiddet uygulayan iki üç kişiden fazlasını hatırlamıyorum. Akrabalarımız, arkadaşlarımız arasında hiç yoktu, mahallede bir tane vardı, semtimizde de iki örneği bilirdik...

Basına yansıyan kadarıyla şimdiki durumu bir türlü anlayamıyorum. Bir izah bulamıyorum.

Tersine örnekleri daha çok hatırlıyorum. Bir arkadaşım, karısının korkusundan, muhtaç olan annesini-babasını, benim baskıma rağmen, rahat ziyaret edemezdi. Bir arkadaşımı karısı aldattı ve tabii hemen boşandılar... Bir komşumuz ise karısının kendini aldattığını herkes bildiği halde, inanmadı ve beraberliğini o durumdayken sürdürdü...

Genel manzarada ekseriyâ erkeklerin daha sabırlı ve "idare eden taraf" olduğunu gözlemlerdim.

Bir gün arkadaşlarımla bizim evde sohbet ediyorduk. Babam işten geldi, hoş geldiniz dedi ve bir cümle ekledi: "Kadir Gecesi doğanlar toplanmış!" Gülerek tabii... Arkadaşlarımın eşleri pirelendi! "Ne demek istedi amca?" diye sormaya başladılar. "Şanslısınız demek istedi" diyordum, inanmıyorlardı, arkadaşlarım da eşlerinin haline gülüyorlardı... Daha 20'li yaşlardaydık... Babam çok nüktedan bir insandı, kötü bir şey dememişti ki! Kadir Gecesi doğmak iyi bir şey! Şanslı olmak demek. Peki, niye hanımlar pirelendi? Çünkü sabreden, idare eden taraf bizdik, bu da babamın hiç kabullenemeyeceği bir haldi. Fırsatı bulmuşken, taşı gediğine koydu. Kinâye sanatını kullanıyordu! "Söylenen iyi bir söz de, konusuna uymuyor. Konusuna uymuyorsa burada bir istihza var." diyemiyordu ki hanımlar! Konusuna asıl uyan da bu istihzaydı zaten. Sonunda onlar da gülmeye başladılar.

Babam sonra biraz yanımıza geldi ve bazı nasihatlerde bulundu. Bazı cümleleri şöyleydi: "Sabırlı ve basiretli kadın, yönetim ondaymış gibi davranmaz. Nisbeten ve zâhiren geri planda durur, yine de bazı işleri yönetir. Buna zaten erkeğin ihtiyacı vardır, rıza gösterir. Anlaşınca böyle olur." "Kadın önde durursa, huzuru değil huzursuzluğu yönetir." "Eşitlik yok, akıllı ve gönüllü paylaşım var olmalıdır. O zaman Kadir Gecesi doğmasanız da olur!"

Bilgece konuşuyordu. Çünkü bildiklerini içselleştirmiş ve onlarla kişiliğini bütünlemişti yıllar içinde. Bazı şeyler taşıma bilgiyle ezberlenmiş cümleler olmuyor.

... Şiddet her alanda yaygınlaştı, sadece ailede değil ki. Bütün diziler şiddet dolu. Şiddet dolu on yıllar yaşadık, yaşıyoruz. Ailenin ortasında bir televizyon var, hep onun karşısındayız. Eskiden bir silahı görmek, hele tutmak, ürpertici bir şeydi. Şimdi silah, özenilen bir oyuncak haline geldi. Günlük kullanım eşyası gibi görülüyor. Dizilere bakarak kullanımını öğrenebilirsin. Şarjörü takıp çıkarmak, mermiyi ağzına vermek vs. Baş aksesuar, şık bir cep telefonuyla, parlak bir silah!

Aile zedelendi. "Birlikte yaşayıp evlenmemek" aleni bir tercih haline geldi. "Evlenmeyeceğim ama bir çocuk sahibi olmak istiyorum" denilebiliyor. Kardeşinin karısını ele geçirmek isteyen birinin hikâyesi seyrettiriliyor... Sürekli damlalar, taşı bile oyar. Bu kadar tahribat malzemesi kullanılır mı? Hele hele, kontrolsüz internet siteleri...

Bıkmadınız mı bu malzemeleri kullanmaktan ya. Hiç mi sorumluluk duygunuz, hiç mi insafınız yok? Sonra, dökülenleri toplayacağız, yıkılanları onaracağız. Yol mu bu?

İletişim arttı ama; birey kuyu gibi bir yalnızlığın içinde. Sevgisizlikten büyük yalnızlık mı olur? Kendilerini anlamayanlar anlaşabilirler mi? "Anlaşamadık." Peki, sen kendini anladın mı? Kendi içine hiç baktın mı, karşındaki aynalara bakmaktan fırsat bulup.

Toplumu da bireyi de gözlemlemenin yolu, ailenin içine, ruhuna bakmaktır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
28-01-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 1
uğurlu
selim bir yazı
Tarih : 28-01-12

Sevgiye, samimiyete ve muhabbete hasret gönüllerin hissiyatını selim bir şekilde ifade edip zaafiyet heyalanına düçar olan aile müessesine hasredilen nadide bir yazı.

 
ÂİLEDE İŞLER İYİ GİTMİYOR!
Online Kişi: 24
Bu Gün: 34 || Bu Ay: 9.257 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.896 || Toplam Tıklanma: 51.940.913