ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / UNUTULMAYANLAR
Okunma Sayısı: 2667
Yazar: Bünyamin Yılmaz
ÖMER LÜTFİ METE'NİN VEFÂTI ÜZERİNE (Sevimli öfke artık yok)

 

Henüz özel televizyonların başlangıç yılları biraz geçilmişti. Sinema ve tiyatro dünyasından 'inandığı değerleri' öne çıkaran isimleri parmakla sayıyorduk. Böyle bir dönemde üniversite için İstanbul'a geldiğimde Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ni mesken tutmuştum. Adeta aklım erdiğince okuduğum gazete ve dergilerin öncesini merak ediyordum. Hani üzerinden ihtilaller, baskılar geçen yıllar. İncelemem sırasında belli bir plana bağlı gitmiyordum. Sadece hangi dönemde neler yapıldı, hangi fikirler öne çıkmış, toplumun yapısını etkileyen olaylar ve görüşler neler? Bir de sevdiğim yazarların kitaplara girmeyen gazete köşelerinde kalmış yazıları var mı, merak ediyordum. Sığınaktan çıktığımda ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kültür etkinlikleri düzenlediği merkezlerde alıyordum soluğu.

İşte böyle bir toplantı esnasında tanıdım Ömer Lütfi Mete'yi. İsmail Güneş'in çektiği "Çizme" filmini izlemiştim elbet. Ezanın aslına dönmesini isteyen kasaba halkının ceberrut yönetimle başı derttedir. Ezan pek çok yerde Arapça olarak okunmaya başlamıştır. Ama kasabada "Çizme" yasağı sürdürmek niyetindedir. Köyün kahvesinde radyoyu tamir eden karakter ise merhum Hasan Nail Canat'tır. Neredeyse hiç konuşmadan çok ustalıklı bir iş çıkarmıştır ortaya. Elbet, filminden önce de kitabını okumuştum. Ömer Lütfi Mete'nin zihnimde bir karşılığı da Yörünge dergisindendir. Hiç ilgimi çekmeyen futbol yorumları yapması bile ona olan sevgimi azaltmamıştır. Mustafa Kutlu'ya azaltmadığı gibi.

TGRT'de hazırladıkları Yankı programı da aklımda kalmıştır nedense. Ahmet Tezcan, Ahmet Hakan Coşkun isimleri birlikte yazılmış Yankı'yla birlikte hafızama. Çağrışım dergisi de Trabzon üzerinden çentikletmiş kendisini.

Nasıl hatırlamam o isyanı

Sanıyorum Tarık Zafer'de düzenlenen bir paneldi. Konuşmacılardan biri Ömer Lütfi Mete'ydi ve kulağımdan hiç gitmeyecek sözler söylemişti. Derdini anlatabilmek için kavga eder gibi konuşuyordu. Sert sözlerinden hepimiz payımıza düşeni aldık. Çocuklara yönelik hazırlanan kitapları önemsemeyişimize isyan ediyordu. Batılıların hazırladığı kitaplarla yetinmemize öfkeliydi. Kendi geleneksel arka planımızı yeterince göremediğimizden söz ediyordu. Söz sinemaya da geliyordu bir de çizgi filmlere. Artık kalitesiz işler yapmak için harcanacak zaman değil, iyi işler yapmak, geleceğimizi oluşturan çocuklarımızı üzerimize gelecek bombardımandan korumamız lazım diyordu.

Daha sonra çok sayıda dizinin ve filmin senaristliğini yaptığında hiç şaşırmadım. Kitaplar yazmaya da devam etti. Hem de ne kitaplar. Küresel dünyanın oyunlarını deşifre etmeye çalıştı. İçerde ise dindarların şekilde kalıp basit oyalanmacalar içinde günler, aylar, yıllar geçirmesini eleştirdi. Kendi yaşadığı hatıralar ışığında gördüğü eksiklikleri hacıyağı ve parfüm kokusu arasında kalarak yazdı. Kurtlar Vadisi'ni izlerken Ömer Baba karakterini Ömer Lütfi Mete olarak düşünürüm. Sanki içinin öfkesini Ömer Baba olup bastırmış gibidir. Arifâne bir çizgide acı bir gülümseme yetmiştir tüm zorlukları atlatmaya. Son yıllarda çok fazla çalıştığını biliyorum. Üzerindeki yükler ağırdı. Bir taraftan kendisine sipariş edilen senaryolar bir yandan gerçekten de yazmak istediği senaryolar. Ben hâlâ Konya'da Mevlâna'nın hayatını yazmak için geçirdiği zamanı merak ederim. Ne oldu o senaryo, film olabilecek hale gelmiş miydi? Bildiğim uzun bir süre o iklimde kaldığı. Ha, şunu da belirteyim, Hollywood dışında bu filmin yapılabileceğine de inanmıyordu. Şaşırtıcı ama gerçek. Kendi sinemamızı kendi kimliğimizi savunan bir isim henüz sektör olabilmeyi bile başaramamış bir Türk Sineması'nın böyle önemli bir konuyu çarçur etmesinden korkuyordu. Haksız da sayılmazdı. Sonra bir gün kalp krizi geçirdiğini öğrendik. Hafızası artık yakın dönemi hatırlamıyordu. Oturup iki satır sohbet etmişliğimiz var mıydı? Yoktu. Bazı iftar davetlerinde karşılaşmamız dışında iyi bir takipçisi olmayı önemsedim, ama oturup sohbet etmek kısmet olmamış. Çünkü ben onu izlerken, okurken zaten sohbet halinde olduğumu düşünüyordum. Belki de şu: vaktini çalmamak, işlerine ayıracağı zamana dur dememek. Önemsediğim insanlarda böyle bir durum yaşarım zaman zaman.

Biz ondan yeni eserler beklerken, Trük sinemasının en büyük eksiği olan senaryo konusunda büyük atılımlar yapması isteği içindeyken o en büyük senaryoya uygun olarak Hakk'a kavuştu. Eyvallah Ömer abi. Vefat haberini aldığım gün Kurtlar Vadisi Gladyo'nun da galası vardı. Gecenin açılış konuşmasını Raci Şaşmaz senden bahsederek yaptı. Filmi de sana ithaf etti. Keşke denmez ama keşke bu kadar yoğun yaşamasaydın. Kalbini bu kadar çok yormasaydın.

Gerçi bunu derken merhum Canat geliyor aklıma. Hasan hocanın kalbini yorduğu o günler. Sanırım siz tek başınıza çalışmadınız. Kendiniz için de çalışmadınız. Siz, sizden önce yapılması gerekenler yapılmadığı, şu anda yapılması gerekenleri yapan olmadığı için bunca yük yüklendiniz. Adem Turan telefondan dinletiyor tekbirleri ben bu yazıyı yazarken. Çok kalabalık cenazen tahmin ettiğim gibi. Allah sizlere rahmet etsin. Hiçbir çabanız karşılıksız kalmaz. Yetiştirdiğiniz insanlar geleceği gerçekten 'vatan' eyleyecekler.

Eserleriyle Ömer Lütfi Mete

Köstekli Saat, Ayrı Dünyalar, Veysel Karani, Ahmet Bedevi, Çizme, Gülün Bittiği Yer, Bizim Yunus, Kurtlar Vadisi Irak, The İmam Ömer Lütfi Mete'nin senaryosunu gördüğümüz filmler.  Dizilerin ise şunlar: Bizimev, Evlere Şenlik, Ortaklar, Deli Yürek, Avcı, Hayat Bağları, Kurtlar Vadisi, Kurtlar Vadisi Pusu, Eşref Saati, Ekmek Teknesi, Çanakkale Destanı (Belgesel Drama)

Kitaplarını okumak isteyenler ise şu eserleri arayacaklar artık: Allahsız Müslümanlık, Milliyetçilik Milliyetsizlik (röportaj), Gülce (şiir), 28 Şubat'tan Şemdinli'ye Derin Çeteler,

Derin Devlet (röportaj), Dünyayı Kimler Yönetiyor (röportaj), Derin Millet Manifestosu (köşe yazılarından seçmeler), Çığlığın Ardı Çığlık, Yerden Göğe Kadar, Asker ile Cemre, Çizme (roman), Hacı yağı ile Parfüm Arasında (deneme), Balonya Tünel (kara mizah), İtfaiye Yanıyor (kara mizah), Erdoğan Operasyonu (Mahir Kaynak'la Ortak Eseri)

 

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

NOT: Vurgular bize âittir.

 

 


Yazar: Bünyamin Yılmaz
20-11-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÖMER LÜTFİ METE'NİN VEFÂTI ÜZERİNE (Sevimli öfke artık yok)
Online Kişi: 18
Bu Gün: 212 || Bu Ay: 6.202 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.171 || Toplam Tıklanma: 52.116.981