ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 4398
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
TÜRK TARİHİNDE BİR HANIM TEŞKİLATI: BACIYAN-I RÛM

İslâm ve Osmanlı kadını

Yaradılışta olduğu gibi (Hz. Havva), İslâm Dini'nin başlangıcında da "kadın unsuru" var: Hz. Hatice... "Erkekler dünyası"nda "kadın" ve "tüccar" olarak var olabilmiş müthiş bir insan...

O kadar ki, Peygamberimizden (sav) sonraki ilk Müslüman, Hz. Hatice'dir...

Bu muhteşem kadın, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemde, iş kadını olarak kendini kabul ettirebilmiş, aşık olduğu erkeğe (Efendimize) evlenme teklif edebilecek kadar da cesur ve mert davranabilmiştir.

Peygamber-i Âlişan, peygamberlik müjdesini alır almaz akrabalarından herhangi bir erkeğe değil, sadece Hz. Hatice'ye sırrını açmıştır...

Onunla bütünlenerek güçlenmiş, moral bulmuş, onun desteği ile peygamberliğini açıklamıştır.

Hayatın ve dinin başlangıcında nasıl kadın önderler varsa, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, ilk Müslüman-Türk unsurların Anadolu'ya girişinde de kadın önderler vardır.

Meşhur tarihçimiz Âşık Paşazâde'nin "Bâciyân-ı Rûm" olarak isimlendirdiği bu teşkilât üzerine ilk kez Alman müsteşrik (oriantalist) Franz Taeschner durmuştur, ancak o günün toplumsal yapısında kadınların böyle bir teşkilât kurmuş olabileceklerine ihtimal vermediği için, Âşık Paşazâde'nin yanıldığını yahut bir istinsah (alıntı) hatası yaptığını düşünmüştür

Ona göre, Paşazâde, "Hâciyân-ı Rûm" (Anadolu Hacıları) veya "Bahşıyân-ı Rûm" (Anadolu Sihirbazları veya Ruhanîleri) yazacakken, bir istinsah hatası sonucu "Bâcıyân-ı Rûm" yazmıştır.

Ancak bunların olabilmesi için, o devirde Anadolu'da "Hacı" olmuş Türkmenlerin "Hacıyân-ı Rum" isimli bir örgüt kurmaları veya eski Türklerde kendilerine "Bahşı" denilen sihirbazların örgütlenmiş olmaları gerekir.

Tabii o tarihlerde bu mümkün değildir.

Nitekim tarihçi Prof. Fuad Köprülü, Âşık Paşazâde'nin "Bâciyân-ı Rûm" olarak adlandırdığı kadın teşkilâtı hakkında olabildiğince kapsamlı bir çalışma yapmış, bu çalışmanın sonunda Frans Taeschner'in öne sürdüğü iddiaları çürütmüş, "Bâciyan-ı Rûm"un, "Silâhlı ve savaşçı kadınların kurduğu bir teşkilât" olma ihtimalini tarihçinin dikkatine sunmuştur.

Ancak Fuad Köprülü bu teşkilâtın mahiyeti ve çalışmaları hakkında çok açık bilgiler vermemektedir.

Orhan Gazi zamanında Anadolu'nun birçok yöresinde Türkmenler arasında bulunup gözlem yapmış, özellikle de Türkmen hanımların çeşitli alanlardaki faaliyetlerine şahit olmuş olan meşhur Mağribli gezgin İbn Battuta ise "tarikat" çerçeveli kadın oluşumlarından söz etmektedir.

Ayrıca Niğdeli Kadı Ahmed 1340 yılında tamamladığı "el-Veledü'ş-Şefik" isimli eserinde Niğde dolaylarında Taptuklu Türkmen dervişlerin hanımlarının faaliyetlerini kaydetmektedir.

Meşhur Süryani tarihçi Malatyalı Ebu'l-Ferec (Gregory) de bir münasebetle bu "Bâciyan-ı Rûm"dan bahsetmiştir.

Mevlevî yazar Ahmed Eflâkî de, keza, eserinin bir yerinde Konya'daki bir kadınlar cemaatinden söz etmiştir...

"Bacılar Teşkilâtı"nın faaliyetlerine dair başka bir bilgiyi "Menâkıb-ı Evhadü'd-din-i Kirmânî"de buluyoruz. Bu görüşe göre, hanımlar arası bu teşkilât, önceleri "Fakiregân" diye de anılıyordu. Ancak teşkilâta mensup olan genç kız ve kadınlar birbirine "Bacı" diye hitap ettikleri için, kadın ve kızların meydana getirdikleri teşkilâta daha yaygın olarak "Bâciyân" (Bacılar) denmeye başlanmıştır...

Şimdiki bilgilerimizle bu tabiri ilk olarak kullanan da Âşık Paşazade'dir.

Bendeniz, Kayı Aşireti'nin (Osmanlı Devleti'ni kuran aşiret) Anadolu'ya gelişini anlatan "Merhaba Söğüt" (Kültür Bakanlığı Yayınları ve Nesil Yayınları, 0212 551 32 25) isimli kitabımı kaleme alırken, Türkmen kadınlarının, erkeklerin yanısıra örgütlendiklerini, hattâ "Bey Ana", "Bacı Bey", "Gazi Ana" gibi unvanlarla (rütbeler) komutanlık yaptıklarını görmüş, doğrusunu isterseniz, beklemediğim bu durum karşısında hayretler içinde kalmıştım.

Bugünkü İslâm dünyasında kadının yerini hatırlarsak, konu daha da ilginç bir hal alıyor.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
25-07-12
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TÜRK TARİHİNDE BİR HANIM TEŞKİLATI: BACIYAN-I RÛM
Online Kişi: 18
Bu Gün: 34 || Bu Ay: 6.546 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.971 || Toplam Tıklanma: 52.122.450