ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 3316
Yazar: C. Yakup ŞİMŞEK
HÜSEYİN MOVİT'İN TÜRKÇESİ (1)

Medya dilini tarayıp dil (imla, ifade ve bilhassa telaffuz) yanlışlarını tespit eden Hüseyin Movit, bazen büyük hataların farkına varamayıp fındık kabuğunu doldurmayan kusurları görüyor. Mesela, Millî Gazete’nin 28. 03. 2009 tarihli nüshasında Fahri Güven imzasıyla çıkan makalede geçen “Dolayısıyla önemli bir muhtevaya sahip olan yazı tefrikası, ‘tarihi tekerrürü görme’ açısından ehemmiyete haiz.” cümlesinde iki hata bulup tashih etmiş. Önce “tarihi” kelimesinin “tarihî” şeklinde,  nispet i’si ile yazılmasının lazım geldiğini; “ehemmiyete haiz" şeklinde kullanılan sözün de aslında “ehemmiyeti haiz" olduğunu belirtmiş.

Ben derim ki:

1. “Ehemmiyete haiz”in doğrusu, Hüseyin Movit’in dediği gibi “ehemmiyeti haiz”dir.

2. a) Mezkûr cümlede geçen “tarihi”nin sonundaki ekin nispet i’si olduğu şüphelidir; ismin –i hâl (yükleme hâli, belirtme durumu, akuzatif) eki olma ihtimali daha yüksektir. Yani o cümleyi yazan kişi “tarihî bir tekerrür”ü değil, “tarihi tekerrür etme” fiilini kastetmiş olabilir. O makale dikkatle okunduğunda dahi bu nokta netleşmiyor.

b) Hüseyin Movit, aynı makaledeki diğer düzeltme (inceltme - uzatma) işareti hatalarını ve asıl nispet i’si yanlışlarını görmemiş. Mesela “hükûmet” tam 4 kere “hükümet” diye, “dâhilî” tam 3 kez “dâhili” şeklinde geçiyor; “haricî “ ve “askerî” sıfatları da “î” yerine “i” ile yazılmış.

3. Yine aynı yazıda, vasat bir dilcinin çok rahat fark edebileceği cümle düşüklükleri mevcut. Öyle ki bu kusurlu cümlelere - birbirinden farklı olmak üzere - iki üç çeşit mana yüklenebilir. (Dolayısıyla da o cümlelerden belki hiçbir şey anlaşılmaz.) Bunlardan sadece ikisini ele alalım:

a) "Son yazımda Sebilürreşad Mecmuası'nın sahibi ve muharriri Eşref Edib Bey'in 1949 yılında kaleme aldığı 'Tanzimat ve Islahat Fermanları'ndan hareketle, 'Avrupalılar Osmanlı Devleti'nin temelini nasıl çökerttiler?' başlığını taşıyan tefrikasının giriş bölümünü konu edinmiştim."  

(Eşref Edib Bey'in 1949 yılında kaleme aldığı tefrikanın adı "Tanzimat ve Islahat Fermanları" mı, yoksa "Avrupalılar Osmanlı Devleti'nin temelini nasıl çökerttiler?" mi? Bu cümleye göre ikisi de olabilir.)

b) "Bir taraftan ıslahata teşvik ediyorlar; dâhili buhran yüz gösterince tepesine çullanıyorlar; maddî, manevî devlet binasının yıkılması için ellerinden geleni yapmaktan geri durmuyorlardı."

Cümlede noktalı virgülden sonraki kısım nasıl anlaşılmalı?   

- ... devlet binasının hem maddî hem manevî olarak yıkılması için ellerinden geleni yapmaktan geri durmuyorlardı.

- ... devletin hem maddî hem de manevî binasının yıkılması için ellerinden geleni yapmaktan geri durmuyorlardı.

- ... devlet binasının yıkılması için ellerinden geleni hem maddî hem de manevî olarak yapmaktan geri durmuyorlardı.

Evet, hangisi? Bu cümlede "vuzuh" diye bir şey yok. Okuyucu bunu nasıl, ne şekilde anlayacak?
Fahri Güven'in, yazarken kurduğu her cümle üstünde iyi düşünmesini, vakit buldukça usta yazarları dikkatle okumasını tavsiye ediyorum.

Değerli Hüseyin Movit Bey’in de küçük yanlışlarla uğraşırken koca koca yanlışları gözden kaçırmamasını diliyorum.


Yazar: C. Yakup ŞİMŞEK
24-01-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HÜSEYİN MOVİT'İN TÜRKÇESİ (1)
Online Kişi: 18
Bu Gün: 596 || Bu Ay: 9.819 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.644 || Toplam Tıklanma: 51.946.618