ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 5207
Yazar: D. Mehmet Doğan
TÜRKİYE'NİN RESMÎ İDEOLOJİSİNİN KISA TARİHÇESİ

Türkiye’nin 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde o zamanın dünya hâkimi İngiltere tarafından oluşturulan dünya sistemine ayarlı ideolojisi dünya değiştiği için hayatiyetini kaybetti, kısacası öldü!

Meşhur fıkrada olduğu gibi, kimse bu ölümü itiraf edemiyor. Herkes hâlâ bu ölüye sağ muamelesi yapıyor. Eski hikmet devrinde değiliz ki bir fıkra ile bu ölümü devletlilere ikrar ettirelim!

Fıkra meşhurdur: Padişahın çok sevdiği bir atı varmış. Onun ölmesini asla istemezmiş. Ölüm haberini getirenin kellesini uçuracağını ilân etmiş.
At sonunda ölmüş! Mesele bunun padişaha nasıl söyleneceği... Akıllı bir vezir bulmuşlar, padişaha göndermişler.

Vezir, atla ilgili konuşmaya başlamış. “Efendimiz atınızı has ahırınızda yatarken görmüşler. En sevdiği arpayı bile yemiyormuş. Nefes almıyormuş. Gözleri donuklaşmış. Nalları da yukarıya gelmiş...”

Padişah lafın uzaması karşısında dayanamamış: “Be adam şuna öldü desene!”

Vezir, hemen cevabı yapıştırmış: “Öldüğünü siz söylediniz, efendim! Bendeniz değil!”

Türkiye’nin 1. Dünya savaşından sonra İngiltere tarafından tanzim edilen dünyadaki yerini belirleyen ve bizce tipik bir “mağlubiyet ideolojisi” olan ideolojisi, esasen 1950’de halkın seçtiği ilk iktidar tarafından rafa kaldırılmalı ve yeni bir başlangıç yapılmalıydı. Sovyetlerle Batı arasında bir tampon olarak düşünülen Türkiye’nin oligarşik iktidarının ideolojisi ülkenin bu konumundan ötürü terk edilemedi. Sovyetlere karşı geciktirici savaşı verecek ordunun ideolojisine dokunulmadı.

Sovyet sistemi çöktükten sonra, Türkiye’nin oligarşik iktidarının sonu gelmeliydi. Buna bir süreliğine engel olan ise, meşhur Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi oldu. Bu teze Türkiye’nin oligarşik iktidar merkezleri dört elle sarıldılar.

Bu tezde Türkiye “tarihen en derin bölünük ülke” olarak tarif ediliyordu. Bu bölünük ülkede halk doğu-islâm medeniyetinden yana, oligarşik güçler ise batı medeniyetinden taraf idi.

Bu ayırım Türkiye’nin batıcı güçlerini Batı Çalışma Grubu kurmaya yöneltti. Seçilmiş iktidara karşı 28 Şubat hamlesine girişildi. 1930’ların ideolojisi yeniden parlatıldı. Fakat ideoloji günün ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaktı. Ekonomide devletçi, hürriyetler konusunda baskıcı totaliter bir ideolojinin 21. Yüzyılda diriltilmesi mümkün değildi.
...

 

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

NOT: Vurgular bize âittir.

Yazar: D. Mehmet Doğan
26-01-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TÜRKİYE'NİN RESMÎ İDEOLOJİSİNİN KISA TARİHÇESİ
Online Kişi: 28
Bu Gün: 443 || Bu Ay: 5.833 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.543 || Toplam Tıklanma: 52.112.246