ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3669
Yazar: Ahmet Selim
KADIN ERKEĞİ TAMAMLAMALI

Kadınlık üzerine

Teknoloji geliştikçe otomobillerin yapısı da gelişti. Eskisi gibi radyatör su kaynatmaz, lastik gümlemez, vs.Buna rağmen, bilek gücünü gerektiren kullanım zorlukları yine de vardır. Lastik patladı, nasıl değiştireceksiniz? Krikoyla kaldırmak, tekerleği taşımak, bijonları sıkmak, belli bir gücü gerektirir.

Bir kadın bunları yapabilir mi? Şehrin içindeyse, bir taksiciden yardım ister, cep telefonuyla bir yakınını çağırır. Şehrin dışındaysa ne yapacak? "Nereden çıktı bu bahis?" denilebilir. İşaretlemek istediğim husus, nazari bir eşitlik iddiasında mantık ve fazilet olmadığıdır.

Daha önceki dönemleri düşününüz. Hayatın her safhasında, her bölümünde bilek gücüne ihtiyaç vardı. Bir şeyleri kaldırıp konduracaksın, çekeceksin iteceksin, koruyacaksın, def edeceksin, ... Hayat başka türlü yürür müydü? Var olmak için bile belli bir sakındırıcı güçlülük görüntüsü vermek gerekiyordu ve bunu erkeğin gerçekleştirmesi tabii idi.

Asırlar öncesinden bile bahsederken, nazari eşitlik mantığı yürütüldüğünü görünce hayretlere düşüyorum. "Kadın da ayrılabilir, kadın da kazanabilir, kadın da dikilebilir, kadın da gezip tozabilir..." Hatta ve hatta, "kadın da aldatabilir!" yahut "aldatmaya yakın" görüntüler verebilir diyenler çıkıyor.

Sosyal şartlar itibarıyla kadın himayeye muhtaçtı. Erkek bile, "yakınlarıyla, akrabalarıyla dayanışma" sayesinde bertaraf edilebilecek çeşitli tehditlere maruzdu. Bu denge, hayatın objektif şartlarıyla ilgiliydi; herhangi bir felsefeyle, değer ölçüleri sistemiyle değil. Batı'da böyleydi, Doğu'da da. Bunu bile anlayamıyorlar.

Kadın ince işlerin güçlüsüdür. Daha doğrusu, "incelik ve esneklik" isteyen işlerin. Sabahtan akşama kadar, ev işleriyle, ev insanlarıyla uğraşır, çeşitli dengeleri canlı tutmaya çalışır; ama bir vidayı sıkamaz. Ne var bunda? Meseleyi bu kadar basitleştirmemek gerekir. Görüyorum, "ben onları da yaparım" tavırları da çok yaygın. Yapamazsın, yapabildiğin kadarını da yakıştıramazsın. Bu saplantılar yüzünden, çok güzel yapabileceğin şeyleri de ihmal etmek durumuna düşersin.

Erkeğine yardımcı olmanın en rasyonel biçimi onu ruhen ve fikren yormamaktır. Bazı kadınlar bunu "güya yardımcı olmak" adına yapıyor. Behçet Necatigil'in hanımı, "Bazen koridorda karşılaşırdık, beni hiç görmemiş gibi yanımdan geçerdi. Anlardım ki şiirini kurmakla meşgul." demişti. İşte asıl yardım budur. "Ne düşünüyorsun, ne yazacaksın, ben de katkı yaparım" biçiminde bir yardım yaklaşımı insanı yorar. İtiraf edilemeyen bir yoğunlukla yorar. Aksiyon'daki bir "beraberlik analizi" beni çok düşündürdü. Konuya iştirak etme arzusu duydum; ama psikolojik şartlar elverişli değildi. O beraberlikle ilgili bir müşahedemden söz edeyim... "Çok sıkıntılı zamanlarımız oldu" sözüne hemen bir ekleme yapıldı: "Aç da kaldık!" Baktım, yüzü dalgalandı; rahatsız oldu. "O kadar değil" dedi fısıldayarak... Orada söze girilmez, öyle hiç girilmez. Fark edemiyor, sezemiyor. Yani "yoruyor".

Benim işim, özel bir öncelikler düzenini gerektiriyor olabilir. Yemek vaktimi bile (kasten) unutabilirim. Estetik dekoratif ilgilerimi gevşetebilirim. Bu türlü zaruri ihmal boşluklarını doldurmana muhtaç olduğumu, böyle bir bekleyiş içinde bulunduğumu, konuşmuşuz gibi anlayacaksın. Onlara sen de boş verip benimle zahiri bir benzerlik oluşturmayı seçmeyeceksin. O türlü anlamsız bir benzeşme paylaşımına sabır gösterme sıkıntısını omuzlarıma yüklemeyeceksin. Bana benim işimde ortak olman gerekmiyor, anlaman yeter. "İşimi" ve "içimi" anla, sonra da hayatımı tamamla! Paylaşım ahengi ve mutluluğu böyle inşa edilir... Siyasetin adamları da sanatın ve düşüncenin adamları da bunu ister; ama tam ifade edemez.

... Kadın bunları düşünmeli. Hoplayıp zıplamayı, kaldırıp kondurmayı, kabadayılık jestlerini değil.

Niçin eşitlenip küçülelim ki? Birbirimizi tamamlayıp büyütelim; ve o ürettiğimiz büyüklüğü paylaşalım. Daha kârlı, daha rasyonel değil mi?

... Babamla koyu siyaset konuşuyoruz, annem bir köşede sessizce oturuyor. Bir ara şöyle bir cümle sarf etti: "Ben siyasetten anlamam; ama bu adam iyi bir insan. Tenkid yazarken bu farkı gözet!" O yine tesbihini çekmeye devam etti, ama biz babamla zıpkın yemiş gibi olduk! Ve ben onun bu uyarısını 30 yıldır hiç unutmadım. (Üçüne de rahmet diliyorum)

... Eğitimi ve yaşı ne olursa olsun, kadın'ın kadınlık üzerine düşüneceği çok ince meseleler var; kendi elleriyle kendi gündemini köreltmesi hiç mantıklı değil.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
30-01-10
E mail: a.selim@zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KADIN ERKEĞİ TAMAMLAMALI
Online Kişi: 22
Bu Gün: 422 || Bu Ay: 9.645 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.374 || Toplam Tıklanma: 51.943.737