ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 3082
Yazar: C.Yakup ŞİMŞEK
İNCE'DEN İNCİLER (Dil Yanlışları)


Türkiye’de köşe yazarlarının birçoğu “konuşur gibi” makale yazıyor. Zannediyorlar ki, bir cümle kurarken neyi kastediyorlarsa okuyucu onu tam öyle anlar.

Hayır, kazın ayağı öyle değil… Konuşma diliyle yazı dilinin şart ve imkânları farklıdır.

Politika, ekonomi, spor ve magazin yazarlarını bir nebze hoş görebiliriz. Ya dil, kültür, sanat ve edebiyat üstüne yazanlar?..

Onların yazarken çok dikkat ve hassasiyet göstermesi lazım… Bu titizlik, okurlara saygının şartlarındandır. Çalakalem, üstünkörü yazılmış, gelişigüzel kelimelerle derme çatma kurulmuş cümleler, insanların kafalarını karıştırır.

Medeni bir yazar, buna hakkının olmadığını düşünür.

Heyhat!... Nerde o incelik?.. En kültürlü, en çelebi, en ince yazarlarımız bile insana pösteki saydıran nice arızalı sözler ediyorlar.

İnce” dedim de aklıma geldi.

Özdemir İnce'nin 27 Aralık 2009 tarihli Hürriyet'te kaleme aldığı "Ödüller geçer Sagan kalır" başlıklı yazıyı okurken iki cümleye takıldım. (Onun diğer günlerde de “takılmaya değer” çok sözü var aslında.)

İşte, İnce'den "ince elenip sık dokunmamış" cümleler:

Bu sözlerden birincisi, Fransız kadın romancı Françoise Sagan hakkında Le Nouvel Observateur Dergisi'nden iktibas edilen bir cümleye (Les prix passent SAGAN reste = Ödüller geçip gider, SAGAN kalır!) dair…

Özdemir İnce işte bu söz dolayısıyla demiş ki:

Gerçekten de ödüller geçip gitti, Sagan’ın al(a)madığı ödülleri başkaları aldı, ama buna rağmen Françoise SAGAN kaldı, ki doğrudur.”

Özdemir İnceGerçekten de…” diye başladığı cümleyi “ … ki doğrudur.”la bitirmiş. Hâlbuki iki söz de aynı yere varıyor. Birine lüzum yoktu.

Hadi, Özdemir İnce bunu her zaman yapıyor diyelim; peki “… ki doğrudur.” derken ne demek istiyor?

Yani, “doğru olan” ne?..

Sagan’ın al(a)madığı ödülleri başkalarının aldığı” mı?

Françoise SAGAN’ın kalıcı olduğu” mu?

Daha kötüsü, “hiçbiri” mi?..

Bunu bir kenara koyup diğerine geçelim.

İkinci cümle yukarıdaki cümlenin hemen altında ve onunla irtibatlı:

“10 Aralık günü sabahın çok erken bir saatinde Amsterdam’da Ertuğrul Özkök’ün Dan Brown’la yaptığı söyleşiyi (Hürriyet, 10.12.09) internetten okurken, ben de içimden ‘Dan Brown gelip geçer ama roman sanatı kalır!’ cümlesini geçirdim.”

Bu cümle yukarıdakinden de çetrefil...

Şimdi pirincin taşını ayıklamaya çalışalım:

1. Özdemir İnce’nin kurduğu bu cümleye göre “10 Aralık günü sabahın çok erken bir saatindene olmuş?

A) Ertuğrul Özkök, Dan Brown’la sohbet etmiş.  

B) Özdemir İnce o sohbeti internetten okumuş.

Doğru cevap A şıkkı ise cümle şöyle olmalıydı:

Ertuğrul Özkök’ün Amsterdam’da, Dan Brown’la 10 Aralık günü sabahın çok erken bir saatinde yaptığı söyleşiyi (Hürriyet, 10.12.09) internetten okurken, ben de içimden “Dan Brown gelip geçer ama roman sanatı kalır!” cümlesini geçirdim.

Eğer cevap B ise cümle şöyle kurulmalıydı:

Amsterdam’da Ertuğrul Özkök’ün Dan Brown’la yaptığı söyleşiyi (Hürriyet, 10.12.09) 10 Aralık günü sabahın çok erken bir saatinde internetten okurken, ben de içimden “Dan Brown gelip geçer ama roman sanatı kalır!” cümlesini geçirdim.

2. “Amsterdam” cümleye göre neyin yerini bildiriyor?

A) Ertuğrul Özkök’ün Dan Brown’la sohbet ettiği yeri

B) Özdemir İnce’nin o sohbeti internetten okuduğu yeri

(Cümleyi A veya B şıklarına göre yeniden yazacaktım. Ama bir önceki sorunun A ve B şıklarını da göz önüne alarak bunlara göre ikişer cümle daha yazmam lazımdı. Erindim, vazgeçtim.)

Şimdi, - çok zayıf bir ihtimal de olsa - Özdemir İnce bu yazıyı okuyunca diyecektir ki:

Ulan, bula bula beni mi buldun? Şöyle biraz etrafına bak da asıl düşük cümleyi kim(ler) yazıyormuş bir gör!..”

Haklı tabii… Çünkü etrafta fazla dolaşmadan, “cümlesi düşük” bir sürü adamla karşılaşıyorum.

Hem de kendi gazetesinden

Hepsini saymayayım, Doğan Hızlan yeter…

Kültürümüzün cumhurbaşkanı sayılan Hızlan, ilerlemiş yaşına rağmen “Kim Daha Çok Düşük Cümle Yazar?” yarışmasında Özdemir İnce’yi çok rahat sollar.

Ama - eminim ki - İnce de başka bir kulvarda (mesela “Ulan”lı Yazılar Düzme Yarışması’nda) hızlanıp Hızlan’ı geride bırakır.

N’eylersin, yarış dünyası işte!..” diye bitirmek olmaz; sadede gelerek ve Özdemir İnce’ye dönerek  "Mef'ûlü / Mefâ'îlü / Mefâ'îlü / Fe'ûlün"  vezninde diyorum ki:

Her cümleni mîzâna vurup bağla ey İnce!
Her söylediğin sözde düşün, inceden ince…

Yazar: C.Yakup ŞİMŞEK
14-02-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İNCE'DEN İNCİLER (Dil Yanlışları)
Online Kişi: 19
Bu Gün: 396 || Bu Ay: 9.000 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.453 || Toplam Tıklanma: 51.933.877