ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 3297
Yazar: Derya Güney
HAYATINDAN DERS ALINACAK BİR HANIM
Öncü bir 'Hanımefendi'

Sâliha Erdim

Öncü bir "Hanımefendi"

Hayat yolculuğumuzda karşımıza çıkan hiçbir insanla tesadüfen karşılaşmayız. İnsanlar tesadüf olmadığı gibi, beraberinde yaşananlar da tesadüf değildir. Olsa olsa tevâfuktur. Ve bu insanların içinde öyleleri vardır ki, yolunuzu ve adımlarınızı etkiler. O taraftan değil de bu taraftan gidişinizde, yürümeli miyim, koşmalı mıyım yoksa biraz durup soluklanmalı mıyım kararını verişinizde, bırakın sözlerini sadece varlıkları bile etkilidir. Çünkü önünüzde duran örnek, sorularınızın cevabı gibidir.

İşte Saliha Erdim Hanımefendi’nin, her zamanki hitabımla Saliha Abla’nın, hayatım üzerinde böylesi etkileri olmuştur. Ara verdiğim yazı hayatına tekrar dönüşümde, radyo programı yapmaya karar verişimde ve daha da önemlisi ümitsizliğe kapılmadan yola devam edişimde onun gerçekten büyük bir payı var. Ve ben gayet iyi biliyorum ki, benim gibi, doğru soruları sorup doğru cevapları almak isteyen niceleri de benzer tecrübelere sahip. Saliha Abla kendinizle yüzleşmeniz için size ayna olur. Öyle bir ayna ki,  böyle daha güzel olursun dercesine, nerelere rötuş yapacağınızı gösterirken, bir taraftan da sizi  ümitvar kılar, kendinizi iyi hissettirir…

Saliha Abla ile farklı farklı ortamları paylaşarak, farklı yönlerine şahit olduğumu ve böylece  onu çok daha yakından tanıma imkânı bulduğumu düşünüyorum. Doğrusu  bu bana Rabbim’den bir lütuf oldu. Herhangi birine beni takdim ederken, hüsn-ü zan edip söylediği onca güzel şeye ilave olarak,  “yakın arkadaş grubumdan” deyişi ile ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.  Aynı sınıfta ders dinlemek, yolculuk etmek, alış veriş yapmak, birlikte yemek yemek, sabahın en erkenini, akşamın  karanlığını beraber teneffüs etmek,  beraber denizi seyretmek, omuz omuza namaz kılmak, birlikte gülmek, birlikte ağlamak, karşılıklı ev ziyaretlerinde bulunmak, ailece bir araya gelmek, birlikte radyo ve televizyon  programları yapmak, seminerlere katılmak….   Hayatının bir çok karesine şahit olduğum ve her defasında prensipli, dürüst ve içten duruşu karşısında etkilendiğim bir insan Saliha Abla.

Yaşadığı her anın hakkını vermeye çalışan, muhatap olduğu insanlara asla haksızlık etmeden korkarak, neye ihtiyaçları varsa, gücünün yettiği ölçüde cömertçe sunan biri o.  Türkiye’de, kadınıyla, erkeğiyle, önemli bir kesimin sevgi ve saygısını kazanmış bir insanın, yolda tanışmak için önünü kesenlere,  gece yarısı telefonla arayıp “ben intihara karar verdim, ama önce sizinle konuşmak istedim” diyenlere, dost meclislerinde bir bardak sıcak çayı içmesine fırsat vermeden defalarca arayanlara gösterdiği sabır ve yardım etme aşkı karşısında hayranlığa düşmemek mümkün değil. Saliha Abla, klasik bir eğitimci, radyo-televizyon programcısı değil. O, adeta yirmi dört saat yapıyor mesleğini. Ve bana sorarsanız, bir meslekten çok öte anlamı var onun için yaptıklarının.  Hesabını verebileceği bir hayatla Rabbinin huzuruna çıkma derdinde bir insanın, başkalarına hayrının dokunmasına vesile olabilecek her şeyin ucuna tutunması…  

Tolstoy’un “İnsan ne ile yaşar?” adlı öyküsündeki gibi, en önemli vakit, en önemli insan ve en önemli iş ayrımını yaparak, her anın hakkını vermeye çalışan biridir Saliha Abla. Her anı dolu bir insanın, böylesi bir tempo içinde, telaş ve karmaşadan uzak, tevekkülle, herkesin gönlünü de alarak yaşayışı karşısında hayrete düştüğüm çok zaman olmuştur. O, karşılaştığı ilgi ve teveccüh karşısında, şaşkına dönmek şöyle dursun; her daim temkinli olmak ve kendi ifadesiyle “önümüze çıkan çukurlara dikkat etmek” gerektiğini söyler. Bir gün aynı endişelerle sorduğum bir soru üzerine, “insanların bizi dengede görmeye ihtiyacı var” dediğini hiç unutmam. Yıkılan, bozulan, küsen, kırılan, kaçan bunca insan içinde hayatın kıymetli bir nimet ve ebedî saadet vesilesi olduğunu göstermektir dengede olmak. Tebessümle, selamla, başkasına dua ile,  sabırla, dertlinin derdiyle dertlenerek… Onun insanlara duyduğu bu merhamet, gönlümde öylesine yankı bulmuştur ki, en bezgin anlarımda bu sözü hatırlayıp, ulvî anlamlar yüklemişimdir günlerime.
 
Saliha Abla’nın, yeni şeyler öğrenmeye doymayan bir yapısı vardır.  Tüm algıları faydalı, ders alınabilecek şeylere göre ayarlıdır her zaman. Ona göre, kişinin mesleği veya yaptığı her ne ise onun için gerekli eğitimleri alarak kendisini geliştirmesi gereklidir. Bir gün, “ şimdi yeniden bir üniversiteye daha başlamam gerektiğine inansam, hiç vakit kaybetmez, yapardım” dediğini hatırlıyorum. Böylesi meşgul ve idealist bir insanın, altı çocuğunun sevgili annesi, “Saliha Hanım” derken gözlerinde muhabbeti her daim hissettiğim Zekeriya Bey’in biricik eşi, kayınvalidesinin kıymetli gelini olmayı başarması ne kadar da takdire şayandır! Kendi ifadesiyle, “yıllar önce iyi bir anne ve iyi bir eş olmak için çıktığı yol”, onu hayatın tam ortasına, kanaatimce bu konuda hepimize güzel bir örneklik teşkil edecek noktaya getirmiştir.  
 
Bilgisayar başında saatlerce yazan, projeler üreten Saliha Erdim olmanın yanında,  bir başka yönü  de takı tasarımı merakıdır. “Kaliteli Hayat Ekibi” adını verdiğimiz arkadaş grubumuzla her toplandığımızda, yaydığı örtünün üzerine dizdiği incik boncuklarla, her birimize- yetmezmiş gibi çoluğumuza çocuğumuza- hediye etmek üzere yaptığı kolyeler, bileklikler, küpeler, pek çoklarının bilmediği onun sanatçı kişiliğinin bir göstergesidir sanırım. Yaptığı özgün tasarımlarla bizi mutlu eder; biz  mutlu oldukça da çocuklar gibi sevinir. Türk Sanat Musikisi’ne ait eski parçaları mırıldanır zaman zaman: “Senden bilirim yok fâide ey gül! Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül. Etsen de abestir sitemin hâre tahammül, gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.”
 
Onu anlatmaya gayret ettiğim bu satırların, vazifesini hakkıyla yerine getirebildiğini söylemek çok zor. Onu  tanıma imkânı bulmuş olanlar, yazdıklarımla neler kastettiğimi ve ne çok şeyi de eksik bıraktığımın farkında olacaklardır. Ve siz Saliha Ablacığım,  “sevgi karşındakinin iyiliğini istemektir” dersiniz ve bizi böyle seversiniz ya; sizi tanımakla bahtiyar olmuş bu kardeşiniz, o bayıldığım ifadenizle “yakın arkadaş grubunuzun bir üyesi” bendeniz de, sizi çok seviyorum. İyi ki varsınız! Rabbimden iki cihan saadetleri, bitip tükenmeyen hayırlarla  kuşatılmış uzun ve bereketli bir yaşam diliyorum.

Haberkültür.net

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız. 

Yazar: Derya Güney
24-02-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HAYATINDAN DERS ALINACAK BİR HANIM
Online Kişi: 18
Bu Gün: 360 || Bu Ay: 6.350 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.474 || Toplam Tıklanma: 52.119.511