ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / TENKİD
Okunma Sayısı: 2115
Yazar: Ahmet M. Güngör
O'NU SEVMEK O'NA İTAAT ETMEKTİR

 

“Allah ve Peygamberi bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık o işlerinde başka bir yolu seçmek yaraşmaz. Allah’a ve Peygamber’e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.”1

Yüce Allah bu âyette, kendisi ile birlikte Peygamberine de itâatın gerekliliğini açık bir şekilde ortaya koymakta; herhangi bir konuda eğer Allah’ın veya Rasûlünün bir hükmü varsa, mü’min erkek ve mü’min kadın için artık o işte başka bir seçenek olamıyacağı, Allah’ın veya Peygamberinin hükmü dinlenilmezse açık bir sapıklığa düşüleceği kesin bir dille ifâde edilmektedir.

Başka bir âyette de Yüce Allah şöyle buyurur:
“Peygamber’e itâat eden Allah’a itâat etmiş olur.”

Bu ifadesiyle Yüce Allah, Rasûlüne itâatın bizzat kendisine itâat demek olduğunu açıkça belirtmektedir. Gerçekten de elçiye itâat etmek O’nu gönderene itâat etmek demektir. Hz. Peygamber de Allah’tan aldıklarını insanlara duyuran bir elçi olduğuna göre, O’na itâat etmek, Allah’a itâat etmek demektir. Bu durumda, O’na itâat etmeyip de yüz çeviren kimseler elbette Allah’a karşı çıkmış olacak ve bunun karşılığını da mutlaka göreceklerdir.
Başka bir âyette de Yüce Allah şöyle buyurur: “(Rasûlüm kullarıma şöyle) söyle:

Eğer Allah’ı gerçekten seviyorsanız, bana uyun, benim yolumdan gidin ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”2

Burada da Yüce Allah, kendisini gerçekten sevenleri Peygamberine itâata dâvet etmektedir. Demek ki, Allah sevgisine giden yol, peygambere itâatten geçmektedir. O’na itâat ise ancak O’nu sevmekle mümkündür. Nitekim onu büyük bir sevgiyle sevmenin önemine Hz. Peygamber bir hadislerinde şöyle işaret etmiştir:

“Sizden biriniz beni anasından-babasından, çoluk-çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.”3

Çünkü O, bu ölçüde sevilmedikçe, getirdiği prensipler gerektiği şekilde benimsenip yaşanmıyacak, dolayısıyla Allah’a itâat görevi de yerine getirilmemiş olacaktır. Hz. Peygamberi, sevebilmek için de hiç şüphesiz O’nu daha iyi tanımak gerekir. Onu yakından tanıyıp sevmemek imkânsızdır. Çünkü O’nu Rabbimiz seçmiş ve yetiştirmiştir. O, bizim için en mükemmel bir örnektir.

Gerçekten de O’nun örnek hayatı incelendiğinde görülecektir ki, O, Allah’a inanmanın, O’nun emirlerini aşkla yaşamanın, insanların ıztırabına ortak olmanın, Allah için yardım etmeyi bir vicdan zevki haline getirmenin, insanlara, insan oldukları için değer vermenin, intikâma muktedir iken affetmenin en güzel misallerini vermiştir.

Zulme ve kötülüğe karşı durmanın, doğruluk ve adâlet ölçülerinden hiç ayrılmamanın en canlı örnekleri O’nun hayatındadır. Sabrın, merhametin, alçak gönüllüğün, aile reisliğinde anlayışın, idarecilikte sorumluluk duygusunun, askerlikte ileri görüşlülüğün en eşsiz örnekleri O’nun hayatındadır.

O halde, Yüce Allah’tan sonra, Sevgili Peygamberimizi, canımızdan ve her şeyimizden ve herkesten daha çok sevmeli ve O’nu kendimize örnek edinmeliyiz. Çünkü biz O’na, kendisini sevmek ve kendisine itâat etmek için inandık. Aksi takdirde, O’nu gereği gibi sevmez ve emirlerini yerine getirmezsek O’na olan imanımızın ne mânâsı kalacaktır?!...

Hz. Peygamberi, yakından tanıyan ve O’na candan bağlanan ilk müslümanlar O’nu sevmede bize müstesnâ örnekler bırakmışlardır. Savaş meydanlarında, ızdıraplar içinde son nefeslerini verirken bile hep O’nu düşünmüşler, hayatları pahasına da olsa O’ndan gelen emirleri büyük bir teslimiyetle yerine getirmişler ve O’nun ayağına batacak bir dikene bile razı olmayıp, kendi hayatlarını tehlikeye atmaktan geri durmamışlardır.

Biz de, Peygamberimizi onlar gibi sevebilmek için, O’nu daha yakînen tanımaya çalışmalı; bu hususta kitaplar okuyarak, bilenleri dinleyerek, O’nun ideal hayatını, yaşayış ve ahlâkını gereği gibi öğrenmeli ve O’nu kendimize örnek edinerek hayatımızı O’nun gibi yaşamaya gayret etmeliyiz.

Yazımızı konu ile ilgili bir kaç âyet meâli ile bitirelim:

“Biz her bir peygamberi, Allah’ın izni ile, O’na mutlak bir şekilde itâat olunsun diye gönderdik.”4

“Peygamber size neyi verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da geri durun.”5
“Bilmediler mi ki, kim Allah’a ve Rasûlüne karşı koymaya kalkarsa onun için ebedî kalmak üzere Cehennem ateşi vardır. İşte büyük rezillik budur.”6

“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır ve güç gelir. Size çok düşkündür. Kalbi üstünüze titrer. Mü’minlere karşı pek şefkatli ve pek merhametlidir...”7

“Allah’a ve Peygamberine itâat eden, Allah’tan korkan, emirlerine ve yasaklarına muhâlefetten sakınanlar yok mu... (işte Dünyâ ve âhirette) kurtuluşa ve mutluluğa erenler onlardır.”8

“Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk bile duymadan, tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olamazlar.”9


Dipnotlar:
1) Ahzâb (33): 36-38, 2) Âl-i İmrân (3): 31, 3) Buhârî, İmân: 8, Eymân: 3; Müslim, İmân: 69, 70; Nesâi, İmân: 19; İbn Mâce, Mükaddime: 9; Müsned, III, 117, 207, 275, 4) Nisâ (4): 64, 5) Haşr (59): 7, 6) Tevbe (9): 63, 7) Tevbe (9): 128, 8) Nûr (24), 52, 9) Nisâ (4): 65

Haberkültür.net

Yazar: Ahmet M. Güngör
03-03-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
O'NU SEVMEK O'NA İTAAT ETMEKTİR
Online Kişi: 31
Bu Gün: 164 || Bu Ay: 7.518 || Toplam Ziyaretçi: 2.218.010 || Toplam Tıklanma: 52.143.273