ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 5822
Yazar: Mustafa Karasoy
ADAMIN İYİSİNE DELİ DERLER

Konuşmaya hazırlanmanın en zor yanı ne söyleyeceğinizi düşünmek değil kime söyleyeceğinizi düşünmektir. Söylenen/söylenecek herhangi bir kelimenin kimin yarasına deva olabileceği endişesi ile kendinizi yiyip bitirmeniz işten bile değildir. Bütün biriktirdiklerini karşılıksız olarak aktarma istemi insanın hâlâ umut taşıdığının göstergesidir elbet. Söylenmesi gerekeni, söylenmezse vebalinden kurtulamayacağınızı düşündüğünüz cümleyi umudunuzu eskitmeyecek olana ulaştırmak, hem biriktirdiklerinizin kıymetini belirliyor hem de hayatı idame ettirebilme/yeniden biriktirebilme direnci aşılıyor.

Hepimizin bir noktada konuşmaya ihtiyacı var. Doğru ya da yanlış, boş ya da dolu içimizde ne var ise, onu yanımızdakine, yanımızda biri yok ise kendi kendimize dillendirmek zorundayız. Kendi kendine söyleyene deli derler. Güzel derler. Biz de bu olmak için uğraşacağız. Herkesin akıllı olduğu ve hiçbir yere gitmeyen bu dünyada cesur, güzel, deli adamlar olmak için konuşacağız. Çünkü konuşmaz isek yapabileceğimizin en kolay olanını (kolay mı dedim?) bile yapmamış olacağız.

Bize düşen, bize bırakılan dünyanın ne kadar yaşanmaz bir yer olduğunu söyleyip durmak değil, çocuklarımızın da “yaşanmaz bir dünya” cümlesini kurmasına engel olmaya çalışmaktır. Ellerimizi kirletmeden yaşamayı öğrenemediğimizden olsa gerek, kirli ellerimizle, kirlenmemeye çalışmanın pratiklerinden bahsederek, varlığımızı tastamam eyleyeceğiz. Bizden geriye ne kalacağına bugünden karar vermeye çalışacağız.

İsa’dan sonra ikibinsekiz yılının son günlerinden başlayarak, dünyanın alışageldiği ama bir türlü çare bulamadığı (bulmak ister miydi?) darboğazlardan birinin içinden geçerken, ahlaklı ve insan kalmış bir yanımızın varlığına işaret ederek, ahlaklı ve insan kalmamız gerektiğine işaret ederek, yaşadığımız zamana bir tabir bulmaya çalışacağız. Öyle ki bizden sonrakiler olup biteni bütün çıplaklığıyla anlayabilsin.

Yönümüzü belirleyerek yola koyulduğumuzda, ardımızdan geleceklere/yanımızdan yürüyeceklere kapı açmış oluyoruz. Ola ki aynı dert ile hemdert olup, aynı fedakârlıkları yapabilelim. Aynı meclisin çatısı altına girdiğimizde birbirimize ayna vazifesi yapabilelim.

Üzerimize neyi aldı isek hakkını vererek yapmak boynumuza borç olsun. Yanlışa düşer isek boynumuz kıldan ince olsun.

Kurmadığımız her cümle ile yanlışa destek olduğumuzun bilincini taşıyarak, bildiğimiz her doğruyu her yerde söyleyebilecek kadar cesur olamaz isek Gazze’de bombalar patlamaya devam edecek. Yunanistan’da çocuklar polislerce öldürülecek. Paris’te mağribliler insanca yaşama mücadelesinde yalnız kalacak. Konuşmaz isek çocuklarımızın yüzlerine bakamayacağız.

Madem ki adamın iyisine deli derler, o halde delilik vasfını üzerimize alarak yola düşeceğiz. Cinnetin ve yüze sürülmemiş kelimelerin adına, direnmenin ve şiirin adına, çocukların ve ölüm bilgisinin adına konuşacağız. Ki hesabımızı apaçık verebilelim.
(...)

Yazının tamamı için tıklayınız.

NOT: Vurgular bize âittir.


Yazar: Mustafa Karasoy
01-05-10
E mail: müsvedde.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ADAMIN İYİSİNE DELİ DERLER
Online Kişi: 17
Bu Gün: 234 || Bu Ay: 8.838 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.246 || Toplam Tıklanma: 51.932.191