ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2502
Yazar: C.Yakup ŞİMŞEK
TDK'DEN BİR DÜZİNE HATA - 8

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde Noktalama Hatası ve İfade Kusuru

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü ilişik” kelimesine şu cümleyi örnek vermiş:

İlişik olmuş hocaya okutuyorlar.

Cümle aynen bu şekilde yazıldıysa mana tepetaklak olur, ilişik (= cin çarpmış) sıfatı “hoca”ya aitmiş gibi görünür. Tabii ki işin doğrusu, hocanın değil ona getirilen kişinin ilişik olmasıdır. Bunu da doğru ifade edebilmek için “olmuş” kelimesinden sonra bir virgül (,) konmalıydı. Konacak virgül aynı zamanda “sıralanmış iki cümleyi birbirinden ayırmak için” de lazımdır.
 

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’ne Büyük Türkçe Sözlük sayfasından da ulaşılabildiği için aynı hata orada da görünüyor.

Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü
’nde İmla Hatası
 

İsmi geçen sözlük “ilişik” kelimesini açıklarken “İgretilemede iğreti ile iğretili arasındaki ilgi.” demiş. Tabii ki “i g r e t i l e m e” değil “i ğ r e t i l e m e” olacaktır.

Aynı hata Büyük Türkçe Sözlük sayfalarında da tekrarlanıyor.

 

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’nde İmla Hatası

Adı geçen sözlük “palyaço” kelimesi için Ruşen Eşref Ünaydın’ın Hatıralar’ından aşağıdaki cümleyi naklederken imla hatası yapmış:

Çalınan “palyaço” cümlelerinin zihne verdiği tuhaf bir uyuşuk faaliyet içinde bu şeyleri görmek ve duymak insana, cinsi belirsiz bir teselli ve üzüntü veriyordu.”

Ruşen Eşref Ünaydın’ın bu cümlesi çift tırnak ( “ ” ) içinde aktarılırken “palyaço kelimesi tekrar çift tırnağa alınmış. Hâlbuki TDK Yazım Kılavuzu’na göre “tırnak (“) içinde verilen ve yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü belirtmek için çift tırnak değil tek tırnak kullanılır.” Dolayısıyla “palyaço” tek tırnak ( ‘ ’ ) içinde verilmeliydi.

Cümledeki virgülün yeri de doğru seçilmemiş: Virgül “insana” kelimesinden sonra değil “ duymak”tan sonra konmalıydı.

Bunlar, TDK’nin kendi koyduğu kaidelere uymadığına dair yüzlerce misalden ikisi…

(Bir şüphe: “Çalınan palyaço cümleleri…” sözüne takıldım. Burada “cümleleri” kelimesi biraz tuhaf duruyor. Nakilde bir hata mı var acaba?)                        

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğünde Noktalama Hataları
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’nün “palyaço” kelimesi için yaptığı tarif şu:

palyaço  İt..pagliaccio  Genellikle panayır tiyatrolarında, sirklerde güldürücü rol oynayan acayip kılıklı, yüzü aşırı ve komik makyajlı oyuncu.”

Bu açıklamada iki virgül eksik: Biri “sirklerde” kelimesinden, diğeri ise “oynayan”dan sonra…

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’nün “palyaço”lu bir noktalama hatası Attila İlhan’ın Kurtlar Sofrası’ndan nakledilen cümlede:

Hepsi çırılçıplak omuzlu, su yeşili gözlü geçkin bir aktrise, bir palyaço ölüsüne bakarmış gibi acı bir alayla bakıyorlar.

Bu cümlede art arda sıralanan sıfatlardan biri olan “su yeşili gözlü” sözünden sonra da virgül konmalıydı.

Aslında bu cümlede mana belirsizliği de var; bu cümleye iki ayrı mana vermek mümkün:

1. Hepsi, bir palyaço ölüsüne bakarmış gibi,  çırılçıplak omuzlu, su yeşili gözlü, geçkin bir aktrise acı bir alayla bakıyorlar.

2. Hepsi çırılçıplak omuzlu, su yeşili gözlü geçkin bir aktrise veya bir palyaço ölüsüne bakarmış gibi acı bir alayla bakıyorlar.

Attila İlhan - zannediyorum ki - birinci manayı kastetmiş ama cümleyi iyi kuramamış.


Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
nün “Seri” Hataları

Adı geçen sözlük “seri” kelimesine örnek olarak Peyami Safa’nın Sosyalizm-Marksizm-Komünizm kitabından seçtiği bir cümleyi hem yanlış hem eksik nakletmiş:

Stalin’in, dili üst yapılır serisinden niçin ayırdığını anlamak kolaydır.”
Burada “yapılır” fiilinin işi yok; doğrusu “yapılar” olacaktır.

Bir de cümle yarıda kesilmiştir. (Cümlenin diğer kısmını almıyorsanız sonuna nokta değil üç nokta koyarsınız.)

Peyami Safa’nın cümlesi tam olarak şöyledir:

Stalin’in, dili üst yapılar serisinden niçin ayırdığını anlamak kolaydır, çünkü onun Marksistliğine inanmak için bir Marksist kadar saf olmak lazımdır.”

“Seri” ile “Saf” Kelimelerine Dair

Yeri gelmişken “seri” ve “saf” kelimelerinin imlasına dair birkaç kelam edelim:
Güncel Türkçe Sözlük’te geçen iki ayrı “seri” kelimesi var. Birincisi Fransızca (série) asıllı olup Güncel Türkçe Sözlük’ün tarifiyle “Herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi” demektir ve “seri katil, seri imalat, seri üretim” sözlerinde geçen “seri” budur. Aynı sözlük bu kelimeye S. F. Abasıyanık’tan şu cümleyi misal vermiş:

"Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir."

Güncel Türkçe Sözlük bu kelimenin türünü “isim” olarak tespit etmiş. Hâlbuki “seri” kelimesi dilimizde yalnızca isim değil sıfat olarak da kullanılmakta. “Seri sonu” derken isim olan kelime “seri katil, seri imalat, seri üretim” ve benzeri sözlerde sıfat vazifesindedir.

Şunu da belirtmeli ki, bu kelimeyi “serî” şeklinde, yani sondaki “i” sesini uzatarak telaffuz edip yazmak yanlıştır. Buna rağmen çok defa böyle telaffuz ediliyor. 

İkinci “seri” kelimesi Arapça asıllı olup “hızlı, süratli” demektir. “Seri adam, seri araba” sözlerindeki “seri” gibi… Güncel Türkçe Sözlük bu kelimenin türünü “sıfat” olarak tespit etmiş, son sesinin uzun telaffuz edileceğini belirtmiş.

TDK bu kelimenin de hakkını tam vermemiştir.

Birinci olarak, kelime yalnızca “sıfat” olarak değil “zarf” olarak da kullanılmaktadır. Mesela “Çok seri olmalıyız.” cümlesinde “sıfat” değil “zarf”tır. Güncel Türkçe Sözlük nasıl ki “hızlı” ve “çabuk” kelimeleri için hem “sıfat” hem “zarf” kayıtlarını düştüyse “seri”nin de hem “sıfat” hem “zarf” olarak kullanıldığını yazmalıydı.

İkinci olarak, kelimenin uzun hecesinin hakkını vermemiştir. Çünkü TDK Yazım Kılavuzu ve sözlüklerinde bu kelime Fransızca asıllı “seri” (série) ile aynı imlaya sahiptir. Hâlbuki Fransızca asıllı “seri” (série) kelimesinde uzun hece yoktur fakat Arapça asıllı olan “seri”nin ikinci hecesi uzundur. Böyle hâllerde iki kelimeyi birbirinden ayırt etmek için düzeltme işareti (^) kullanılmalıdır. Nitekim TDK Yazım Kılavuzu düzeltme işaretinin  kullanılacağı yerlerin ilkini şöyle açıklıyor:

Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur.”

Daha sonra da buna dair örnekleri sıralıyor:

adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilen), âlim (bilgin); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu)

Bu açıklama ve örneklere baktığımızda Arapça asıllı “seri” kelimesini de düzeltme (^) işaretiyle yazmanın şart olduğunu düşünüyoruz. Fakat TDK öyle yapmamıştır ve bu, TDK’nin eksik veya yanlışlarındandır.

Şimdi de “saf”a gelelim. Bu kelime için söyleyeceklerim, “seri” hakkında olanlarla aynı… Türkçemizde iki ayrı “saf” var: Her ikisi de Arapça asıllı olan “saf”lardan birincisi “dizi, sıra; grup” manasında… “Saf değiştirmek, saf tutmak, saf bağlamak, saflara ayırmak, saf dışı etmek…” sözlerindeki “saf”ı kastediyorum. İsim olarak kullanılan bu kelime uzun okunmaz. (Arapça aslında kelime sonunda iki tane “fe” sesi vardır: saff. Fakat Türkçe imla ve telaffuzda bu “fe”lerden ikincisi gösterilmez.)

GTS’miz bu “saf” için Ercüment Ekrem Talu’dan şu cümleyi nakletmiş:

Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı.

Bâkî’nin en meşhur beyitlerinden birinde de bu “saf” şöyle geçer:

Kadrini seng-i musallâda bilip ey Bâkî,
Durup el bağlayalar karşına yârân saf saf
…”

Şimdi ikinci “saf”a geçelim. “Saf kan, saflık, safdil, safderun” sözlerindeki “saf” için Güncel Türkçe Sözlük şu manaları vermiş:

1. Katıksız, arı, katışıksız, halis, has. 2. mec. Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen, bön, safdil. 3. mec. İyi niyetli, art niyetsiz.

Necip Fâzıl’ınSakarya, sâf çocuğu, masum Anadolu’nun…”

Nefî’nin “Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana.”

Bâkî’nin “İnsan odur ki âyine-veş kalbi sâf ola.” mısralarındaki de aynı “saf”tır.

Sıfat olarak kullandığımız bu “saf” kelimesindeki “a” aslında uzundur: sâf

Demek ki bu iki “saf”tan ilkinde uzatma yok, ikincisinde var… O hâlde – “seri”lerde belirttiğim gibi – ikinci “saf”ı TDK’nin “sâf” diye yazması lazım.

TDK “seri” ve “saf” kelimelerinin imlasını tekrar ele alsın; gerek Yazım Kılavuzu’nda gerek sözlüklerinde bu iki kelimeye dair yanlışlarını düzeltip noksanlarını tamamlasın.


 

Yazar: C.Yakup ŞİMŞEK
10-05-10
E mail: c.yakup_simsek@hotmail.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TDK'DEN BİR DÜZİNE HATA - 8
Online Kişi: 13
Bu Gün: 118 || Bu Ay: 8.654 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.795 || Toplam Tıklanma: 52.156.334