ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3787
Yazar: Mehmet Şevket Eygi
EHL-İ SÜNNET MÜSLÜMANIN TEMEL UMDELERİ

İslâm'ı nasıl anlıyorum?

1. Ben bir mü'min ve müslimim. Mü'min olduğumda tereddüt ve şüphem yoktur.

2. İslâm'ı din ve dünya nizamı olarak kabul etmişimdir.

3. İslâm Allah katında tek hak dindir. Başka hak din yoktur. İslâm, hak din olmakta ortaklık kabul etmez.

4. İslâm'ın tarifi şudur: Allah'ın Resulü, Peygamberlerin sonuncusu ve en büyüğü olan Hazret-i Muhammed'in (Salat ve selâm olsun ona) Allah katından getirip hiç eksiksiz bütünüyle insanlığa bildirmiş olduğu dindir, dünya nizamıdır.

5. İslâm'ın temel kaynağı Allah'ın kitabı Kur'ân'dır. Peygamber Kur'ânın tamamını (bir harf bile eksik olmaksızın) insanlığa bütünüyle tebliğ etmiştir ve günümüze kadar korunarak gelmiştir.

6. Kur'ân'ı Kitabullah, düstur ve imam olarak kabul ederim.

7. İslâm'ın ikinci kaynağı Peygamberimizin sünnetidir.Sünnet de bir tür vahiydir. Kur'ân, Peygamber hevasından konuşmaz buyurmaktadır. Sünneti bütünüyle inkâr eden dinden çıkar. Sahih hadîslerin bir kısmını inkâr eden bid'atçi olur.

8. İslâm'ı anlamak, yorumlamak ve öğrenmekte, kendi re'yim ve hevam ile Kur'ândan ve Sünnet'ten hüküm ve anlam çıkartmam. Bu konuda, Peygamberin vârisleri, vekilleri, halifeleri olan icazetli ulemâya, fukahaya, din imamlarına (önderlerine) tâbi olurum.

9. Halktan bir kimsenin, nass ile fukaha beyanı ve hükmü arasında (kendine göre) bir aykırılık görürse, fukaha görüşüne tâbi olması gerektiğini bilirim. Çünkü cahil mukallidin aykırılık ve uyuşmazlık gibi gördüğü şey aslında nasih-mensuh, tahsis, tevcih dolayısıyla olabilir. Her Müslüman dini öğrenmek ve uygulamak konusunda dört hak mezhepten birini bütünüyle kabul etmelidir. Mezhepsizlik yıkıcı bir bid'attir. Telfik-i mezahip dini oyuncak etmektir.

10. İslâm'ı anlamak ve uygulamak konusunda, Ümmetin büyük kısmını oluşturan Ehl-i Sünnet dairesi Müslümanıyım.

11. Ümmet içinde ihtilâf çıkarsa, ulemâ ve fukahanın cumhurunun ve onları tâkip edenlerin oluşturduğu Sevad-ı Azam içindeyim.

12. Kur'ânın tercüme, meâl ve yorumunu; Kitabullahı tefsir etmeye ehliyeti, liyakati, icazeti olan müfessirlerden okurum; ehliyetsizlerden ve icazetsizlerden okumam.

13. Kur'ânı kendi re'yiyle yorumlayanların küfre düşebileceklerini bilirim.

14. İtikatta Ehl-i Sünnet Müslümanlarının iki büyük imamı vardır: İmamı Eş'arî ve İmamı Mâturidî. Ben bu ikincisini imam kabul etmişimdir. İmamı Eş'arîyi de hak imam kabul ederim. Bunları sapık ve bid'atçi ilan edenleri sapık ve bid'atçi görürüm.

15. Allahü Teâlâ hazretlerinin kemâl sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna iman ederim.

16. Allahü Teâlâ hazretlerinin 14 kemal sıfatı vardır ve her Müslüman bunları ezbere bilmelidir.

17. Yüce Allah zaman, mekan, şekil ve cihetten münezzehtir. İnsanlar gibi eli, ayağı, yüzü yoktur.İnmez ve çıkmaz. Müteşâbihat lügavî ve zahirî manasına alınmaz. Bu konuda Ehl-i Sünnetin müctehid imamlarına, ulemasına, fukahasına, akait âlimlerine, cumhur-i ulemâya tâbi olmak gerekir.

18. Kur'ân'ın bazı âyetleri ve hükümleri bu devirde geçerli değildir diyen kişi dinden çıkar.

19. Zaruriyat-i diniyeyi inkâr eden İslâm'dan çıkar.

20. Beş vakit namaz farzdır. Münkiri mürted olur. Kılmamak büyük günahtır.

21. Hür ve mukim erkekler farz namazları cemaatle kılmalıdır. Cemaat farza yakın bir vacib veya müekked sünnettir. Cemaat ihtiyarî değildir, mecburîdir. Şer'i özürsüz terk eden günahkâr olur.

22. Her Müslüman zekâtını, fıkhın ve Şeriatın anlattığı ve bildirdiği şekilde yerli yerinde, doğru dürüst vermelidir. Zekât gerçek şahıslara verilir, tüzel kişilere (derneklere, vakıflara, cemaatlere, tarikatlara...) verilmez.

23. Zekât öncelikle Müslümanların gerçek fakirlerine ve miskinlerine verilmelidir.

24. Allah yolunda cihad yapanlara zekât verilir ama mücahid, kelime ve kavramı eâmm mânada ele alınamaz. Meselâ Müslüman bir yazar, bir tür cihad yaptığı iddiasıyla zekât alamaz. Müslüman politikacı ben de cihad yapıyorum bahanesiyle zekât alamaz.

25. İslâm kadınları ve büluğa ermiş kızları Şeriatın mer ettiği şekilde tesettüre girmelidir. Tesettür farzdır. İnkâr eden mürted olur, farz olduğunu kabul ederek yerine getirmeyen büyük günah işlemiş olur.

26. Tesettür sadece başını örtmekten ibaret değildir.

27. Başını rengârenk bir örtüyle örten, rengârenk dar elbiseler giyen, erkeklerin dikkatlerini ve şehvetli bakışlarını, açık kadınlardan daha fazla çeken kadınlar tesettürlü sayılmaz.

28. Şeriat, İslâm'ın Kur'ândan, Sünnetten ve icma-i ümmetten çıkartılmış hükümlerinin tamamına verilen isimdir. Namaz, oruç, zekât hükümleri Şeriat hükümleridir. Şeriat kutsaldır. Şeriatsız İslâm olmaz. Şeriatı tahkir eden Kur'ânı ve Sünneti tahkir etmiş ve dinden çıkmış olur.

29. Peygamberimizin Ehl-i Beyti mübarek ve muazzezdir. Ehl-i Beyti sevmek, onları baş tacı etmek farzdır. İtikadı bozuk olan, namaz kılmayan, büyük günahları açıkça işleyen, Şeriat dairesinden çıkan, bid'atlara batan kimseler Ehl-i Beyt değildir.

30. Müslümanlar tek bir Ümmet oluştururlar. Müslümanda Ümmet şuuru olmalıdır. Ümmet şuurunu ve birliğini yitirip hizip, fırka, cemaat, tarikat, grup asabiyetine kapılanlar bid'ate düşmüş olur.

31. Her devirde Müslümanların (Ümmetin) başlarına ehliyetli ve liyakatli bir İmam-ı Kebir, Emîrü'l-Mü'minîn seçmesi, ona biat ve itaat etmesi vacibtir. "Zamanındaki İmam'a biat etmeden ölen kimse sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur" (Hadîs meali)

32. İslâm'da, Kur'ân'da, Sünnette ahlâk hükümleri vardır. Bunları öğrenmek, kabul etmek ve hayata uygulamak gerekir. Ahlâksız Müslüman kötü ve vasıfsız bir Müslümandır. Müslüman yalan söylemez, Müslüman sözünden dönmez. Vaadini yerine getirir. Müslüman emanetlere riayet eder, hıyanet etmez. Müslümanda paylaşma (infak) ahlâkı vardır. Müslüman başkalarının ayıplarını araştırmaz ve fâş etmez. Müslüman gıybet ve diğer lisan afetlerinden uzak durur. Müslüman insanların kurdu değil, meleğidir. Müslüman komşularını korur ve gözetir. Müslüman lüks ve israftan kaçar, o mütevâzı ve alçak gönüllüdür. Müslüman kin tutmaz. Müslüman her türlü beyinsizlikten ve azgınlıktan kaçınır.

Yazının tamamı için tıklayınız.

NOT: Vurgular bize âittir.

Yazar: Mehmet Şevket Eygi
23-05-10
E mail: Milli Gazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EHL-İ SÜNNET MÜSLÜMANIN TEMEL UMDELERİ
Online Kişi: 16
Bu Gün: 36 || Bu Ay: 6.548 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.980 || Toplam Tıklanma: 52.122.500