ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / UNUTULMAYANLAR
Okunma Sayısı: 3367
Yazar: Bir okuyucumuzdan (Kaynak belirtmemiş)
BU ÜLKE VE CEMİL MERİÇ

 

Hepimizin hayatta en az bir kez kendine sormuş olduğu “kimim ben?' sorusunu Cemil Meriç şöyle cevaplandırır: Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.”


Bu o kadar tanımlayıcı bir cevaptır ki tek başına tahlil edildiğinde onun Türk düşünce ve kültür hayatındaki yerini anlamamızı kolaylaştırır.

 


Hayatta karşılaştığı diğer zorlukların yanı sıra otuz sekiz yaşında gözlerini kaybeden Cemil Meriç, ışığa doğru yürüyüşünde umutsuzluğa kapılmak nedir bilmeksizin hem kendi hayatını hem de Türk kültür hayatını aydınlatmayı sabırla sürdürmüştür. Bu bağlamda oğlu Mahmut Alî Meriç babasını şöyle değerlendirir:


''Cemil Meriç, Türk insanına, Türk düşüncesine verebileceğinin hepsini verebildi mi? Hem evet, hem hayır. Evet, çünkü 38 yaşından itibaren gözleri görmeyen bir insandır o. Okuması yazması mümkün değildir tek başına. Okunanları aklında tutması, ayıklaması, belli sentezlere varması, bunları yazdırması, yazdırdıklarından makaleler yapması, o makaleleri kitaplaştırması... nasıl güçlü bir hafızaya, nasıl kuvvetli bir iradeye, çalışma, öğrenme ve öğretme azmine dayanır söylemeye gerek var mı? Bu şartlar altında yapabileceğinin azamisini yapmış bir insandır Cemil Meriç.  


"Verebileceğinin hepsini tabiî ki verememiştir, çünkü, en değerli fikir arkadaşını, en algılayıcı uzvunu, gözlerini kaybetmiştir. Eğer bu felaket Cemil Meric'i bulmasaydı, inanıyoruz ki, o, verdiklerinin kat kat fazlasını verecek, fikir adamlığının yanı sıra, belki bir aksiyon adamı da olacak, fikirlerini kalemiyle savunduğu kadar, siyasi tercih ve davranışlarıyla da savunacak, kafalardaki mefhumlar keşmekeşini aydınlatmakla kalmayacak, siyaset planında da ortaya çıkan düşünce, davranış ve karar karmaşıklığına kendi çapında bir son vermeyi deneyecekti." 1  


Kırk Ambar, Ümrandan Uygarlığa, Işık Doğudan Gelir, Mağara dakiler, Bir Dünyanın Eşiğinde (Hint Edebiyatı), Kültürden İrfana gibi her biri bir şaheser niteliğindeki eserler arasında Bu Ülke Cemil Meriç külliyatının dağarcığını neredeyse tek başına hülasa eder. Bu yönüyle Bu Ülke, bütün bu eserlerin hem içinden çıktığı hem de bu eserlerin toplanarak öz hâline geldiği bir kılavuz kitap hüviyetindedir. Dolayısıyla Bu Ülke, Cemil Meriç düşüncesiyle tanışmak isteyen okuyucu için en kestirme ve ilk kaynaktır. Ancak diğer eserlerine açılan cümle kapısı konumunda olan bu eser, külliyatından ayrı tutularak tek başına okunduğunda tam olarak anla şılamayacaktır. Çünkü Cemil Meriç zaman zaman Hint Edebiyatı adlı eserinde, zaman zaman Mağaradakiler'de ya da Kırk Ambar'da olgunlaştırdığı düşüncelerinin kırıntılarını gözler önüne serer Bu Ülke'de. Kendisi de bu eseri için hemen hemen aynı tespitleri yapar:


"Bu Ülke, yarım asırlık bir tetebbuun, bir sanatçı mizacından süzülen usaresi. Bir mesaj, daha doğrusu bir çığlık... kesif, dertli, derbeder..."


"Bu sayfalarda, hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim: etimin eti, kemiğimin kemiği." 2


"Ümrandan Uygarlığa, Bu Ülke'nin devamı, zamanla çiçekleşen tomurcuk düşünceler..."

"Bu Ülke tohum, Mağaradakiler ağaç. Bu Ülke'deki tohumların henüz hepsi ağaçlaşmadı..."

1974'te ilk baskısı yapılan Bu Ülke, 1985 baskısından itibaren Mahmut Ali Meric'in yayma hazırladığı şekilde basılmaktadır. Bu baskılarda eserin önüne Entelektüel Bir Otobiyografi ve ayrıntılı bir Cemil Meriç Kronolojisi eklenmiştir ( ss .7-70.). Bilhassa Entelektüel Bir Otobiyografi Cemil Meric'in bütün yazdıkları içinden seçilen cümlelerin kronolojik bir biçimde bir araya getirilmesiyle düzenlendiği İçin, Cemil Meriç'le ilk kez tanışacak okuyuculara tavsiye edilebilecek önemli bîr giriş metni özelliği gösteriyor.


Sihâm -ı Kaza ( Bâbil ve Mütağripler ) ( ss .73-164), Biz ve Onlar ( ss .165-222), Münzevi Yıldızlar ( ss .223-252), Fildişi Kuleden ( ss .253- 266), Baki Kalan ( ss .267-298) ve Kanaviçe ( ss .299-334) olmak üzere altı bölümden oluşan Bu Ülke'de Cemil Meriç, kendine özgü bir üslûp ve meselelerin en kılcal damarlarına kadar nüfuz eden keskin bir dikkatle, medeniyetimizi son birkaç yüzyıldır meşgul eden hastalıklar üzerinde düşünür:  Fikir hayatımızın hastalıkları, düşünce hayatımızdaki kavram kargaşalıkları, bu kavram kargaşasının sebep olduğu diğer hastalıklar, bütün bu hastalıkların medeniyetimizi, zihniyetimizi ve bilincimizi çürütücü yan etkilerini, mefhumlar, bu mefhumlara yüklediğimiz yanlış anlam(a) lar , başka medeniyetlerden ithal ettiğimiz ve üzerimize uymayan elbiseler gibi İğreti duran yabancı fikirler, aydın( lar ) ımızın hastalıkları, aşağılık kompleksleri, tarihî yanılgılarımız/hatalarımız, dil kullanımındaki tutarsızlıklarımız, kelâmın bütünüyle haysiyet oluşunu unutuşumuz, Türk kültür düşünce ve edebiyat hayatındaki gereksiz eski-yeni kavgaları, ileri-geri kavgaları, içi boş ideolojiler/ izmler , bu halktan ve bu milletin değerlerlerinden kaçışımız, Tanzimat'tan beri ülkeyi yaşanmaz hâle getirişimiz, birlik ve beraberliğimizin kıymetini bilemeyişimiz, Osmanlı İmparatorluğunun çözülüşünün arkasındaki zihnî arkaplan , bu hezimeti hazırlayan hatalarımız, özgü vensizliklerimiz, vs... Bu liste daha da uzatılabilir. Ancak rehber niteliğindeki bu eserde geçmişten gelen ve zaman zaman nükseden hastalıklarımızın sadece teşhis edilmekle kalınmadığını aynı zamanda bu hastalıkların tedavisi için izlenecek yol ve reçetelerin de sunulduğunu söylemek gerekir. Ömer Öztürkmen'in söyleyişiyle "Bu kitap yüz elli yıl sonra da olsa Türk düşüncesinin haysiyetini kurtarmıştır."


Müstağripler'de Cemil Meriç daha çok Tanzimat sonrası Türk aydınının kaçışlarını "İrfan'a Kaçış", "Yunan'a Kaçış", "İran'a Kaçış", "Mutlak'a Kaçış", "Batı'ya Kaçış", " Le Bon'perestler ", " Nakş -ı Ber Ab" adlı başlıklar altında uzun uzun tahlil eder. Biz ve Onlar adlı bölümde ise daha çok Doğu -Batı ekseninde meseleleri tartışır, Münzevi Yıldızlar'^ başlığı altında İse hem doğu hem de batı medeniyetinden seçtiği belli başlı şahsiyetleri ( Dante , Ibn Haldun, Vico , Camoens , Scott , Balzac , Lamennais , Tagor , Said Nursi , Kemal Tahir , Kerim Sadi vs.) mukayeseli olarak değerlendirir.


Cemil Meriç sadece bir düşünce adamı değil, aynı zamanda düşünceyi taşıyan kelimenin haysiyetine vurgu yapan bir kelime işçisidir. O, kelimeleri öyle bir titizlikle seçer ki bu seçim düşünceyi de beraberinde yoğu rucu bir özelliğe bürünür. Dolayısıyla sadece düşünce olgunluğu açısından değil üslûp açısından da mükemmelleşmiş cümlelerin peşinde koşan Cemil Meriç, okuyucudan da aynı şekilde keskin bir dikkatin yanı sıra kelimeler, İfadeler arasındaki ince anlam farklarını çözecek bir okuma serüveni bekler. Fildişi Kuleden adlı bölümde 'Kelime' başlığı altında dört; 'Kitap' başlığı altında ise altı küçük metin yer alır, Cemil Meriç'in kendine mahsus o süre yaklaşan üslubuyla. Baki Kalan adlı bölüm yine kitabın eski baskılarından farklı bir şekilde düzenlenmiş yirmi sekiz irili ufaklı (kimi iki cümlelik) metinden oluşuyor. Kanaviçe ise kitap boyunca geçen özel isimleri açıklayan küçük bir sözlük olarak meraklı okuyucuların işini kolaylaştırıyor.


Bu Ülke üzerine derleyici toparlayıcı en güzel yargıyı merhum Ahmet Kabaklı ortaya koyar. Bu yazıyı biraz da Bu Ülke 'yi okumak isteyenlerin iştahım ka bartmak için Kabaklı'nın sözleriyle noktalamak istiyorum:


"Hocamın." diyor Ahmet Kabaklı "Bu Ülke'sini, ülkemizi İrfan ve yorumla tamamlayan ışıklar olarak okumak yetmez, kabilse ezberlemeli."
 


* Cemil Meriç, Bu Ülke, İletişim Yayınları, İstanbul 2002, (15. Baskı), 336 s. (Yazı boyunca zikredilen sayfa numaraları eserin bu baskısına aittir.)


1 .Mahmut Ali Meriç' in yazdığı önsözden, Bu Ülke , s.12.

2. Cemil Meriç, Bu Ülke adlı eserini Tektaş Ağaoğlu ' na imzalarken de aynı cümleleri kurar: “Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülâkata bu kitabı yazmak için geldim.”

3. Münzevi Yıldızlar adlı bölüm, kitabın ilk baskılarında Fildişi Kuleden başlığı altındadır.

 

Yazar: Bir okuyucumuzdan (Kaynak belirtmemiş)
07-04-10
E mail: shtunay@gmail.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BU ÜLKE VE CEMİL MERİÇ
Online Kişi: 17
Bu Gün: 529 || Bu Ay: 9.752 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.533 || Toplam Tıklanma: 51.945.325