ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ŞUUR YAZILARI
Okunma Sayısı: 4181
Yazar: Necip Fâzıl Kısakürek
DİNLE, EY GENÇ ADAM!

Dinle, Ey Genç Adam!

Genç adam! Senin için bir mefkûre inşâ ediyoruz. Ellerimizde baltalar, kazmalar, topuzlar; ve cetveller, pergeller, şakuller... Habire kesmek, habire yıkmak, habire ezmek; ve habire ölçmek, habire biçmek, habire ayarlamak borcundayız. Tükürükle çimentolaşmış yalancı direkler kesilir, pamuk ipliğine bağlı sahte çatılar yıkılır, (galvaniz)li tezekten uydurma mâbutlar ezilirken, çıkan toz duman içinde bir an yapıcılığımız göze görünmeyebilir. Yahut, plânının karşısında, gözleri ölü gözü gibi, donmuş kalmış bir mühendise de benzeyebilir, yapıcılık hummasından başka bir şey düşünmeyen bir tecrîde de mıhlanabiliriz. Aldanma! Mutlaka yapmak için yıkmanın ve mutlaka yıkmak için yapmanın ne demek olduğunu, Allah isterse sana göstereceğiz.

Biz ki seni sağ kaburga kemiğimizin altındaki ciğerden, sol mememizin aşağısındaki yürekten, kızgın kafatasımızın içindeki beyinden daha aziz ve hayati bir varlık biliyor ve o çapta seviyoruz, sakın seni sık sık ele aldığımız, teşhir eder gibi olduğumuz, yaralar gibi göründüğümüz zaman bize kızma! Mukaddes emanetlerin, henüz kanında rüya gören doğmamış çocuklara doğru, bayraktarı olan seni, ne anne, ne baba, ne kardeş, ne de sevgili bizim kadar sevebilir. Müsaade et, hissî olmayalım ve sana afyon, (kokain), (eter) gibi değil kaynar su, ateş, kezzap gibi gelelim! Gâye, belki asırlardır, üstüne tabaka tabaka kir, küf ve pas yığılan kendi öz mâdenini sana göstermek, seni bu öz mâdeninin dâvâcısı kılmaktır.

Sen, bir sebep değil, neticesin! Ve eğer bu gün, bir netice olarak bâzı iflâsların mahzun ve mazur tablosunu çiziyorsan, lânet olsun sana bu neticeyi aşılayan müessirlere!..

Kıyasıya vurduğumuz, sebep; çıldırasıya koruduğumuz da netice, yani sen.. Dâvâya netice yolundan, cümle kapısından girmeyip de nereden dolanalım?..

Senin, - ister farkında ol, ister olma - Mahşer günü bizden dâvâcı olmaman için, biz bu dünyada senden dâvâcı olacağız. Bunu anla, tahammül et ve bizi anne, baba, kardeş, sevgili derecesinin üstünde olmasa bile yanıbaşında sev!

Bil ki murâdımız sensin!

23 Kasım 1945

Kelimeler:

mefkûre: Ülkü, ideal.
şakul: Ustaların duvarın dikliğini ve düzlüğünü ölçtükleri, bir ip ucunda sallanan topaç biçimli âlet.
humma: Yoğun telâş.
tecrîd: İzole etmek; başka şeylerle alâkayı kesmek.
mâzur: Mazereti olan, suçsuz.
müessir: Tesir eden, eseri yapan.


Yazar: Necip Fâzıl Kısakürek
22-08-09
E mail: ethem92@mynte.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DİNLE, EY GENÇ ADAM!
Online Kişi: 34
Bu Gün: 311 || Bu Ay: 4.865 || Toplam Ziyaretçi: 2.212.831 || Toplam Tıklanma: 52.083.784