Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR | Okunma Sayısı: 3052 |
Allâh'ın rızâsı için ibâdet ederiz. Allâh'ın rızâsına kavuşabilmişsek, o ibâdetimiz makbul ve mütekâmil bir mânâ taşır. Tabii ki burada ağır imtihanlar vardır. Fakat en ağır imtihan nerededir biliyor musunuz? Allah'ın rızâsı için tefekkürdedir. Mal ile imtihan ağırdır, bu daha da ağırdır. Çünkü nefsin oyunu bu alanda çok çeşitlenir ve yetersizliklerin yansıması hemen kendini gösterir.
Öylelerini tanımışımdır ki; sırf yıllarca o yanlışla yaşadığı için, onun kalıntılarını devam ettirmek ister. Yahut vazgeçemediği bir za‘fını sevimli göstermek için kılıf felsefelerini üretmek uğruna aklî sermayesini israf eder.
... Bir öfkesi, bir isyanı vardır. Bunda haklıdır da. Lâkin, o öfkesini ve isyanını tatmin duygusu öylesine öne çıkar ki; hakikat duygusu söner. Bunlar hep imtihandır. Yaşayan için de, faydalanmak isteyen için de imtihandır.
Tefekkür, kendini aşmayı; kendini aşmak da kendini muhâsebe, murâkabe ve muhâkeme etmeyi gerektirir. Bir mütefekkir, insanda, kendini fark edebilme kabiliyetinin sadece akıl için bahis mevzuu olduğunu söylüyor. Kendini fark eder, kendine bakar, kendini ölçebilir ve gerekli yerlerde sınırlayabilir. Ama bunu; irâde, nefsâniyet gasbına uğramamışsa, kalbin ışığı önünü aydınlatıyorsa yapabilir.
Batılı bir düşünür şöyle diyor: “İrâdeyi akılla sınırlandıracağımıza, aklı onun emrine verdik. Bu yüzden akıl da elini kana buladı.” Aklın elindeki kan, rûhun kanıdır... İsim vermeyince yakıştırma diyebilirler; o söz A. Camus'ya aittir. Bir çeşit itiraftır.
Yeri gelmişken bir söze daha atıfta bulunayım: “Düşen, tutunacağı dalı seçemez.” Ama tırmanan, tutunacağı dalı seçmelidir ve iyi seçmelidir. O söz bunu ihtar için söylenmiştir; taklit edilsin diye değil.
... İnsanlığı, kurtarırsa hür düşünce kurtaracaktır. Hür düşünce, Allah rızâsı için düşünce demektir. Batı buna spekülatif (muâkalavî) düşünce dedi. Başka türlüsünü nasıl diyecekti? Ondan ötesi bizim işimiz.
Yazar: Ahmed Selim |
07-08-10 |
||
E mail: ethem92@mynet.com | Tweet | ||