ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MEKTEP (Talebe Yazıları)
Okunma Sayısı: 2819
Yazar: A.Tunahan Şimşek
ONLAR KİMDİ, SİZ KİMSİNİZ?

14. yüzyılda yaşamışlardı bütün sıkıntıları, ayrılıkları ve Moğol denilen illete karşı kendilerini müdâfaa etmeyi… Meşakkatli bir yolun yolcusuydu onlar. Her türlü sıkıntıya, her türlü belaya, her türlü mağlubiyete, her türlü ayrılığa karşı umutlarını bir an bile kaybetmemişlerdi onlar. Onlar inanıyorlardı, onlar cesur yürekti, onlar dava adamlarıydı, onlar vatansever atalarımızdı… 7 asır boyunca bütün dünyaya süper güç olacak o büyük ve heybetli devletin tohumunu ekmeye geliyorlardı. Her şeyden önce onların sapasağlam bir inançları vardı.  İstanbul’u fethedecek, inançlı, cesur, savaşçı, âlim kumandan, “büyük kartal” Fâtih onların soyundan geliyordu. Heybetini yere göğe sığdıramayan, adım attığında yeri yaran o müthiş imanlı padişah Yavuz onların soyundan geliyordu. Fâtih’in fethettiği İstanbul’a ilk giren insan olma şerefine sahip olan büyük âlim Akşemsettin onların soyundan geliyordu. Onlar 21. Yüzyılda bütün dünyanın konuşacağı o mükemmel tarihi yazıyorlardı. Onlar Kayı boyunun Han kabilesiydi…

Bizler bu kadar yürekli, cesur, imanlı, savaşçı, dürüst ve vatansever atalarımızın 21. yüzyıldaki torunlarıydık… Her türlü kavganın, cinayetin, gürültünün, şiddetin, kaçakçılığın ortasında yaşıyorduk atalarımızın Osmanlı olduğunu söylerken. Böbürleniyor muyduk, utanıyor muyduk; yoksa geçmişimizi bilmiyor muyduk bunları söylerken? Hristiyanla müslümanın, aleviyle hanefinin, sağcılarla solcuların, Ermeni'nin, Kürd'ün, Türk'ün birbirlerine düşman gözüyle baktığı bir devirde yaşıyorduk. Hele bunları yaşarken atalarımızı tenkit ederken düştüğümüz o gülünç hâl neyin nesiydi?.. İnsanların acaba beni tersler mi diyerek birbirlerine sual sormaktan çekindiği, sokaktaki üniversite talebelerine yöneltilen tarihi soruları talebelerin cevaplarını bilmediği ama magazin sorularının cevaplarını çok iyi bildikleri, acaba bu sokaktan geçsek karıma laf atarlar mı ya da şu sokakta beni gasp ederler mi diyerek insanların dışarıda kendilerini tehlikede hissettikleri bir devirdi bu devir ama 21. yüzyılda yaşıyorduk… Neredeydi herkesin dilinden düşürmediği medeniyet? Bu devir sanat adı altında yapılan sapıklıkların ve çağdaşlık adı altında yapılan din düşmanlığının bir kölesiydi…

Din düşmanlığı yaparak ve kendi tarihini inkâr ederek çağdaş olduğunu zannetmenin deve kuşunun başını yere gömdüğünde kendini emniyette hissetmesinden farkı neydi? Namaz kılan talebeleri haber yapan Dündarlar, alkol ve uyuşturucu kullanan talebeleri niçin haber yapmıyorlardı? Atalarını müdâfaa edenler gerici, dindarlar yobaz, türbanlılar kuş beyinli oluyordu… Bakışlar bu kadar câhilceydi. Oysaki sözde çağdaş bir devirde yaşadığımız bu devirde kim neyi icât etmiş? Kim kendini ispat edebilmişti ? İnsanların birçoğu görmek istediklerini görüyorlardı ve ne pahasına olursa olsun ona ölümüne inanıyorlardı. Cahilliğin ta kendisiydi bu… Kendilerini kandırıyorlardı.

Bu kadar sıkıntılarla, ayrılıklarla, belâlarla velhâsıl meşakkatle kurulmuş bir Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin soyundan geliyorduk. Devlet kurulurken yaşanan hiçbir sıkıntıyı bilmeden, ayrılıkları, kavgaları ve hatta devletin başında kim olduğunu bilmeden yaşıyorduk ve rahattık. Sanki geçmişimiz yok olmuştu. Tarihimiz hakkında merak yoktu kimsede. 1453 yılının neyi ifade ettiğini bilmiyordu kimse. Ama sokaklar vatanseverlerden, milliyetçilerden geçilmiyordu…

7 asırlık heybetli süper güç neredeydi ? Nasıl olmuştu ki zaferlerle ve inançlılarla dolu bu süper gücü unutmuştuk ? Oysaki eşi benzeri olmayan mükemmel bir geçmişimiz vardı ama bizler bunu suya yazılmış bir tarih yapmıştık. Tarihte mikroorganizmadan bahseden ilk insan Akşemsettin, havan toplarını icat eden Fatih, bugün dahi mimarlıkta seviyesine ulaşılamayan Mimar Sinan ve bunun gibi Türklerin sayısız icat ve muvaffakiyetleri karşısında yan gelip yattıkları yerden Osmanlı'yı kötülemek, Osmanlı'yı müdafaa edenlere gerici demek tembel ve câhil insanların yıllardır yaptıkları en meşhur hareketlerdi. Oysaki çağdaş bir devirdi bu devir… Dedim ya, bu devir sanat adı altında yapılan sapıklıkların ve çağdaşlık adı altında yapılan din düşmanlığının bir kölesiydi… Bir an aklıma Fuzûli’nin sözleri geldi :
Söylesem tesiri yok, sussam gönül râzı değil..."
Geçmişini inkâr eden çağdaşlara(!) armağan olsun…

NOT: Bu, Tunahan Şimşek kardeşimizin ikinci yazısı. Kardeşimiz lise son sınıf talebesi. Bu yaşta, böylesine şuurlu yazılar yazan gençlerimizin mevcudiyeti bize heyecan veriyor. Tunahan yazmayı bırakmamış, iyi de etmiş. Bundan sonra da nice güzel yazılara imza atmasını diliyoruz. (Doğruluş)

 

Yazar: A.Tunahan Şimşek
22-08-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 1
Rabıa Erkan
Tebrik ederim :)
Tarih : 28-10-10

sevgili arkadaşım tunahan'a gerçekten başarılar diliyorum :) kendisi okuldan arkadaşım ve onunla gerçekten gurur duyuyorum...

 
ONLAR KİMDİ, SİZ KİMSİNİZ?
Online Kişi: 17
Bu Gün: 581 || Bu Ay: 9.804 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.621 || Toplam Tıklanma: 51.946.314