ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3750
Yazar: Mahmut Bıyıklı
KUR'AN TERCÜME EDİLEMEZ (Ebubekir Sifil'le konuşma)

Darül-hikme’nin kurucusu ilahiyatçı yazar Dr. Ebubekir Sifil’e ana rehberimiz Kur’an’ı nasıl anlayıp hayatımıza geçirebileceğimizi sorduk…





Hayat rehberimiz Kur’an’ı nasıl anlamalı nasıl yaşamalıyız?


Modern zamanlarda Kur'an-ı Kerim'in "apaçık" bir kitap olduğu söyleminin hayli yaygın bir şekilde dillendirildiği malum. Hem de bu öyle bir "apaçıklık"tır ki, bilgi ve algı seviyesi ne olursa olsun, her insanın onun rehberliğinden "gereği gibi" müstefid olacağı adeta tartışma dışıdır! Oysa vakıa bütün açıklığıyla bu genellemenin yanlış olduğunu haykırmaktadır. Evet, Kur'an "kapalı" ve "anlaşılmaz" bir kitap değildir. Ancak bilgi ve algı seviyesi ne olursa olsun herkesin "gereği gibi" anlayabileceği bir kitap da değildir. Zira eğer öyle olsaydı, Kur'an'ın, ayrıca Efendimiz (s.a.v) tarafından beyan ve ta'lim edilmesine (öğretilmesine) gerek kalmazdı. Biliyoruz ki Kur'an'ın insanlara hem "beyan" hem de "ta'lim" edilmesi yine bizzat Kur'an tarafından Efendimiz (s.a.v)'e yüklenmiş bir görevdir. Hatta peygamberliğin temel iki görevinden birisidir.

Aleyhissalâtu vesselam Efendimiz insanlara Kur'an'ı sadece "tebliğ" etmekle değil, aynı zamanda "teybin" ve "ta'lim" etmekle de (açıklamak ve öğretmek) görevlidir. Şurası açık ki, eğer Hz. Peygamber (s.a.v) Kur'an'ı insanlara sadece tebliğ edip bırakmış olsaydı, Kur'an'ın kendisinden istediği peygamberlik görevini tam anlamıyla yerine getirmiş olmazdı. 2/el-Bakara, 129, 151; 16/en-Nahl, 44 ve 64 ve daha başka ayetlerde Efendimiz (s.a.v)'in Kur'an'ı "beyan/teybin" etme görevi açık bir şekilde dile getirilmiştir. Bir başka nokta daha var: Kur'an iyi incelendiğinde görülecektir ki, Efendimiz (s.a.v)'in peygamberliği konusunda bizim iki türlü mükellefiyetimiz bahis konusudur. Bu nokta gerçekten dikkat çekicidir. Kur'an bizden Allah Teala'ya "itaat" etmemizi isterken; Efendimiz (s.a.v)'e hem "itaat", hem de "ittiba" etmemizi ister. Bunun anlamı üzerinde iyi düşünüldüğünde hem "itaat" ile "ittiba" arasındaki fark, hem de Efendimiz (s.a.v)'in Kur'an'ın hakkıyla anlaşılıp yaşanmasındaki merkezî fonksiyonu daha net anlaşılacaktır.

Efendimiz (s.a.v), sadece Allah Teala'dan getirdikleri konusunda otoritesine boyun eğilen değil, aynı zamanda günlük hayatta izi takip edilen, arkasından gidilen bir peygamberdir. Esasen bu durum bütün peygamberler için söz konusudur. Dolayısıyla Kur'an'ın gereği gibi anlaşılıp yaşanması için olmazsa olmaz ilk şart Efendimiz (s.a.v)'in bütün varlığıyla ortaya koyduğu örnekliğe müracaattır. Elbette bu, belli bir sistem, belli bir usul ile mümkün olacaktır. Usul-i Fıkıh ve Usul-i Tefsir ilimleri bize bunu sağlar. Tarih içinde ve günümüzde bu ilimler esasında telif edilmiş olan tefsir kitapları Kur'an'ı gereği gibi anlamanın biricik yolunu göstermektedir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mahmut Bıyıklı
24-08-10
E mail: Haberkültür.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KUR'AN TERCÜME EDİLEMEZ (Ebubekir Sifil'le konuşma)
Online Kişi: 27
Bu Gün: 189 || Bu Ay: 9.412 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.087 || Toplam Tıklanma: 51.941.885