ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 5029
Yazar: Hüseyin Akın'dan A. Kerim Sencer
EY TÜRK İHTİYARLIĞI! (İhtiyarı olmayan ülke)

Hüseyin Akın, dün Milli Gazete’deki köşesinde Mehmet Akif'in Asım'ı, Tevfik Fikret'in Haluk'u, Necip Fazıl'ın Mehmet'i, Sezai Karakoç'un Taha'sı gibi ideal bir genç vurgusu yapamamazın sebebini bir eğitimci dikkati ve bir şair hassasiyetiyle değerlendirmiş. Uzun bir süredir ‘kendi muhtac-ı himmet’ olan entelijans-ihtiyarlarımız, dayanağımız olmaktan çok uzaklaşmış durumda. Yazının başlığındaki çok vurgulu hitap da, maksadı da icaz ile özetliyor:
 
 
Ey Türk İhtiyarlığı!
 
İsmet Özel bir zamanlar 'Türkiye'nin gençleri yoktur, çünkü bu ülkede ihtiyar kalmadı" demişti. Bu söz üzerinde çok düşünülmüş ve çok söz söylenmişti. Nüfusunun çok önemli bir kısmı gençlerden oluşan bir ülkenin gençlerinin yok olduğunu söylemek kimileri için hiç anlaşılır bir şey değildi. Burası Türkiye ve bir şeyin bütün buut ve boyutlarıyla anlaşılması için üzerinden makul bir süre geçmesi gerekiyor. Çünkü olaylar iddia ve söylemleri doğrulayıp yalanlıyorlar. Bugün olanlar dün söylenenlerin ispatı gibi. Hiç kuşkusuz İsmet Özel biyolojik anlamda bir gençlikten ya da ihtiyarlıktan bahsetmiyor. Anlatmak istediği niteliksel bir şey. Gençlerimiz gençliklerini ihtiyarlara devretmiş. Geçmişe dair kültürel birikimi muhafaza edebilecek nitelikte muhafazakâr -tutucu-ihtiyarlarımız yok. Herkes değişimden dönüşümden yana.
 
Gençlerin en büyük dayanağı yaşı kemale ermişler yani ihtiyarlardır. Benim gençliğime tekabül eden yıllarda-80'li, 90'lı yıllar- kâmil yaşta olanlar yanlış ve yanılgılarımız karşısında en büyük güvence sayılırdı. Böylesine güngörmüş yaş yaşamış insanların varlığı bizi ziyadesiyle rahatlatırdı. Zira biz fikirlerimizin sağlamasını bu insanlarla, bu insanların sağlamasını da fikirlerimizle yapardık. Aradan yıllar geçti ve bugün İsmet Özel'in altını çizdiği noktaya geldik. Ne düşündüğü ve ne yaptığı hiç merak edilmeyen, ülke yönetiminde hesaba katılmayan, sadece kas gücüne sahip bir kitleyi gençlerden saymayı alışkanlık haline getirdik. Keza ihtiyarlık da bu ülkede çoktandır biyolojik bir çöküşün adıdır. Fark ediyor musunuz bilmem gün geçtikçe toplumda gençler ihtiyarlardan daha çok doğru davranış sergileyip, olgun tavırlar gösteriyorlar. Sanki ihtiyarlarımız çelimsiz sırtlarında gelenek ve kültür adına boş bir küfe taşıyorlar.
 
Dün anlaşılmayan bir mevzu ya da derine saran anlaşmazlık konusu olduğunda bir bilene sorardık. Bu bir bilen ise genellikle yaşı kemale ermiş insanlardı. Şimdilerde herkes her şeyi çok iyi bildiğini sandığı için midir bilmem anlaşılmayan bir konuyu kimse ne bir bilene sormaya yaklaşıyor ne de ortada öyle bir 'bir bilen' var. İnsanın keşke sırtında boş küfe gezdiren ihtiyarlar gençleri oyalamak yerine küfe taşıyıp boş ümit vereceklerine oturup sepet örseler diyesi geliyor. Bugün güncel olaylardan etkilenerek ümidini yitiren, ideallerini kaybedip boşluğa düşen gençlerin yaşadığı travmada ihtiyarların ve ihtiyarlığın hükmünü yitirmesi önemli rol oynamaktadır. Kitaplarla fikirler fikirlerle yetişkinler arasında toplumu yönlendirme açısından çok sıkı ilişki vardır. Eğer gençliğimizde çok büyük anlamlar yüklediğimiz kitaplar olgunluk yaşımızda piyasa değerlerine mağlup olup sahaflara kaldırılmışsa ve eğer ihtiyarlığımız gençliğimizi nakzedip körelten bir şeye dönüşmüşse aslında hiç yaşamamışız demektir.
 
Ne yazık ki içinde yaşadığımız modern çağ ihtiyarlığı gençlere aktarılacak bir tecrübe süreci olmaktan çıkarıyor. İhtiyarlara özgü sabır, hilm, tevazu, merhamet, diğerkamlık gibi hasletlerin yerini şimdi dünya hırsı, acelecilik, ihtiras ve bencillik almış. Doğu'dan batıya, köyden kente doğru gittiğimizde Türkiye'de ihtiyarların aleyhine azalan bir değerler haritasını daha net olarak görebiliriz. Nasihat vermesi gerekirken nasihate muhtaç ne kadar çok yaşlı insanımız var. Statik camit düşüncelerin ve statükonun aslen nasihate ihtiyacı da yoktur. Türkiye'yi uzun süredir anlayış bağlamında ihtiyar olamamış yaşlılar yönetiyor. Bu sadece siyaset açısından değil aynı zamanda cemiyet ve cemaat yapılanmaları yönünden de böyle. Aynı şekilde ağır başlı serinkanlı gençleri bıçkın ihtiyarlar yönetip yönlendiriyor. Seksenli yıllardan bugünlere eğer fikirlerimizle yalpalamadan geldiysek hiç kuşkusuz bu o dönem hayallerimizi renklendirip sahih rüyalar görmemizi sağlayan ihtirama layık ihtiyarlar sayesindedir. Onların heybeleri dolu ve sırtlarında taşıdıkları değerler küfesi hiç de boş değildir. Bu yüzden bugünden geriye doğru gittiğimizde ihtiyar akil adamların fikri emanetlerini gönül rahatlığıyla teslim edecekleri gençleri oluşturmaya gayret ettikleri görülür.
 
Gençliğe hitap aynı zamanda geleceğe hitap ve itimattır. Mehmet Akif'in Asım'ı, Tevfik Fikret'in Haluk'u, Necip Fazıl'ın Mehmet'i, Sezai Karakoç'un Taha'sı hep bu idealin bir genç insanda tecessüm etmiş şeklidir. Şayet bugün bu anlamda bir gençlik vurgusu yapılmıyorsa bir tür ihtiyarlar saltanatıyla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir."
 
 
“İhtiyarlar” heyetimiz artık ‘seçkin’ kimselerden oluşmuyor ne yazık ki. Bunun için gençliğe ve vesilesiyle geleceğe de güvenemiyor ve seslenemiyoruz.
 
İçimizdeki ve dışımızdaki âlemin intizamı için Hüseyin Akın Hoca’yı iyi dinlemek ve anlamak gerekiyor…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hüseyin Akın'dan A. Kerim Sencer
21-09-10
E mail: haberkültür.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EY TÜRK İHTİYARLIĞI! (İhtiyarı olmayan ülke)
Online Kişi: 20
Bu Gün: 349 || Bu Ay: 9.572 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.282 || Toplam Tıklanma: 51.943.062