ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 565
Yazar: Mustafa Çelik
DERDİNE DÜŞMEDİĞİN "DÂVÂ"NIN CENNETİNE Mİ TÂLİPSİN?

Davanın derdine düşmek, davanın cennetini günahlardan uzaklaşmakta düşlemektir. İnandığınız davanın derdinden pay almıyorsanız, davanızın düşmanları tarafından pay edilirsiniz. İnsan inandığı davanın derdinden pay alır. İnandığı davanın derdinden pay almayanın o davada nasibi yoktur. Umudumuz, imanımızla aynı çizgide yürümüyorsa, birilerinin bizi İslâm ümmetinden yürütmesi kaçınılmazdır. Müslümanlar için her yer cihad cephesidir. Kudüs Ümmet-i Muhammed’in okçular tepesidir. Selahaddini Eyyübî (Rh.a.); “Kudüs Haçlıların elindeyken, gülmek bana haram olsun” derken, derdine düştüğü davanın cennetine talipli oluyordu.

Mazlumların zalimler karşısında en güçlü silahları duâdır. Cephaneleri ise helal lokmadır. Helal lokma derdinde olmayanların Allah’tan gelmiş olan davanın derdinde olmaları beklenemez.

Hayatta ya iman vardır ya da inkâr vardır; İslâm’ın beğeniye sunulmuş keyfe mâ yeşâ herhangi bir bölümü yoktur. Ya hep, ya hiç. Ya Allah’ın yolunda yürürsünüz ya da küfrün karanlığında çürürsünüz.

İslâm, Müslümanları hem cihad ile hem de cennetle müjdelemiş olan bir dindir. “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.” (Tevbe Sûresi/111)

Cihad kalitesinde Müslüman olmayanlar, cihan çapında söz sahibi olamazlar. Cihadsız kalan Müslümanları menfaat mahfillerinde kademe kademe gezdirirler. Bununla da yetinmez bizzat onları kendi topraklarında küfrün yumruğuyla ezdirirler.

Hayat imanın etrafında döner. İmanın yörüngesinden çıkan güneş de olsa söner. Tıpkı Selef-i Salihin gibi; bir harama düşmemek için yetmiş helalden vazgeçmeyi göze almamışsanız, bir helale ulaşabilmeniz için yetmiş haramla imanınızın gözlerini oyarlar. Allah yolunda çıkar ortaklığına başlayanlar, birkaç adım atmadan menfaat için dinden çıkarlar.

“Aldanma insanların samimiyetine,
Menfaatleri için gelirler vecde.
Vaad etmeseydi Allah cenneti,
O’na bile etmezlerdi secde!”

Dertler uğruna bedel ödendiği zaman zevk verirler. Davasının derdinde olmayan Müslümanlar küfrün karanlığında erirler. Bin kerametten daha hayırlı ve de kıymetli olan doğru istikamettir. Rabbanî dava adına aranan; mazeret üretmeyen, hizmet denildiğinde “ama” demeyi bilmeyen, tavizkârlığa razı olmayan dava insanıdır.

Hayatta tanıştığınız iyi insanları rızıktan saymıyorsanız, nankörlerin sayılarını çoğaltıyorsunuz demektir. Cennette buluşacaklarına inanmış olanlar, birlikte cennetlik işler yapmıyorlarsa cehennemde buluşurlar. “Cennet ucuz değil; cehennem dahi lüzumsuz değil.” Rabbimiz uyarıyor:

“(Ey müminler!)Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?! Onlara yoksulluk ve sıkıntı öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki nihâyet peygamber ve beraberindeki müminler, ‘Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?’ demişlerdi. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara Sûresi/214)

Rabbanî davanın cennetine talipli olanlar, bedelini ödemeye hazır olmalıdırlar. Dava yolunda ödenmesi gerekirken ödenmeyen bedeller, başa belâ olurlar. Her belânın da bir kerbelası vardır. Bedelsiz cennete girmeyi düşleyenler için bu dünya dardır. Allah yolunda cihad, cennet parolasıdır. Hayatınızı cihaddan çekerseniz veya cihadı hayatınızdan çekerseniz cenneti cinayetlerde arar olursunuz. Allah yolunda Allah için cihadın terkedildiği yerde en yüksek ses, cinayet işleyen canilerin sesidir.

Hilafetin ilgasından sonra öyle bir düzene düştük ki; “Zulüm, başına adalet külâhını geçirmiş. Hıyanet, hamiyet libasını giymiş. Cihada, bağy ismi takılmış. Esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad, suretlerini mübadele etmişler.” (Mektubat/Said Nursî, Sh: 456) Yani ezdad(zıtlar) bugün tebdil(yer değiştirme) olmuşlar. Her şey asli kimliğini kaybetmiş. Bir ülkede zulümler adaleti temin için yapılıyorsa, adaletin namusuna tecavüz edilmiş demektir. Cüzdanlarda faiz bulundukça vicdanların ölümüne engel olunamaz. Fudayl b. İyaz (Rh.a) diyor ki: “Eskiden insanlara “Allah’tan kork!” denildiği zaman sevinirlerdi. Şimdi ise sinirleniyorlar.”

Bir ülkede korsan hakikat, hakiki hakikate düşman olmuşsa, o ülkede her gün batıla bayramdır. Batılın düşmanları birbirlerine düşman olmuşlarsa cennetin değil, cehennemin müşterileri çoğalmış demektir. Müslüman olarak kardeşlerini yok etmek üzerinde plan yapanlar, kâfirlerin saltanatına son vermek için hiçbir planları olmayanlardır. Düşmanla savaşmayanlar, birbirleriyle dalaşırlar.

Müslüman olarak dinen olmanız gereken yolda değilseniz, kulluk kitabınız Kur’ân’ın size vaat ettiği menzili şimdiden kaybetmişsiniz demektir. Dava derdini bitireni bitirirler. Bununla kalmayıp menfaat için zorbaların önünde secdeye getirirler. Müslüman olarak düşmanın kurşununu kusursuz kılanlar, günahların turşusunu yapanlardır!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
22-01-20
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DERDİNE DÜŞMEDİĞİN "DÂVÂ"NIN CENNETİNE Mİ TÂLİPSİN?
Online Kişi: 22
Bu Gün: 467 || Bu Ay: 9.690 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.436 || Toplam Tıklanma: 51.944.394