ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 366
Yazar: Akif Bedir
RÛHUNU YİTİRMİŞ BİR GENÇLİK

Yarın 18 Mart, tarihe “Çanakkale Geçilmez” mührünü vuran bir milletin yazdığı destanın yıldönümü. 300.000 kahraman askerimizin şehit olduğu büyük zaferin sene-i devriyesi.

Dün vatan savunması için gözünü kırpmadan ölüme koşan bir gençliğin torunları bugün sosyal medya gençliğine geçiş yaparken milli ve manevi değerlerini de yitirir oldu.

Nereden nereye…

Kimlik arayışı ve gelecek endişesi olmayan, gününü gün ederken yarın ne olacak diye sorgulamayan ve dününü tartışıp geleceğini kaybederken görülmeyen sorunlarından uzaklaştırılan filikalar haline getirilen bir gençlik...

Umutsuzluğun son sınırında bile umudu yeşerten, zaferlere ışık tutan azmi, dünyaya gülümseyen dini, dünyayı aydınlatan iman nuruyla can çekişirken bile dünyayı titreten bir imparatorluk mirasçıları olarak kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkı, vecdi, diyalektiği, estetiği, irfanı, idrakinden uzak, Batı hayranlığıyla zayi olan bir gençlik...

Düşünce özgürlüğü bulunmayan ve düşünmeyen, tercih, fikir kanaatlerine saygı gösterilmeyen, tartışma, hoşgörü ve uzlaşma kültürü olmayan, iyiyi ve kötüyü ayırt etmeyen, kendini hiçliğe teslim eden, dininden, dilinden, ahlakından, kültüründen, bîhaber olan bir gençlik...

Sistemler kurup onlara hükmeden değil sistem kölesi olan, kendi varlığına dahi kayıtsız kalan beynini, ilmini, ırzını, evini paparazzilere kiralayan, batı üstünlüğü ukdesini gönlünde duygu yoğunluğu olarak yaşayan, manevi temeli ve ahlak kökü hezimette, edep, hayâ, hicap, saffet, ölçü, heyecan, hakiki vecd, aşk, hamle ve hareketi dumura uğramış, fikir ve aksiyon kasırgası olmayan bir gençlik...

Sözde çağdaş, aklınca duyarlı takındığı tavırlarla yurduna, İslam âlemine, Türk dünyasına ve bütün insanlığa kayıtsız, devekuşu gibi başını kuma sokan bir gençlik...

Satanizm, Misyonerlik, Moon gibi kökü dışarıda ve işi gücü hayra engel olmak olan, saldırgan, günahkâr, muhteris, kötülük timsali sapık inanç ve ideolojik çevrelere ruhen, kalben, aklen kendini teslim etmiş bir gençlik...

İnkârda, günahta, düşmanlıkta yarışan, halisiyet, samimiyet, emniyet, selamet, gayret, faaliyet, hamiyet ve cesaret hisleri dar kalıplara kıstırılmış ve köreltilmiş, halkının acıları, iniltileri ortasında laubalilik, hafiflik, hürmetsizlik, bilgisizlik, pişkinlik, yüzsüzlük, anlayışsızlıkla keyif süren, ruhu çalınmış, intiharları artmış, cinnetleri çoğalmış ve helake doğru koşan bir gençlik…

İşini doğru dürüst yapanları enayi sıfatıyla anan, bilgi, liyakat, ehliyet, diploma gibi hünerleri suni ve boş şeyler olarak gören bir gençlik…

İşsizliği, pahalılığı, soygunu, yağmayı, rüşveti, ahlaksızlığı, fuhşu, açlığı, alkol bağımlılığını, sefaleti, uyuşturucu kullanmayı, mesleksizliği ilahi cilve olarak kabul edip, idealsizliğe hissi ve fevri reaksiyon göstermeyen bir gençlik…

Mazluma sırtını dönen, gözleri olup da görmeyen, kulaktan olup da duymayan, kalpleri olup da hissetmeyen, zulmün günah ve azabına ortak olan bir gençlik…

Kendi içine sindiremediği şeyleri karşıdakinin ta kalbine sindirmeye çalışan, yaşı ve sağlığının icaplarını yerine getirmeyen, kabuk değiştirme gereği hissetmeyen ve değişim için sessiz kalan bir gençlik…

Ailesine isyan eden, riyakâr, inançları olmayan, değer yargıları olmayan, sosyolojik olarak kaybolmuş bir gençlik…

Benliğini, özünü kaybetmiş, değerleri solmuş, ahlaken tükenmiş, edebi yerlerde sürüklenen bir gençlik…

Kendine, çevresine, ailesine, topluma, ülkesine ve dünyaya üreterek, yenilik getirerek kişiliğinden ve birikimlerinden artı değerler katamayan bir gençlik…

Bozuk ve çirkin kaynakların, birbirine tamamen ters kültürlerin, hatta düşman medeniyetlerin korkunç tuzaklarıyla çepeçevre kuşatılmış bir gençlik…

Yabancı kültürün, sistemin kuşatması, cenderesi, baskı ve etkisi ile kendi inanç ve kültürüne sırt çeviren bir gençlik…

Kısır ve argodan müteşekkil bir kelime kadrosu ile konuşan, son derece ukala, vurdumduymaz, davranışlarının sınırlarını iyi tespit edemeyen, münasebetlerinde gayri ciddi bir gençlik…

Heyecanlarını süfli emeller peşinde geçirip çıkmazlar içinde çırpınan, çoğu maddi ve manevi tatminden yoksun, aşkını yitirmiş, ilim ve irfandan yeterince nasiplenememiş, streslerle boğuşup gerçek güzelliklerin farkında olmayan bir gençlik…

Özgür düşünceli, milli ve manevi değerlere bağlı, üretken, kendi kararlarını verebilen, kendi toplumundan ve evrensel değerlerden haberdar olan, hayatın güçlükleri ile baş edebilen, kişisel gelişimini tamamlamış, donanımlı, yetenekli, ülkenin zenginlik ve dinamizm kaynağı olabilecek bir gençlik yerine ruhunu arayan, burnu halkalı, batı esiri tek tip genç görme arzusu ile hareket eden düzenin tezgahından geçirilen bir gençliği karşımda görüyorum ve 18 Mart’ı, Çanakkale’nin niçin geçilemediğini iyice araştırıp anlamalarını diliyorum…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Akif Bedir
17-03-21
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
RÛHUNU YİTİRMİŞ BİR GENÇLİK
Online Kişi: 17
Bu Gün: 392 || Bu Ay: 9.615 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.333 || Toplam Tıklanma: 51.943.434