ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MÜLÂKÂT
Okunma Sayısı: 3224
Yazar: Ahmet Serin
ŞÂİR M. RÂGIP KARCI
Bilenler bilir ki Ragıp Karcı, “İflah olmaz bir Siverekli” iflah olmaz bir türkü dostu, iflah olmaz bir diğergamdır.

5 Şubat Cumartesi, Pınarbaşı Kültür Merkezi, Bursa, saat 17.30

Her şey bir yanadır onun için, dost ve dostluk bir yana. Yıllar ve yıllar yılı TYB Yazarlar-Şairler Okulunun değişmez Osmanlıca, Farsça, Divan edebiyatı, Halk edebiyatı sakasıdır. Yine bilenler bilir ki o, ilmek ilmek dokunmuş içli şiirlerin şairidir. Vitrine büyük bir şair olarak çıkmaktansa, sütre gerisinde yaşıtları için sahih bir dost, kendinden küçükler için vazgeçilmez bir abi, büyükleri içinse kapısı teklifsizce çalınacak, günün hangi saati olursa olsun “Gel görüşelim.” denecek kadar samimi bir kardeştir.

İşte benim birkaç cümleyle resmetmeye çalıştığım ve muhtemelen de tanıyan herkesin ona dair en azından bunları söyleyebileceği bir derviş-şair-âşıktır Ragıp Karcı.

Ragıp Karcı, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin sponsorluğunda Âdem Turan ve Sıddık Ertaş’ın hazırlayıp sunduğu “Şiirin Yolcuları”nın bu ayki konuğuydu. Gelen Ragıp Karcı olunca, bize de ona hoş geldin demek düşerdi elbette.

"Folklor şiire düşman mı?"

Bu haberi hazırlarken Âdem Turan ve Sıddık Ertaş’ın program akışına uymak gibi bir zorunluluğum olmadığını bilmenin verdiği rahatlıkla, Cemal Süreya’nın dillere pelesenk olmuş o tespitine dair Ragıp Karcı’nın yorumunu aktarayım sıcağı sıcağına:

“Cemal Süreya bu sözüyle şu anda birçoğunun düşündüğü şeyi kastetmiyordu zannımca. Süreya’nın bu başlığı taşıyan yazısının yazıldığı 1950’li yıllarda, hem müzikte hem de şiirde bazı “folklorik kıpırdanmalar” vardı. Fakat bu “kıpırdanmalar” estetik temeli olan ve belli bir teoriye dayanan yönelmeler değildi. Sanırım Cemal Süreya da, folklora yönelme olarak algılanan bu kıpırdanmaların sathiliğine dikkat çekti.”

Melâl mi, hüzün mü? Şiir evrensel mi?

Konuşması boyunca Ragıp Karcı’nın en sık kullandığı sözcük “melâl”di. Bu sözcük, ona göre, şiiri şiir yapan en önemli unsurdu ve günümüzün birçok “iyi” bilinen şairinin de, sırf melâl eksikliğinden dolayı belki şiir bilgisi olarak iyi olduğunu ama şiir ilmi olarak iyi olmadığını vurguladı. Dolayısıyla “melal”den yoksun olan şairlerin şiirlerinin de “bize özgü” şiirler olamayacağını söylüyordu.

Tam bu noktada da Halk şiirlerinin bir şair için önemine değinerek şunları söyledi:

“Halk türküleri melal sebebidir. Melal sahibi olmak Allah vergisi bir haldir. Bence işin temeli melaldir. Melal, diğer duyguları besleyip ortaya çıkaran bir hassasiyettir. Bizim melalimiz “Muhammedî melaldir” ve bu da bizi ayrıcalıklı kılmaktadır. Melal ortaya çıkmak için sebep aramaz. Melal, türküyü müşahhas hale getirmektir. Türkülerimizin saflığı da melale bağlıdır.”

Ragıp Karcı şiire nasıl başladı?

İşte başlıktaki bu soru soruldu Ragıp Karcı’ya ve verilen yanıt da şöyle oldu:

“Şiire nasıl başlanır ya da başlanır mı, bilmiyorum. Şiir, aslında milletimizin genel hasletlerinden biridir. 15 yaşında memleketten uzaklaştım. İçimde hep dinmeyen bir hasret oldu, bu hasretle şiirler yazdım. O zamanlar Halk şiiri okurdum, Erzurumlu Emrah, Dadaloğlu, Ercişli Emrah, Sümmani gibi. Askeri okulda okurken şiirlerimi edebiyat öğretmenime okuttum. Edebiyat öğretmenim bana, şiirlerimi sobaya atmamı söyledi. Bu olay, hayatımın dönüm noktası oldu. Sonra hocam bana, “Sen geleneği biliyor musun?” dedi. Bilmediğimi söyleyince de, eskimez yazımızla yazılmış birçok klasik metin vererek okumamı istedi.”

“Askeri okul sonrası bir usta şairin yanında şiir öğrenmek için çırak oldum. Bana şiiri öğretti ama yedi yıl boyunca da bir şey yazmamamı istedi. Yedi yıl dolduğunda da şöyle bir olay oldu: Galip Erdem’in çıkardığı dergide bir sayfada bir boşluk kalmış. Galip Erdem de benden bu boşluğu dolduracak uzunlukta bir şiir isteyince ben de yeniden şiire başlamış oldum.”

“Bu olaydan sonra Atilla Koç, Beşir Atalay vb kişilerin de kadrosunda bulunduğu “Defne” dergisi maceram oldu ve şiir serüvenim bu şekilde sürüp gitti.”

Ragıp Karcı şiirini özge yapan ne ola?

“Şiirlerinizde Süleyman, İsmail, İbrahim gibi isimler var, bu isimleri biz hep peygamber isimleri olarak düşünüyoruz ama bazen bunların yaptığı işlere bakıyoruz ki peygamberler bu işleri yapmaz. Şiirlerinizdeki bu isimler kimlerdir?” sorusuna Ragıp Karcı, şiiri hakkında ciddi ipuçları da veren şu açıklamayı yaptı:

“Şiir, her okuyana farklı şeyler söyler. Aslında o isimler benim suç ortaklarımdır. Ben, ‘Ragıp aşık oldu.’ diyemediğim için İsmail veya Süleyman aşık oldu diyorum.

“Benim şiirlerimde Divan ve Halk edebiyatı vardır. Ben, iyi bir türkü dinlerken mutlaka ağlarım. Benim şiirimi oluşturan da bu hassasiyetlerimdir. Şiirimi anlamak, sevmek için türkü bilmek, türkü sevmek gerekir.”

“Şiirlerimde tasavvufi damar var mı? Evet, şiirlerimde tasavvufi damar da var. Tasavvuf, anlayıp yaşamaya çalıştığım bir şeydir. Ama şu karıştırılmasın: Tasavvuf benim için bir motif ya da itici güç değildir, bizatihi şiirimin esasında vardır.”

“(Esprili bir şekilde) Benim şiirimi akılla barışık olanlar okumaz zaten. Bu yüzden benim şiirimi Pir Sultan Abdal okur, Gevheri okur, Fuzuli okur... Aslında benim şiirimi çok kişi okursa ben kendimden kuşkuya düşerim, acaba şiirimi aşikar mı ettim, diye telaşlanırım. Benim şiirimi, benim şiirimle hemdem olanlar olanlar okusun. Diğerlerinin okumasını çok da önemsemiyorum doğrusu.

Yağmur ki Allah ile ilişkisi yakındır

“Arif Ay bir yazısında sizin şiirlerinizde yağmur sözcüğünün çok tekrarlandığını söylüyor. Şiirinizde yağmur neden bu kadar var?” sorusuna şöyle dedi Ragıp Karcı:

“Yağmur beni çok etkilemiştir. Ben ne zaman şapkasız, şemsiyesiz olsam o zaman yağmur yağar, ben de ıslanırdım. Ama benim için yağmuru asıl önemli kılan şudur: “Allah Resulü yağmura başını tutarak ‘Yağmur Allah katından daha yeni gelmiştir.’ der. Tefsirlerde de, yağmurun en son yaratılan varlıklardan olduğuna dair kayıtlar vardır. Bu yüzden de yağmurun Allah ile ilişkisi, diğer varlıklara göre daha yenidir. Bu yüzden yağmur benim için önemlidir.”

Ezan neler söyler?

Ragıp Karcı ile koyu sohbet bu şekilde devam edip giderken ezan Bursa göklerini süslemeye başladı. Sohbete devam edilsin mi, edilmesin mi konusunda yaşanan kararsızlık, İlahiyat Fakültesi mezunlarının verdikleri “Sohbet caizdir!” fetvasıyla devam edecekti ki Ragıp Karcı üstüne bir şey söylemenin adaba mugayır olacağı şu kelamı sarfeyledi: “Ezanın söyledikleri, bizim söylediklerimizden daha güzel, ezanı dinleyelim!”
Yazar: Ahmet Serin
08-02-11
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ŞÂİR M. RÂGIP KARCI
Online Kişi: 29
Bu Gün: 31 || Bu Ay: 979 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.916 || Toplam Tıklanma: 52.221.202