ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2474
Yazar: C.Yakup Şimşek
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE – 52

(Hadi ULUENGİN Mehmet Ali BİRAND)

Hadi ULUENGİN
(Kürt meselesi mide meselesi Hürriyet 8 Haziran 2011)

“Konunun yegâne özü, her insanın yaradılış fıtratını mutlaka belirleyen ve asla maddî değil yine mutlaka manevî, ruhî ve vicdanî olan ‘aidiyet dürtüsü’ne odaklanmaktadır.”

Aynı manaya gelen (müteradif / sinonim) kelime ve sözler yüzünden cümle şişmiş:
Cümleye “Konunun yegâne özü…” sözüyle başlanmasına rağmen “odaklanmaktadır.” kelimesiyle son verilmiş. Neticede ikisi de aynı kapıya çıkıyor: meselenin hangi temele dayandığına…
Hadi, birincisindeki neviden bir söz tekrarına düşmeyi bir derece normal sayalım; peki, şu “yaradılış fıtratı” kelimelerine ne diyelim? “Yaradılış” demek zaten “fıtrat” demek, farklı bir şey değil.
O hâlde “yaradılış fıtratı” dediğiniz zaman neyi anlatmış oluyorsunuz?
Cevap: “Çarpım kerratı, sözleşme kontratı, ayna miratı, koşul şartı, dışkı kazuratı” sözleriyle anlattığınız şeyi…
Cümlenin aşağıdaki gibi kurulması hâlinde safrası da atılmış olurdu:
“Konunun özü, her insanın yaradılışını mutlaka belirleyen ve asla maddî değil yine mutlaka manevî, ruhî ve vicdanî olan ‘aidiyet dürtüsü’dür.”

***


Ama neşv-i nüvasını insanî fıtratta bulan ‘aidiyet dürtüsü’ genel Kartezyen kuralları aşarak mantık ötesine ve ‘rasyo harici’ne taştığı içindir ki aslında hiçbir anlam taşımıyor.”

Doğrusunu yazsanız bile herkesin anlamayacağı “neşvünema ( neşv ü nemâ)” sözünü “neşv-i nüva” diye kullanınca ifade gücünüz neşvünema buluyor mu?

***

Mehmet Ali BİRAND
(Atma birader, din kardeşiyiz Hürriyet 8 Haziran 2011)

“Ergenekon ve Balyoz  davalarının da, artık gereksiz şekilde dağıtılıp , içinden çıkılmaz hale getirileceğine, hepsini bir noktaya toplayıp, darbeler tarhine nokta konacak ve kararla bitirilmesinde büyük yarar vardır.”

İmla hatalarını bir kenara bırakıp ifadeye bakalım:
BİRAND
“…hepsini bir noktaya toplayıp, darbeler tarhine nokta konacak ve kararla bitirilmesinde büyük yarar vardır.” sözünde ne demek istiyor acaba?..
Tekrar okuyunca BİRAND'ın cümleyi aslında aşağıdaki gibi kuracakken beceremediğini tahmin ediyoruz:    

“Ergenekon ve Balyoz davalarının da gereksiz şekilde dağıtılıp içinden çıkılmaz hâle getirileceğine, artık bir noktaya toplanıp darbeler tarihine nokta konacak bir kararla bitirilmesinde büyük yarar vardır.”

Bir “büyük yarar” tespiti de benden:
Mehmet Ali BİRAND’ın sözlerinin de “artık gereksiz şekilde dağıtılıp içinden çıkılmaz hâle getirileceğine” tekrar okunup doğru Türkçe süzgecinden ve gözden geçirilmesinde “büyük yarar vardır.”   

Yazar: C.Yakup Şimşek
08-06-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE – 52
Online Kişi: 23
Bu Gün: 142 || Bu Ay: 1.525 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.237 || Toplam Tıklanma: 52.236.905