ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2694
Yazar: Dr. Ebubekir Sifil
İHTİRAS! (Kaddafi'nin ölümü üzerine)

"İnsanın en büyük düşmanı nedir?" sorusuna birçok açıdan farklı cevaplar verilebilir. Bana öyle geliyor ki, en doğru -ve diğerlerini de bir şekilde içeren- cevap, bu yazının başlığını teşkil eden kelimenin müfadıdır.

İnsanın, elinde olanı elde bulundurmaya devam veya elinde bulunmasını istediği şeyi elde etme konusunda gösterdiği normal dışı arzu ve tutku, bir süre sonra kişi ile o şey arasında bir "bağlılık" hatta "bağımlılık" ilişkisi oluşmasına sebebiyet veriyor. Sonunda insan, adeta değerli ve anlamlı olan her şeyi ona bağlayarak onu elde bulundurmayı bir "hayat-memat meselesi"ne dönüştürüyor.

Bu noktadan sonra artık insanın normal düşünmesi ve davranması da imkân dışına çıkıyor. "O şey"in "her şey" oluverdiği bu nokta artık "o şeyin" muhafazası için her şeyin gözden çıkarıldığı noktadır. Bütün temel insanî değerler, sorumluluklar, görevler, ilişkiler, anlamlar... Her şey alt-üst olmuştur artık.

Hırsın, aç gözlülüğün, acımasızlığın, bencilliğin ve ilkesizliğin bir araya gelip oluşturduğu bir arıza "ihtiras". Bunlara bir de zekâ, yetenek ve çalışkanlık da eklenince ortaya tam anlamıyla "hastalıklı insan" tipi çıkıyor.

Kaddafi'nin akıbetini duyuran haberleri/görüntüleri izleyince dilime düşen ilk kelime oldu "ihtiras". "Arap baharı" diye ifade edilen ve henüz 1 yılını dahi doldurmamış bulunan süreçte bu hastalığa yakalanmış ne kadar lider gördük hayatlarının son perdesi hüsran ve zilletle kapanan! Sıradaki muhterislere ders olur mu, hiç sanmıyorum. Zira "ihtiras"ın insanın algılarını dümura uğratacak kadar ağır bir hastalık olduğu bedahetle sabittir!

"İhtiras"ın sadece despot liderleri anlattığını söylemek şüphesiz haksızlık olur. Ekonomiden siyasete, sanattan medyaya... modern hayatın dizayn ettiği alanlara bir bakın; "ihtiras"ın bu alanlara anlam katan, hatta bu alanları dolduran kelimelerin başında geldiğini göreceksiniz. Bu alanlarda boy gösteren, gündem olan, adı anılan insanlara bir bakın; "ihtirastan heykeller" göreceksiniz...

Biyolojik varlığının hijyen ve dezenfektasyonu konusunda aşırı hassas davranan modern insan, ruhunu ve kalbini maruz bıraktığı kirlenme ve çürüme konusunda en küçük bir fikre sahip değil. Hatta onun için bu, hayatın idamesi için son derece elzem!! Yani aslında hastalık üzerine kurgulanmış bir hayattan bahsediyoruz!

Modern öncesi zamanların fert ve toplumlarında "ihtiras" bulunmaz mıydı? Elbette bulunurdu. Zira bu, insan kadar eski bir hastalık. Kabil'i hatırlayın.,,

Modern zamanları faklı kılan ise bu hastalığın yaygınlaşmış, kitleselleşmiş, hayat tarzı haline gelmiş olması. Etrafınıza şöyle bir bakın: "İslamî" denen yapıların içinde dahi "ihtiras"ın pençesinde kıvranan tiplere rastlayacaksınız, hem de adım başı!

İnsanın sadece bedeni hastalıklara maruz kalan bir varlık olarak algılandığı modern zamanlarda tıp bu alanla ilgileniyor. Oysa insanı insan yapan asıl hassa "kalp" ve "ruh"tur ve bunların maruz kalacağı hastalıkların da İslam'dan başka tedavisi yoktur. Teori ve ideoloji haline getirilmiş, yahut bir boyutu öne çıkarılıp başka boyutları bastırılmış küçük "d"li "din"den bahsetmiyorum; bahsettiğim büyük "i"li "İslam"dır. Ruh-beden dengesini, fert-toplum dengesini, dünya-ukba dengesini ideal tarzda kurmuş olan İslam...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Dr. Ebubekir Sifil
22-10-11
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İHTİRAS! (Kaddafi'nin ölümü üzerine)
Online Kişi: 17
Bu Gün: 111 || Bu Ay: 1.751 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.024 || Toplam Tıklanma: 52.242.290