ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 3031
Yazar: Davut Şahin
CHP'NİN ÖZÜR BORCU YOK MU? (CHP kimlerden özür dilemeli?)

Başbakan hükumetin başı olarak, devlet adına "Dersim"lilerden özür diledi. Milli Gazete'nin önceki günkü manşetini gördünüz: Gökçen Göksal  imzalı haberde, dönemin belgeleri yayınlandı.

Konu aslında CHP'yi yakından ilgilendiriyor. Hatta doğrudan muhatap tek parti, CHP'dir!

Ayrıntılara girmeyeceğim, zaten gazeteler bütün yönüyle konuyu okuyucularına aktardı.

Peki CHP, millete yaptıklarından dolayı "özür" dileyecek mi? Böyle bir gayreti var mı?

Başında takkesini yırtıp anasından emdiği sütü burnundan getirinceye kadar döven dönemin jandarmasına talimat veren CHP, özür dilemeyi düşünür mu?

Kur'an-ı Kerim okuyanları ve okutanları dayaktan geçirip, aç susuz bıraktıktan sonra nezarethanelerde çürüten vatandaştan özür dilemeyi CHP düşünür mü?

Tek parti zihniyetin en uç örneklerini veren CHP'yi temsil edenler, bugün kalkmış, sanki vatandaşın her daim hakkını koruyan "halkçı" bir zihniyete sahip gibi höykürüyor!

Konu madem CHP... Önceki gün kaldığımız yerden devam edelim.

CHP iktidarında Meclis, formaliteden ibaretti. Var, ama yok! İsmet İnönü ülkeyi, demir yumrukla yönetiyordu.

Vergi oranları yüksekti. Aslında CHP yönetimi "vergi tahsildarı ve Jandarma" ile özdeşleşmişti. Zorla "haraç" pardon, vergi tahsil ediliyordu. Vergisini vermeyenler, jandarma zoruyla çalışma kamplarına gönderiliyordu. Bugün bile hala o günleri hatırlayıp, korkudan gözyaşı döken canlı tanıklar var.

Düşünebiliyor musunuz, o dönem, insanlar adeta bir esir gibi tutuklanıp, ite kaka götürülüyor ve dipçik darbeleri arasında çalıştırılıyorlardı. Ailesinden uzak, kuru ekmeğe talim ettiriliyor, üstelik masraflarını mükellef cebinden ödüyordu. Vergisini ödemeyen(!) kadınlar bile bu uygulamaya maruz bırakılıyordu, diyeyim siz anlayın artık!

İsmet İnönü'nün savruk karakteri ekonomiye yansımıştı. Döneminde dış borçlar dört misli, tüketim mallarının fiyatı beş misli artmıştı.

Çalışma kamplarına gönderilenlerin akıbeti hayır değildi. Bir kısmı ölmüş, kalanların sağlığı bozulmuştu... Zenginler için özel vergi türü getirildi. Her şey karneyle satılıyordu. Stokçulara gün doğmuştu. Çünkü hızla çoğalıyorlardı. Ekmek bile karneyle alınıyor, şeker, çay ise sadece bir "hayal"den ibaretti. Kimin elinde ne varsa CHP, jandarma zoruyla elinden alıyordu.

Devam edelim mi?

Mesela "varlık vergisi" diye bir vergi türü çıkarılmıştı. Bu vergi o kadar ağırdı ki, ödemeyenin malı haczediliyor veya ödemeyenler sürgün ediliyor, kampa gönderiliyor, ağır cezalar altında inletiliyordu. Tıpkı "komünizmin beşiği" Rusya gibi... Rusya'da nasıl her şey karneye bağlanmışsa, Türkiye'yi yöneten CHP zihniyeti de aynı yöntemle ülkeyi yönetiyordu. Her şey karneye bağlanmış. Ekmek, yağ, şeker... Hiçbiri yok! Halk fakir ve aç... Bu şartlar altında bir de 2.Dünya Savaşı tehlikesi var... Peki zavallı halktan toplanan hasat ve ürünler? Ne yazık ki, depolarda çürütülüyor, yok pahasına heder ediliyordu.

"Tek parti"den herkes bizardı. Peki hiç memnun olan yok muydu? Olmaz olur mu? CHP'den CHP'liler memnundu. Yolsuzluk, usülsüzlük arttıkça arttı! Bu devirde sermaye kazanmak adet haline gelmişti.

Ve nihayet(!) patlak veren 2. Dünya Savaşı... Ülke korkunç bir savaş ekonomisine girdi. Resmen kapalı devre yönetildi. Liberalizm, hür teşebbüs, devletçilik vs. birbirine karışmıştı. Türkiye'yi Almanlara karşı bir güvence olarak yanlarında gören Batılılar, sonraları Sovyetler'e karşı bir tampon bölge, petrol bölgesi ve öteki askeri ve siyasi çıkarlarını sıçrama tahtası olarak göreceklerdi.

"Milli Şef"lik döneminde adı konulmamış bir komünizm uygulanıyordu. Ancak çarpık bir dış politika uygulanıyordu. Bir dönem Sovyet yanlısı, bir dönem Alman yanlısı ve BM'ye girme uğruna Almanya ve Japonya'ya son anda savaş ilanı veren Amerikan yanlısı tuhaf bir politikaydı bu.

2. Dünya Savaşı'na girebiliriz endişesi ile stoklanan buğdaylara ne oldu dersiniz? Savaş bitince millete dağıtmak yerine resmen denize döktüler... CHP millete bir kez daha "kadirşinas"lık örneği sergiledi.

H H H

CHP'lilere göre "Din: Terakkiye manidir. Bu dinle yola devam edilirse mahvolunacağı, kimsenin Türklere kıymet vermeyeceği" inancı hakimdi. Bu görüşü "teyit" için Menemen olayını tezgahladılar. Bu olay bahane edilerek ülke çapında birçok din ve ilim adamı, gerçek Müslümanlar muhakeme edilmiş, zaten "Menemen"le ilgili olmayanlar, takip, hapis ve tacizden kurtulamamışlardı.

Bu hamur çok su götürür. CHP'lilerin kırdıkları ceviz bir değil ki... Dinden uzaklaştırmak için "reform, devrim, inkılap, yenileşme, yeni düzen" için millete çektirmedikleri kalmadı. Tabir yerindeyse, ellerinden geleni ardına koymadılar. Böyle bir zihniyete sahip CHP'den topyekün bir özür beklemek, safdillik olur. Daha doğrusu, abesle iştigal etmektir.

Ama madem hükumeti temsil eden iktidar "Dersim" halkına yapılanlar için "özür" diledi.

Acaba diyoruz ki, hükumet "devlet" adına o gün baskı, darp, hapis, kovuşturma ve idam cezasına çarptırılan masum din alimlerine uygulanan "zulüm" için "özür" diler mi?

Mesela, hükumet devlet adına, "İskilipli" Atıf Hoca'dan özür diler mi? Şapka inkılabı bahane edilerek, ipe gönderilen Atıf Hoca'ya yapılanları kim unutabilir?
...

Bu özrü umuyor ve bekliyoruz!

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Davut Şahin
26-11-11
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CHP'NİN ÖZÜR BORCU YOK MU? (CHP kimlerden özür dilemeli?)
Online Kişi: 16
Bu Gün: 6 || Bu Ay: 1.906 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.420 || Toplam Tıklanma: 52.246.515