ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 2682
Yazar: Mümtaz'er Türköne
DİN EĞİTİMİNİ TARTIŞABİLMEK

Bu kadar hassas bir konuyu, kimseyi ilzam etmeden, kırmadan ve dökmeden tartışabilmek bir kemâl işareti. Kuvvetli bir İmam Hatip asabiyeti, yani taassubu var. Benim ısrarım, İmam Hatipleri aşan bir ufukla meseleye bakmak ve doğrudan din eğitimini tartışmaktı.

Ali Bulaç'ın dünkü yazısı, Türkiye için çok ileri ufuk. Üstelik üretken ve faydalı bir çerçeve çiziyor. Katılanlar veya itiraz edenler olabilir ama din eğitimi, İmam Hatip okullarının duvarları arasına sıkıştırılıp (yani Tevhid-i Tedrisat'ın maddelerine bağlı kalarak) tartışılabilecek bir konu değil. Yine Yusuf Kaplan, Yeni Şafak'taki dünkü yazısında bu duvarların dışına çıkıp, derin bir vukufla "Müslüman toplumun din eğitimi algısı"nı sorgularken, sancılı geçmişimizin ve arayışlarımızın geçit resmi yaptığı farklı bir pencere açıyor.

Peki, neden mesele dönüp-dolaşıp İmam Hatiplere geliyor? Darbe korkumuz, dindar halkı yönetimin uzağında tutmak adına üretilen "laiklik tehlikede" lafları geride kaldığına göre her şeyi özgürce ve enine-boyuna konuşabiliriz. İmam Hatipler bugün, sadece din eğitiminin değil, genel eğitimin de en temel sorunu. Bunun sebebi, AK Parti hükümetinin eğitim politikası. 4+4+4 denilen kesintili eğitim reformu, sadece (evet sadece) İmam Hatip ortaokullarını açabilmek için yapıldı. Kesintili eğitimin, bu amaç dışında hizmet ettiği genel bir eğitim yararı yok. Proje Bakanlıktan değil, parti grubundan, yani dışarıdan geldi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer pratik ve sonuca odaklı bir sistem mühendisi mantığına sahip. Paradigma değişimini hedefleyen bu tecrübeli reformcu, şimdi bütün mesaisini ve becerisini koskoca eğitim sistemini İmam Hatip ortaokullarına uydurmaya hasrediyor. Türkiye'nin en hantal, en inisiyatifsiz bürokrasisine sahip Milli Eğitim Teşkilatı var gücüyle yeni öğretim yılında ortalığı kasıp kavuracak olan kaosu engellemeye çalışıyor. Peki amaç? Amaç, "dindar nesiller yetiştirmek". Vasıta ise İmam Hatipler. Bu vasıta ile bu menzile ulaşmak mümkün mü?

Ben bu politikanın ve takip edilen stratejinin yanlış olduğunu ve gözetilen amaca da hizmet etmediğini düşünüyorum. Dindar nesil böyle yetişmez. Dün 28 Şubatçılar İmam Hatiplerin kökünü kurutmak için meslekî eğitimi ve dolayısıyla eğitim sisteminin tamamını çökerttiler. Bugün İmam Hatiplere taşıyamayacağı kadar ağır bir yük yüklenerek eğitim sistemi sakatlanıyor. İki yanlıştan bir doğru çıkmıyor.

İşte bu yüzden Ali Bulaç'ın ve Yusuf Kaplan'ın açtığı pencereler çok önemli. Din eğitimi ve din öğretimi farklı alanlar. Dindar nesiller yetiştirmek için ise bambaşka bir şeye ihtiyacınız var: Dini sevdirmeye.

Dindarlık evrensel olarak bütün devletler tarafından arzu edilen olumlu bir vatandaş özelliğidir. Sebep? Ceza kuralları ile dinlerin ahlak kuralları çakışır. Hatta dindarlık birçok kamu hizmetinin ekonomik maliyetlerini de düşürür. Dinî kuruluşların daha ucuz ve kaliteli sosyal hizmetler üretmesi gibi. Din eğitimi de bu yüzden tercih edilir. Avrupa'da dinî atmosferde genel eğitim veren kilise okulları her zaman devlet okullarından daha kalitelidir.

İmam Hatip modeli bizde, Avrupa'daki kilise okulları gibi işledi. Diğer devlet okullarından farklı olarak, etrafı dinî bir gayret ve samimiyetle sarıldı. Oradaki atmosferi, ders programları değil öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve hayırseverlerin ortak maksadı oluşturdu. Dışardan bir hafızlık veya medrese desteği olmadığı takdirde İmam Hatiplerin din adamı yetiştiremediği ortada.

Bugün İmam Hatip ortaokullarının açılması ve yaygınlaştırılması herhalde aynı atmosferin oluşturulması amacını gözetiyor. Peki, mümkün mü? Dini sevdirmek, dindarane bir ortam oluşturup, öğretmenlerin rol-modellerini takip eden dindar nesiller yetiştirmek bu yöntemle sağlanabilir mi? Ben tam tersine dindarlığın toplumdan yalıtılarak bu okulların bahçe duvarları arasına sıkıştırılacağını ve dışarıda akıp giden hayata da eskisi gibi direnemeyeceğini düşünüyorum. Muhafazakârlığın İngilizcesinden konserve kelimesinin çıkması kimseyi yanıltmasın.

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Mümtaz'er Türköne
10-07-12
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
uğurlu
Asabiyet ve taassup
Tarih : 10-07-12

'Kuvvetli bir imam hatip asabiyeti, taassubu var' kanaati zannederim çok doğru bir tesbit. Bu taassup yüzünden dini sevmeye yanaşamayan kesimler var. Şurasıda gerçek ki ideoloji bazında dinin düşmanlarınca da hücümlar söz konusu.Ancak sevme sevdirme ve benimsetme anlamında yazarın 'asabiyet ve taassup' diye ifade ettiği menfi durum da elbette bir hakikattır.

 
DİN EĞİTİMİNİ TARTIŞABİLMEK
Online Kişi: 12
Bu Gün: 121 || Bu Ay: 10.368 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.703 || Toplam Tıklanma: 52.195.194