ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 3073
Yazar: Mustafa Karaalioğlu
PKK KALKIŞMASI DEĞİL, TÜRKİYE'NİN BURNUNU SÜRTME OYUNU

Periyodu ve şiddeti giderek artan PKK terörünün toplumda can sıkıntısının ötesinde bir umutsuzluk atmosferi doğurduğu gerçektir. Hangi ülkede olursa olsun insanlar, bırakın şehir merkezindeki saldırıları yanlışlıkla bir mermi bile atılsa huzursuz ve tedirgin olurlar. Sıradan insanların hayatları üzerine bir kara gölge gibi uzanmak, terörün her zaman ve her ülkede sahip olabildiği benzersiz bir imkandır.

Ama bu kez; son saldırıların ardından fraklı bir duygu daha gelişiyor.

Toplum her şeyden önce “Kürtlük adına” böylesine acımasız bir terör saldırısının nasıl yapılabildiğini anlamakta zorlanıyor. Evet, Kürtler geçmişte zulüm gördüler, aşağılandılar ve kimlikleri inkar edildi. Uzun bir dönem hiç de iyi hatıralarla anılmayacaktır. Ama bugün öyle bir ülke yoktur. Hatalardan dönülmüştür ve her şeyin konuşulabildiği ve üstelik sokaktaki insanın da zihnen buna hazırlandığı bir dönem yaşanmaktadır.

Kürtlerin, kimlikleriyle, siyasetleriyle, bütün varlıklarıyla bu ülkede kendilerine en iyi hissettikleri dönem yaşanıyor. Her şey mükemmel değil ama birçok şey en azından eskiye göre mükemmel. Birçoğunun mükemmelleşmemesi için de sebep yok.

Tam bu noktada “Kürt örgütü PKK” hedef gözetmeden, acımasızca öldürüyor.

İnsanlar da doğal olarak bu durumu şaşkınlıkla karşılıyor. Ne kadar acımasızca öldürse de PKK’nın devlete üstünlük sağlamasına imkan yok. Her saldırısı karşılığında Kürt gençlerinin de hayatına mal oluyor. Bu sarmalın kırılmasına da imkan yok.

Kanlı manzarayı suskunlukla izleyen, hatta sahte buluşmalarda yangına körükle giden Kürt siyasal elitlerinin de bu toz bulutundan karlı çıkmasına ihtimal yok.

Bütün bu yaşananların marjinal, intikamcı bir kesim hariç Kürtleri mutlu etmesine de imkan yok.

Kürtlük adına kazanan yok

O halde neler oluyor?

Niye oluyor?

PKK, üzerine bastığı insanları tarih önünde yüz kızartıcı bir terör ayıbına neden mahkum ediyor?

Sahadaki PKK, eski PKK değil

Öncelikle bilelim ki, yaşanan son PKK terörünün bildiğimiz, tanıdığınız PKK ile ilgisi yoktur. Muhtemelen Abdullah Öcalan bile, kontrolü dışında sergilenen son sahneleri kaygıyla izlemektedir.

PKK artık bir Kürt örgütü değil; uluslararası ihaleler alan “salt” terör örgütüdür. Tek uzmanlığı Türkiye devletinin asker, polis, sivil vatandaşlarını öldürmek; Kürt gençlerini de bu ölümcül oyunda harcamaktır.

Çünkü, Kandil dağı artık uluslararası bir terör tesisidir. Kandil işletmecilerinin amacı Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesel ve küresel hamle kapasitesini daraltmak, mümkün olan en ağır engelleri çıkartarak Ankara’ya ayak bağı olmaktır. Bunun için tek enstrüman PKK’dır.

Kandil terör tesisi, hiç olmadığı kadar Türkiye düşmanlığı için üretim yapar durumdadır.

Geriye doğru 4-5 yıl dahil son dönem yayılan eylemlerin hiçbirinin Türkiye’nin Kürt sorunuyla ilgisi yoktur. Devletin Kürt sorunu konusunda hala atmadığı veya yanlış attığı adımlarla da ilgisi yoktur. Gaziantep’te çığırından çıkan saldırı düpedüz ve doğrudan aynı devletin Ortadoğu’da attığı ve atacağı adımlarla ilgilidir.

PKK’yı Şemdinli’de onlarca, yüzlerce Kürt gencinin hayatı pahasına sahaya çıkartan gücün amacı da, sadece Türkiye’yi bölgede yavaşlatmak; “racon kesici ülke”olma enerjisinden mahrum bırakmaktır.

Dolayısıyla, “Gaziantep’in arkasında Suriye var” iddiası karşı karşıya bulunulan durumu açıklamaz ve esasen tek başına anlamlı bir analiz de değildir.

PKK ve Kandil hiç olmadığı kadar uluslararası yatırımcı ülke tarafından kullanılmakta ve teröre sevk edilmektedir.

Hangi ülkeler?

Bunlardan bazıları, Cumhurbaşkanı Gül’ün haklı siteminde belirttiği şekliyle ABD gibi eylemsiz halde seyretmektedir.

Asıl sorun teşkil eden diğer bazıları ise, Suriye konusunda Türkiye’ye karşı mesafeli ve tavırlı olma politikasını PKK terörüyle ifade etmekte sakınca görmeyecek kadar düşmanca bir tutum içindedir. İsrail’den ve son dönemde bilhassa Rusya ve Çin ittifakından başlayarak uzun bir listeyi oluşturan bu ülkeler içinde Suriye ancak figüran olur.

Daha Suriye meselesi patlamadan önce bile, Türkiye’nin bölgede rol almasını önlemek ve burnunun sürtülmesi için karar alan ülkeler vardır. Ankara’nın “gücünün üzerinde diplomasi uygulama” politikasına karşı hamle yapma kararı alınmıştır. Suriye iç savaşı, bu kararın uygulama sahasını genişletmiş ve PKK terör örgütünün daha aktif ve küstahça rol oynamasına imkan sağlamıştır.

Ertelenmesi kaçınılmaz bir yüzleşme

Peki, bu durum; yani Türkiye’nin PKK ve Suriye ile değil aralarında süper güçlerin de bulunduğu ittifaka karşı mücadele veriyor olması daha umut kırıcı bir tablo mudur?

Değildir. Tarihin bir noktasında bu yüzleşme mutlak surette yaşanacaktı. Türkiye bugün, Esad zulmüne karşı çıkmaktan başka seçeneği olmadığı için Suriye konusunda aktif tutum almış ve bu yüzleşmenin tarafı olmuştur. Başını kuma gömmüş olsa, korkaklık alameti göstermiş olsa hiç şüphesiz daha ağır bir bedel ödemeye mahkum olacaktı.

Acı, zor ve kanlı olsa da yaşanan manzara kaçınılmaz olandır. Büyük devlet olmak ve üstelik bunu savaşmadan başarmak istiyorsanız bu bedeli ödemek zorundasınız. Tarih sahnesinde rol oynamanın bedeli vardır...

Türkiye de şimdi bu bedeli ödüyor. Başarırsa, küresel etki sahibi bir bölge gücü olacak ve bugün ülkenin canını yakan PKK da uluslararası kullanım değerini yitirip bir detay haline gelecektir. Başaramazsa da dünyanın sonu değildir; bir daha denemek için tarihin yeni bir fırsat sunmasını bekleyecektir.

Kürtler ne kazanacak?

Pozisyonu, aidiyeti, grubu, örgütü veyahut da partisi ne olursa olsun her kesimden Kürtlere gelince...

Oyunun sonunda; yani toz bulutu indiğinde Türkiye kazansa da kaybetse de, kazanan Kürtler olmayacaktır. Çünkü, PKK üzerinden Kürtlere verilen rol, Türkiye’ye ayak bağı olmaktan ibarettir, daha fazlası değil. Sonuç, PKK ve Kürt siyasal elitleri için kaçınılmaz olarak hayal kırıklığı getirecektir.

Neden?

Bir... Türkiye’yi hedef alan ittifak daha fazlasının gerçekleşme şansı olmadığını bilecek kadar akıllıdır. Ankara’nın nasırına basmanın sınırını bilmektedir.

İki... Bu topraklarda Türklerin kazançlı çıkmadığı bir oyundan Kürtlerin kazanç elde edebilmesinin ihtimal dışı olduğu tarihi tecrübeyle sabittir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Karaalioğlu
27-08-12
E mail: stargazete.com
 
 
Yorumlar: 1
Salih GÜNAY
Gaflet
Tarih : 28-08-12

Yeni bir planmış gibi bu tür yazılar yazıp ta maalesef gaflette olan vatandaşlarımızı bir gaflete daha sürüklemeye gerek yok. Temeli 1750 lere dayanan bir millet hareketi kürtçülük. O yıllardan bu yana da siyonistler ne zaman ihtiyaç duysalar kullandıkları bir kürt milleti. İşin özü budur.

 
PKK KALKIŞMASI DEĞİL, TÜRKİYE'NİN BURNUNU SÜRTME OYUNU
Online Kişi: 22
Bu Gün: 206 || Bu Ay: 1.846 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.248 || Toplam Tıklanma: 52.244.000