Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar) | Okunma Sayısı: 2956 |
Öğretmenlerin geçim sıkıntısından mı, atanamayan öğretmenlerden mi, yoksa öğretmenliğin kaybolan itibarından mı başlayalım? Bence bunlar tâlî meseleler, gelin bizzat “eğitim ve öğretim” konusu üzerinde duralım. Çünkü eğitim sistemimiz iflasın eşiğinde...
Bu son sözümün biraz abartılı bulunacağını biliyorum. O zaman lütfen okuyan çocuklarımızı yahut torunlarımızı tekrar bir gözlemleyelim; orta öğretimdekilerin üniversiteyi kazanmaya, üniversitedekilerin de sınıf geçip diploma almaya odaklanmış olduklarını göreceğiz. Esasen gençlerimizden farklı bir şey beklemeye de hakkımız yok. Zira eğitim artık bilgi öğrenmekten ziyade, iş bulma aracı olarak görülüyor. Diğer bir ifade ile okullar sadece diploma dağıtıyor.
Eğitim sistemimiz niye bu hale geldi derseniz, açıklamaya çalışayım... Öncelikle belirtmeliyim ki birçok alana olduğu gibi eğitime de pragmatizm (menfaat) hastalığı bulaştı. Orta öğretimdeki bir öğrenciye “Güzel bir kitap çıkmış, okumanı tavsiye ederim” deseniz vereceği cevap şudur: O kitaptan üniversite sınavında soru çıkar mı? Aynı kitabı üniversite öğrencilerine tavsiye etseniz onların cevabı da şu olacaktır: Hocamız sınavda o kitaptan soru sorar mı acaba?
Diğer taraftan öğrenci velileri de bir âlem... Nerede o eskilerin “Eti senin kemiği benim” anlayışı?.. “Evladım, dersine niçin çalışmıyorsun” diye hafiften öğrenciyi azarlasanız, ertesi gün öğrencinin velisini özellikle de annesini karşınızda bulursunuz. Neymiş efendim, öğrenciyi azarlamaya hakkınız yokmuş. Sizin göreviniz dersinizi anlatmakmış. Çalışıp çalışmamak, dersi dinleyip dinlememek öğrencinin kendi bileceği şeymiş...
Saçını değirmen damında ağartmamış bir meslektaşınız olarak bu konuda size âcizane tavsiyem şudur: Sakın ola ki bu tip öğrenci velisine cevap vermeye kalkmayın. Sonu iyi gelmez. Bittecrübe sabittir.
Demem o ki artık veliler öğretmene bir lala gözüyle bakıyor. Laladan beklenen karşısındakinin gönlünü hoş tutmak değil midir? Maalesef öğretmenlerin düşürüldüğü acı durum bu...
Unutmadan şunu da kaydetmeliyim ki kanaat-i âcizâneme göre orta öğretimi dershaneler yani üniversiteyi kazanmaya odaklı test sistemi çökertti, üniversiteleri de “ikinci öğretim”... Testle beraber okuma, yazma, genel kültür ve analitik düşünce ortadan kalktı. Gece öğretimiyle de üniversite hocaları paraya dadanarak bilimsel araştırma yapmayı ve kaliteli öğrenci yetiştirmeyi unuttular. Unutmasalar bile yapamazlar ki... Bir koltuğa iki karpuz sığar mı?
Eğitim sistemimizi iflastan kurtarmak isteyen yetkililer varsa, işaret etmeye çalıştığımız bu sorunlara eğilmek zorundadırlar. Akıllı tahtaymış, tablet bilgisayarmış, elektronik kitapmış, geçiniz bunları... Öğrencilere çalışma azmi, ilim aşkı ve analitik düşünme zevki aşılayamıyorsanız yapacağınız diğer çalışmalar hep boşa gidecektir...
Yazar: Ahmet Sevgi |
08-12-12 |
||
E mail: yenicaggazetesi.com.tr | Tweet | ||
Alaettin | |||
Nasıl? |
Tarih : 08-12-12 | ||
Tespit güzel. Ya çare ne? |
|||