ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 1763
Yazar: Ahmet Selim
EĞİTİMİMİZİN ASIL EKSİĞİ

Değişsin de ne olursa olsun

Nesil farkı var, bizim zamanımız başkaydı, çocukların bu zamana göre farklı olmalarını doğal karşılamalıyız.

Hatalarını da hoş görmemiz gerekir, belki onlar değişimin şartlarına göre hata bile değildir de bize öyle geliyordur! Böyle deyip rahatlasak mı?

Sevgi dolular, merhametliler, hoşlar, güzeller. Ama her gün 1-2 saat muntazaman çalışmak disiplinine gelince, hemen renkleri değişiyor. Bırakacaksın bilgisayar başında oynasınlar. Şakayla eğlenceyle biraz derslerine eğilmek istiyorum, ona da gelmiyorlar. En çok orada zorlandıkları için matematiğe ısındırmak istiyorum, başaramıyorum. Daha başka şeyler de var. Bunun şartı şurtu dünü bugünü yok; bazı doğrular her zaman doğrudur. Büyüklerin durumu da farklı açılardan aynı özellikleri taşıyor. İnsanların nefsi, hep aykırı işlerden hoşlanıyor!

En çok değişen şey, değişim kavramının kendisi. Herkesin kafasında birbirine benzemeyen farklı bir değişim kavramı var. Beni en çok kızdıran türü ise şu: “Değiş de nasıl değişirsen değiş!” Adeta bu kavramı kutsuyoruz. Dilimize dahi bunu yaptık biz. Ömer Seyfettin’i bile sadeleştiriyoruz. Bende bir “1960 Vatan Yıllığı” var, ara sıra bakarım; gençler buradaki yazıların çoğunu anlamaz. Bırakın Elmalılı tefsirini, Nutuk’u... Yakup Kadri’yi, Peyami Safa’yı, Tanpınar’ı, Hilmi Ziya’yı, Suat Kemal Yetkin’i...

Ben eğitimdeki başarısızlığın temel sebebi olarak bunu görüyorum. Dil zihni daraltırsa, matematik de saçma görünür. Zihnin daralması onun bütün fonksiyonlarını etkiler.

Ben eski saplantımı tekrarlamak istiyorum: Bize bir kürsü halinde “hayat bilgisi” dersi lazım. İnsan nedir, hayat nedir, aile nedir, evlilik nedir, sorumluluk nedir, anne-baba-çocuk olmak nedir, yaşlılık nedir, bilgi nedir, okul nedir... Güzel nedir, mutluluk nedir, başarı nedir, kişilik nedir, sevgi nedir, vs. vs...

Çocuğun ilk alacağı eğitimdir, öğretim değil, “sevgi, düşünce, sorumluluk” eğitimi. Bu da kelimelerle, cümlelerle, onların canlı ve müşfik sesleriyle olur. Kitabı kaldırıp ekranı koyarak değil. Kalem yerine parmak kullanarak değil. Kelime yerine sözcük, cümle yerine tümce kapaklamasıyla değil... Siz konuşurken çocuk adeta müziği olan bir anlatım havası alacak... bir şeylerden tat almaya, bir şeyleri sevmeye başlayacak. Okulunda ve öğretmeninde sevginin saygıyla birleşmesi olayını algılamaya başlayacak. Sevgi, düşünce, sorumluluk eğitimi böyle içselleşecek... O dönemi yaşamamış olanlara erişmeniz mümkün olmuyor. Onların kabahati yok. Kabahat, değişsin de nasıl değişirse değişsin havailiğinde.

Torunum bilgisayarla cirit atıyor ama; disk birleştirmeyi, dosya temizlemeyi, sistem kopyası almayı, antivirüs kullanmayı ve benzeri işleri bilmiyor. Abuk sabuk programlar yükleyip bilgisayarı hantallaştırıyor, sonra ben adam etmeye çalışıyorum... Şimdi ben mi gerideyim de laf anlatamıyorum? Aslında bilgisayar ve internet kullanmayı da doğru dürüst öğretebilmiş değiliz.

Önce Türkçe öğretin, Türkçe. Güya yetişmiş olanlar, dilekçe bile yazamıyor. Okula başlama yaşı zeka ile değil psikoloji ile ilgili. Öyle çocuklar vardır ki ileri zekaya sahip olmasına rağmen erken başlatırsanız onu geriletebilirsiniz. Basit bir mesele değil bu.

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
19-02-13
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EĞİTİMİMİZİN ASIL EKSİĞİ
Online Kişi: 10
Bu Gün: 102 || Bu Ay: 9.764 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.112 || Toplam Tıklanma: 52.172.559