Kategori : / DİL KALESİ | Okunma Sayısı: 1810 |
Dış politika yazarı, değerli Mustafa Özcan’ın cümle kurmadaki gücü, maalesef bilgisinin seviyesine ulaşmıyor. 27 Ekim 2009 tarihli “Selahaddin’i Beklerken” makalesinden seçtiğim iki cümle üzerinde beraber kafa yoralım.
İlk cümle İsrailli bir siyasetçiden bahsediyor:
“Birkaç yıl önce toprağın altına giren Kudüs belediyesi eski Başkanı Teddy Kollek emeklilik dönemini sükunet içinde geçirir ve İslâm tarihine merak salar.”
*Cümleye göre toprağın altına giren kimdir veya nedir?
A) Kudüs
B) Kudüs Belediye Binası
C) Kudüs Belediye Başkanı Teddy Kollek
*Cümleye göre “toprağın altına girmek” sözüyle kastedilen nedir?
A) ölmek
B) yer altında yapılmış bir mahzen, sığınak, maden ocağı vb. bir yere girmek
C) heyelan vb. bir sebeple toprak altında kalmak
(Kudüs’ün eski belediye başkanı olan Teddy Kolek’in ölüp ölmediğini, yazının tamamını okusanız da anlayamıyorsunuz.)
İkinci cümle ise Hz. Ömer’i anlatıyor:
“Lakin konu Kudüs olunca yalın ayak kölesiyle birlikte su birikintileri çiğneyerek pejmurde kıyafetler içinde Kudüs’ün semalarında belirmiştir.”
Bu cümleye göre “yalın ayak” olan kimdir?
A) Hazret-i Ömer
B) Hazret-i Ömer’in kölesi
Doğrusu, cümleden anlaşılmıyor, ama cevabın A şıkkı olduğunu tahmin ediyoruz.
Ayrıca "pejmurde" değil, "pejmürde" olmalı. "Kudüs'ün semalarında" ifadesini de hafifletip "Kudüs semalarında" denilse daha hoş olurdu.
Öyleyse cümle şöyle kurulmalıydı:
“Lakin mesele Kudüs olunca, Hz. Ömer, kölesiyle birlikte, pejmürde kıyafetler içinde ve yalın ayak yola çıkıp su birikintilerini çiğneyerek Kudüs semalarında belirmiştir.”
Dileğimiz, kıymetli bilgilerin zayıf ifadeler arasında zayi olup gitmemesidir.
Yazar: C. Yakup ŞİMŞEK |
28-01-10 |
||
E mail: Mail Adresi Yok | Tweet | ||