ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 2568
Yazar: Abdurrahim Boynukalın
ZORAKİ KAHRAMANLARIN HAZİN SONLARI

Sebahat Tuncel'in 'İstanbul'da CHP ile ortak çalışabiliriz. Olması gereken budur' açıklamasıyla çatı partisi HDP'nin aslında kimi 'kucaklayacağı' sorusunun cevabı da ortaya çıkmış oldu.

Anlaşılan, uzun zamandır artçı ataklarla kendisini hissettiren 'oylar bölünmesin ortaklığı' yakın zamanda tedavüle sokulacak. Ve günde iki takım elbise değiştiren, halkın adamı Sarıgül'ün zoraki kahramanlık serüvenine Türkiye solundan da ciddi bir destek gelecek.

Bizler de oturup Kemalizm'e bulanmış her öyküde olduğu gibi; hazin sonun nerede, ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğini beklemeye koyulacağız.

Zoraki kahramanların hazin sonları deyince; insanın ister istemez aklına Erdal İnönü-Bülent Ecevit ikilisi geliyor. Hayatları boyunca defalarca yolları kesişmiş, birisi 'Milli Şef', diğeri de o şefin tek partili yıllarında uzunca süre vekillik yapmış iki faşist babanın iki enteresan oğlu…

Birisi Dolmabahçe'de büyümüş, yurtdışında okumuş, siyasetle pek de ilgisi olmayan güleryüzlü ve oldukça başarılı bir fizikçi. (Kendi ismini taşıyan çağdaş matematiksel fiziğin temel kuramlarından İnonü-Wigner adlı bir çalışması bile var.)

Diğeri ise gençlik yılları yoksullukla geçmiş, Robert Koleji yıllarında siyasi tartışmalardan hep uzak kalmış, en büyük hayali çok sevdiği eşiyle tek odalı bir yayla kulübesinde yaşamak olan, ortalama gazeteci, ortalama üstü şair, berbat bir siyasetçi.

Birisi babasının mirasından uzak kalmaya çalışan, omuzlara alınmak istendiğinde rahatsız olup boylu boyunca yere yatarak bunu engellemeye çalışan, seçim otobüsünün önünde 'ölürüm yoluna!' diye bağıran seçmene 'dur! Ölme! Bir oy, bir oydur' karşılığı veren sempatik bir adam.

Diğeri ise yaptığı seyahatlerde uçakların VİP girişini kullanmaktan imtina eden, lüks otomobillerle dolaşmaktan hoşnut olmayan Kartal makam arabalı Karaoğlan.

İlkini, 12 Eylül sonrasında 'babanın ismini bu puslu günlerde yeniden yeşertmeliyiz' diyerek arkadan zorla parti başkanlığına ittirdiler. Şimdilerde ODTÜ'den devrimci çıkartmaya çalışanlar, o dönemde ODTÜ rektöründen Başbakan çıkartmaya çalışıyordu.

Soyadı kanunun Türk siyasetine en garip hediyesi Erdal İnönü, kendisine biçilen bu rolü bir türlü benimseyemedi. Koltuğunda hep eğreti durdu.

Diğeri ise, Menderes'in iktidara gelmesinden inanılmaz rahatsız oldu ve bir anda siyasete girmeye karar verdi. İnönü'nün korumaya almak istediği damadının kontenjanından milletvekili oldu.

Ecevit gücün tadını aldı ve silik karakteri bir anda değişiverdi. Hırslandı. Daha fazlasını istedi. Öyle ki, '60 darbesinden sonra kutlamaya gittiği İsmet İnönü'nün endişeli hâli bile onu frenleyemedi.

Ertesi gün Ulus gazetesine, 'Karanlık günler sona erdi! Günaydın Türk milleti! Dün Türkiye'de bir büyük inkılap gerçekleşti, kökleşti. Bu inkılap vatandaşın şuurunda boy verdi, gençlik kanı ile sulandı, ordu ile pekişti…' cümleleriyle başlayan, 'Sağolasın Türk ordusu!' coşkusu ile biten bir yazı neşreyledi.

'Bana dokunmayan darbe bin yaşasın' kıvamında demokrat bir adamdı vesselam. Aydın Doğan'ın finansörü olduğu Arayış dergisinde Kenan Evren'e karşı yaptığı yiğitliklerin esbab-ı mucibesi de buradan gelir..

CHP'yi istediği gibi yönetemeyince, tüzüğünü kendisiyle biricik aşkı Rahşan Ecevit'ten başka kimsenin bilmediği sosyal demokrat çiftliğini kurdu.

'87'de hezimete uğrayınca siyasete küstü. İki yıl sonra devletçinin önde gideni, hatta ve hatta bayrak tutanı olma motivasyonuyla yeniden sahnelere geri döndü.

Dürüst adamdı. Hükümet kurmak için Adalet Partisi'nden herkesin önünde adam kopardı. Gelmiş geçmiş en büyük hortumculardan Tuncay Mataracı'yı Gümrük Bakanı yaptı.

Dedesi Mustafa Şükrü Efendi'nin lakabı Kürtzade olmasına rağmen kendisi bir kere bile Kürt diyemedi. Milliyetçi cepheyi çökertmek için TKP'lilerle iş tuttu ama Erdal İnönü'nün HEP'lileri Meclis'e sokmasına bölücülük dedi.

Zira, o bölücülerden Leyla Zana'nın yeminine 'gel kızım, git kızım' ayarı çeken Ali Rıza Septioğlu da Güneş Motel transferlerinden birisiydi.

Hayata dönüş operasyonunda başbakandı.

Gazetecilik yıllarında ABD'de çıkan bir dergide bol bol siyahi haklarını savunan ezilmişlerin yılmaz savunucusu, ülkesinin zencilerine bir türlü sahip çıkmadı. En son Merve Kavakçı'ya had bildirirken görüldü, sonra kayboldu gitti.

Işıklar içinde yatsın.

Erdal İnönü yıllar süren boş siyasi mühendislik projelerinden sonra esas işine geri döndü. Ecevit ise iktidar için her şeyi yapan pragmatik ve başarısız bir siyasetçi olarak hayata gözlerini yumdu.

CHP'nin kahramanları ancak bu kadardır.

Bakalım Japonya Başbakanı kadar hoşgörülü olamayan Levent Tüzel'li, Nur Serter'li ve bolca beyaz yakalı ittifakın yeni jenerasyon kahramanının sonu nasıl olacak?

Dikizleyelim, görelim.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdurrahim Boynukalın
07-12-13
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ZORAKİ KAHRAMANLARIN HAZİN SONLARI
Online Kişi: 16
Bu Gün: 324 || Bu Ay: 10.220 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.264 || Toplam Tıklanma: 52.190.107