ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MÜLÂKÂT
Okunma Sayısı: 1925
Yazar: Servet Turgut'la mülâkât
ŞERİAT DÜŞMANI ÜLKÜCÜ NESİL YETİŞTİRİLMEK İSTENİYOR

90’lı yılların sonları itibariyle Ülkücü gençlik arasında efsaneleşerek ünü hızla yayılmaya başlayan bir isim Servet Turgut.

MHP ve Ülkü Ocakları çatısı altında tartışmalarla geçen yıllardan sonra, Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP ile kesişen yolları, daima sorgulayan ve daima fikre nazire yapan bir genç profili ortaya çıkarmış. Sol yayınların kapaktan resmini basıp hedef gösterdiği, PKK militanlarının Ankara-Beşevler’de kurşunladığı gadre muhatap kişiliğiyle o, Ülkücüler özelinde tüm Anadolu’nun İslâm gayesiyle hemhal olması hedefinden hiç vazgeçmemiş.

İki dönem boyunca, arkadaşlarıyla kıt kanaat çıkardıkları Seriyye Dergisi, toplamda 8 sayı çıkmış olmasına rağmen, 800 sayı çıkan dergilerden fazla ses getirmiş. 2011 yılında, abdest almak için sabah ezanını beklediği sırada “Örgütün liderini yakaladık!” nidasıyla evini basan polislerce tutuklanmış. Arkadaşlarıyla kısa süren tutukluluklarından sonra, dava açılmaksızın beraat etmiş. Piyasaya çıkmış iki kitap sahibi... “Fenafizzindan olmak” ve “Başkan dedi ki- Ruhi Muhtevasıyla Muhsin Yazıcıoğlu.”

'Şeriat düşmanı ülkücü nesil yetiştirilmek isteniyor'

“Maddesi diş ile yok edilemeyenin, manasını çiş ile kirletmek!”  diyorsunuz, bunu biraz açar mısınız?

- Bir ideale, kopmaz bir aşkla bağlanmış her insan, hiçbir odakla göbek bağı oluşturmayan bir insandır aynı zamanda. Hak dini tahrif etmek isteyen Sen Paul’un dişleri Hz. İsa’yı, Ehl-i Sünneti tahrif etmek isteyen İbn-i Sebe’nin dişleri de Hz. Ali’yi dişleyemedi. Hoş, dişleseydi ne olurdu, “Köpek zinciri dişleyince dişinin kırılmasıyla kalır!” der büyükler... Ama dişi kırılan köpek, maddede ulaşamadığı tahrif hamlesini manaya yönlendirir ve adeta çişiyle pisler gibi tahrif etmeye, pisletmeye kalkar.

‘ÖPMEYE KALKTIĞIM EL VURDU BENİ’

‘Kralla arası bozuk olanın dağda ot kemirmeyi evvela göze almış olması şarttır!’ diyorsunuz; sizce bugün Ülkücüler dağlardaki Kürtler kadar ot kemirmeyi göze aldı mı?..

- Devleti tanımlayan ve Ülkücüleri ona karşı konumlandırırken kullanılan bir mantık var, “Öpmeye kalktığım el vurdu beni!” diye... Bu mantığa Muhsin Başkan da hep karşı durmuştu. 80 sonrasında başlayan, 90 sonrasında da tam randıman alan bir dezenformasyon soluğu, halkına tasallut eden bir kralla Ülkücüleri barışık hale getirdi, onunla özdeşleştirdi. “Bugün Ülkücüler” tabirinizin tarafımca biraz tashihe ihtiyacı var.

‘İP’LİLERLE ÜLKÜCÜLERİ KOL KOLA GİRDİREN BİZ DEĞİLDİK’

Eğer kastınız biz isek, bugünün dünyasında yaşayan biz, kafalarımızla hala “dünün Ülkücüleri”yiz ki; halkına tasallut eden o krala olan buğz ve öfkemizi, çocuğunu besleyen bir anne gibi her dem yaşatmaktayız. Seküler, lâik, Atatürkçü, şeriat düşmanı Ülkücü nesil üretmeye çalışıyorlar. Doğu Perinçek ne kadar vatanseverse, işte o kadar vatansever. Beyazıd Meydanı’ndaki Kızılelma koalisyonunu hatırlayın. İşçi Partililerle Ülkücüleri kol kola girdiren biz değildik herhalde, bu hareket namına karar alan insanlardı! “Kürt milleti eziliyor” diye beyni uyuşturulup dağa çıkarılan bir Kürdün motivasyonu, “İsmet İnönü’ye sahip çıkmamız lazım” diyen bir Ülkücünün motivasyonundan daha fazla değil midir; siz söyleyin...

MAMAK CEZAEVİ’NDE ÜLKÜCÜLERE HANGİ KİTAPLA İŞKENCE YAPMIŞLAR?

Mamak Askeri Cezaevi’nde, Muhsin Yazıcıoğlu’na işkence ile okutulan kitaptan ve yazarından bahseder misiniz? Başkan bu kitapla ilgili ‘Kitabın kendisi zaten iğrenç bir işkence aleti’ diyor...

- Bu kitap “Atatürkçü Düşünce ve Sonuçları”, yazarı da 12 Eylül generallerinden Hüseyin Cevizoğlu. Hani şu, insanları “M.Kemal’in yoluna” çağıran Hulki Cevizoğlu’nun amcası. Evet, Muhsin Başkan ve nice Ülkücü büyüğümüze, Mamak Cezaevi’nde bu kitapla ruhi işkence yapılmıştır. Bedene yönelik işkencelerin can yakıcılığı bir yana, bu kitap daima koğuş ve hücre hoparlörlerinden okunmakta ve bu kitaptan, bilemezlerse cezaya tabi tutulmak kaydıyla sorular sorulmaktadır. Düşünün, bu adam ve kitabını cezaevinden tanıyan Ülkücüler, cezaevinden çıkıp partiye katıldıklarında, bu adamı, zihniyetiyle beraber MÇP’de gördüler. Hüseyin Cevizoğlu, MÇP genel başkan yardımcısı.

Hiç kimse, Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını, şahsi anlaşmazlıklar neticesinde ayrıldılar zannetmesin. Ortaya ciddi bir zihniyet farklılaşması çıkmıştı. Bunlar isnat değil, vakıa, meraklısı bakabilir.

AMBALAJINDA ‘TÜRK’ YAZAN BİR ZEHİR YUVARLAĞI

Bugünün ‘Türk Milliyetçiliği Doktrini’ denilen anlayışını, ufak bir Tevhit röntgenine sokacak olursak...

- Kitapta söyledim zaten. Şimdi siz bana, ambalajında “Türk” yazan bir zehir yuvarlağı uzatsanız, ben de bunu kaldırıp çöpe boca etsem, beni Türk düşmanlığıyla suçlandırmanız ne denli hakikatli bir davranış olacaktır. İşte biz de, bütün teferruatlarıyla ortaya koymak kaydıyla, adına “Türk Milliyetçiliği Doktrini” denilen şeyin aslında, ufak bir Tevhid röntgenine sokulduğunda, Cahiliye Devri Kâbe’si içindeki 360 puttan daha fazla put barındırdığının görüleceğini iddia ediyoruz. Bize bu zihniyetin zerk edilmesinin arka planı çok ince bir nazarla irdelenmeli. “Müslüman Türk’ü sevmenin bugün için en birinci şartı budur!” dense yeridir.

‘YAHUDİ OLMAMIZ TÜRKÇÜ OLMAMIZA MANİ DEĞİLDİR’

Türkçülük dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biridir Yahudi ırkına mensup Munis Tekinalp, yani Moiz Kohen...

- Bu adamın, Gırgır gibi karikatür dergilerine alınması gereken şu sözüne baksın ve öyle düşünsün insanımız: “Bizim Yahudi olmamız, Türkçü olmamıza mani değildir.” Bu adamın yoğurduğu çiğköfte bile yenmez, kaldı ki; bizim için yoğurduğu zihniyeti, sırf “Türkçüyüz” dediği için kafa ve kalplerimizin mahremine alalım!

Ziya Gökalp’in tesirinde kaldığı sosyolog da hahamın çocuğu değil mi?

- Evet. Kitapta bunlara değinmeye çalıştım hep. Kastınız Emile Durkheim galiba. Evet, babası hahamdır. Çapraz bir trafik halinde yürütülmüş ve ortaya yeni bir insan tipi çıkarmaya yönelmiş bu faaliyetlerin, sade bir krokisini çıkaracak olsanız, kafanızda birçok şey netleşecektir.

ŞERİATA KAHROLSUN DİYENLERLE ŞERİATI İNANCI BİLENLER...

Moiz Kohen’in kitabındaki bir bölümün başlığı “Kahrolsun şeriat?..’’ Aynı zamanda 1991 yılında laikliğe bağlılık mitinginde MÇP’yi yöneten irade tarafından Kahrolsun Şeriat sloganı attırıldığından bahsediyorsunuz. Bu mesele üzerinden kitapta kurduğunuz trafik ilginç? “Her şeyin her şeyle ilintisi var” diyorsunuz...

- Evet. Selanikli bir Yahudi dönmesi olan Moiz Kohen’in, diğer adıyla Munis Tekinalp’in, 1936’da yayınladığı “Kemalizm” adlı eserinde bir bölüm başlığıdır “kahrolsun şeriat”. Ben, özellikle 90 sonrasında Ülkücülerin inançlarıyla ne denli çelişik bir zihniyet merkezine çekildiğini belirtmek için bahsettim bunlardan. Ama hepsi hakikat. “Laikliğe Bağlılık Mitingi”nde, Ülkücülere “Kahrolsun Şeriat” sloganı attırıldı. Bunlar sır şeyler değil. Ama Sivas olaylarını takip eden hengâmede Muhsin Yazıcıoğlu, Şeriata hakaret eden CHP’li bir milletvekiline, meclis kürsüsünden haddini bildirmiş ve “Şeriat inancımızdır, inancımıza hakaret edemezsin!” diye haykırmıştır. Şeriata kahrolsun diyenlerle, Şeriatı inancı bilenler, daha ne kadar aynı kafatasında tek bir beyin gibi çalışabilir, aynı göğüs kafesinde daha ne kadar tek bir kalp gibi atabilirlerdi. Muhsin Yazıcıoğlu, kalbi ve kafasını yanına alarak ayrılacak ve yeni bir zihniyetin mimarlığını yapacaktır. Onu gerçekten sevenler namına namus, bu zihniyete sahip çıkmaktır.

NİHAL ATSIZ EFENDİMİZ'E HAKARET ETMİŞTİ...

Kafatasçı Ülkücülerin fikir mimarı Nihal Atsız, Peygamber Efendimiz’e haşa ‘Yalancı bir Arap diyor’.. Anlamadığım, Ülkücüler, Necip Fazıl ile Atsız’ı nasıl birlikte anabiliyor?

- Burada yine bir tashihe ihtiyaç var. Ama bu tashihlerin çokluğu da, hareketimizin fikri namına ortalığın, bir sirk panayırına döndürüldüğünü de ele veriyor. H.Nihal Atsız’ı olumlayan Ülkücüler var, sayıları azınlık sayılmayacak kadar da çok. Ama bu çokluğun nedeni bana göre, H.Nihal Atsız’ın Peygamber Efendimiz’e yaptığı hakaretlerden haberdar olmamaları. Yoksa gerçek bir Anadolu çocuğu, gerçek bir Ülkücü, mahallelisine sövüldüğünde bile tahammül gemilerini yakar ki, H.Nihal Atsız’ı olumlayan birçok kardeşimizin, onun Efendimiz’e yalancı, Kur’an’a eski Sümer masallarını anlatan bir paçavra, Yunus Emre’ye meczup, Mevlana’ya homoseksüel dediğini bildikleri halde olumladıklarını düşünmüyorum. Bu hususa musallat en büyük sorun da, H.Nihal Atsız’ın, İslâm ve Peygamberimiz hakkındaki görüşlerinin ayrı, şahsiyet ve eserlerinin ayrı değerlendirilmesi saçmalığıdır. Bir insan, iyi kurabiye yapıyor diye, annesine sövmüş bir adamın çay davetine bile icabet etmez değil mi? Düşmanlık yapılan ne şu, ne bu, bizzat Kâinat Efendisi... Bunu anlamak lazımdır.

MHP SEKÜLER BİR PARTİYE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA

Şeriat hattından asla taviz vermeyen Müslümanlar her geçen gün MHP’den kopuyor. Bu gidişle MHP seküler bir partiye mi dönüşecek?

- MHP zaten seküler bir partiye dönüşmüş durumdadır. Handiyse CHP’lilerin bile yargılayıp asacakları bir İsmet İnönü figürüne, MHP genel başkanı aşkla sahip çıkmakta ve bu durum hiç de tuhaf karşılanmamaktadır. Bizim tuhafımıza giden en önemli durumlardan biri de budur. Ama biz, Anadolu çocuklarının, Ülkücülerin, bir türlü doyurulamayan ruhlarıyla bu işin tezgâhını yıkacaklarına inancımızı mahfuz tutuyoruz.

Ülkücü hareketin 30 yıl önceki haliyle şimdiki halini bir cümlede özetleyebilir misiniz?

- Kerpiç ile apartman arasındaki farkı gösteririm ben size. Kerpiç sıcaktır, apartman soğuk. Kerpiç genişliğine doğru şehre yayarken insanları, onları ruhen yakınlaştırır. Apartman balık istifi bir halde maddeleriyle yakınlaştırdığı insanları, ruhlarda ayrı düşürür, uzaklaştırır. 30 yıl önce biz, kerpiç bir gökdelendik, bugün ise beton bir kulübecik.

SOL, FİKİRDE MADDECİ HUSUSİ HAYATTA RUHÇUDUR

Ülkücü Şehidler ‘Sol’daki idam edilen sembol karakterler kadar tanınmıyor. Ali Bülent Orkanlar, Halil Esendağlar... Sebebi ne? Ülkücüler kendi insanlarını neden duyuramıyor? Sol kadar iyi bir propaganda dili oluşturamadılar mı?

- Üstad Necip Fazıl’ın, soğuk savaş döneminin, zıt dünyalar arası tezat ve muvazenelerini ölçülendirirken kullandığı bir cümle vardır: “Ne tezattır ki, maddecilik yatağı Rusya, resmi fikirde maddeci, hususi hayatta mistik, Amerika ise inanışta mistik, yaşayışta maddecidir.” Deniz Gezmiş, Yusuf İnan gibi figürlerini sembolleştirerek kahraman gibi lanse ettirebilmeyi beceren sol, fikirde her ne kadar maddeci olsa da, hususi hayatta ruhçudur. 80 ihtilâline uzanan bir süreç içerisinde daima oluş ıstırabı çeken ve mutlak fikrin ruhçuluğuyla temaslanma sancıları belirten Ülkücü Hareket de, özellikle Muhsin Yazıcıoğlu’nun tasfiye edilmesiyle birlikte 90 sonrasında, hem fikirde, hem de hususi hayatta tam manasıyla maddecidir. Maddenin kule kule, kubbe kubbe urlaştırıldığı bir dünyadan da, tek sivilce başı kadar kabarmayacak tek şey, ruhi bir beliriş, fikri bir sembolleşmedir. Ali Bülent Orkanlar, Mustafa Pehlivanoğulları, Dursun Önkuzular... Mesele sembollerimizi kahramanlaştırmak ya da kahramanlarımızı sembolleştirmek ise malzeme bizdedir ama bu, petrol yatakları üzerinde sandal sefası yapmak gibi bir verimlendiremeyişe tabi tutulmuştur. Bu bir sonuçtur. Biz 15 yıla uzanan bir süreçtir hep ikaz ediyoruz. İsmet İnönü’yü bile aşkla seven adamlar, ruhumuzu kömürleştirmekten başka neye sebep olacaklardı ki.

Fotoğrafı kendisinden büyük olan adam

Söyleyeceğim isimleri tek cümle ile özetler misiniz?

Said-i Nursi: Hayatı boyunca tek zeytin tanesi kadar olsun bağış kabul etmemiş ihlas abidesi bu insan, topyekûn hayatını İslâm’a bağışlamıştır.

Malcolm X: O, bütün bilindik yanları dışında bana hep, Elijah Muhammed’e karşı olan konumuyla biraz Muhsin Yazıcıoğlu gibi gelmiştir. Malcolm’un hakikate vakıf olması, Elijah Muhammed’den ve onun Siyah Müslümanlar Hareketi’nden ayrılması konusunda hem sebep, hem sonuçtur. Erdiği için ayrıldı, ayrıldığı için daha bir erdi. Şehitlik de bu erişlerden biridir.

Muhammed Ali: Onun yumruğu, varlıkları belki üç asır boyunca yağmalanmış tüm dünya mazlumlarının, bütün alev akıntılarıyla birlikte püskürdüğü bir volkan ağzıdır.

Necip Fazıl Kısakürek: Mutlak fikrin, toprak altında kaynayan mağmasının püskürme menfezi, volkan ağzı... Bu yönüyle çağında ve yeryüzünde tek...

Usame Bin Laden: Arka plan irdelemesine girmeden ve bu şekilde beyanın insanı bugünün dünyasında sıkıntıya soktuğunu bilerek imani bir vecibeyle söyleyeyim: Milyar doları aşan servetine rağmen Afgan dağlarında ot yiyerek yaşayan bir adamın ölümünü, Beyaz Saray Meydanı’nda toplanan Hıristiyan kalabalıklar şampanya patlatarak kutluyorlarsa, bu adam gerçek bir şehittir!

Şamil Baseyev: Cihadın Allah buyruğu olduğuna iman ettikten sonra, buna muhalefet etmek için ürüyen senfonyalara karşı tınsız olan mücahit... İmam Şamil’in cihadını günümüze bağlayan şehit Şamil!..

Lenin: “Bir komünistin hususi hayatı yoktur!” sözüyle, batıl olduğunda bile insan ruhunun, ilinti yaşadığı bir idealde eriyebileceğini gösteren ibretlik batıl. Marks’ın teorisyenliğine nispeten, pratisyen... Ben aralarındaki bu nispet ilişkisini, Ziya Gökalp ile Mustafa Kemal arasında görürüm. Beşerin, dünya coğrafyasının taksimi işinde, bizim talihimize de bu pay düşmüştür. Bize beşerin taksimi değil, Allah’ın takdiri lazım...

Che Guevera: Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı, kendisinden daha büyük olan adam.

ÜLKÜ OCAĞINDA İNÖNÜ RESMİ

6-7 yıl önce Ankara Ülkü Ocağı’na gitmiş bir yakınım orada İsmet İnönü’nün duvara asılı resmini görüyor bana anlattı, şok oldum... Ne diyorsunuz bu duruma?

- Duvarda asılmış da ne! Neticede bir çerçeve, bir cam kalıbı. Vurursunuz kaldırım taşına, elinizi cebinize koyar, hiçbir şey olmamış gibi devam edersiniz. Ama kalbe girmiş bir nifak gibi, zihinde kabul görmüş bir İsmet İnönü’yü ihraç etmek, nice fikir by-pası gerektiren bir hastalıktır. Bu işler tepede bozulup, akan çatıdan sızan çamurlu su gibi aşağıları bozar. Aşağıda bulunanlar hep kardeşimiz, Ülküdaşımız. Bayrak nasıl düştüğü yerden kalkarsa, bozulan zihniyet de bozulduğu yerden itibaren düzeltilmeli ve hakikatin nurlu şelaleleri halinde taban kadrolarının üzerinden boşaltılmalıdır.

Kahrolsun Şeriat diyen Ülkücü olur mu?

- “Kahrolsun Şeriat” diyen Müslüman bile olamaz ki, kaldı ki Ülkücü olsun. Ülkücü dediğin, Efendimiz’in dizlerinden tutunmuş yetim çocuktur, öyle olmalıdır. Ama bu yapıda, Müslüman olmayanlardan Ülkücü üretmeye çalışan çıfıtlar da yok değil hani!

MHP’nin içinde ülkücüleri tekrar şeriatçı bir yapıya döndürecek, onları Antikemalistleştirecek bir kadro var mı?

- Böyle bir kadronun olduğunu söyleyemem. Ama bu potansiyel, ovaya dağılı halde ve öbek öbek bir başına duran su kaynakları gibi her zaman vardır. Mesele bütün bu kaynakları tek bir arkın mizanına sokmak ve tek bir vicdan halinde akıtmaktadır. Yoksa tabanıyla Ülkücülerin yekûn kısmı, İsâm’ın askeri olmaktan kıvanç duyacak bir keyfiyettedir.

‘Tarikatların kökü kazınmalı’ diyen MÇP’li Başkan

Güneydoğu’daki tarikatların kökü kazınmalıdır diyen MÇP genel başkan yardımcısı kim?

- Bu kişi, MHP’yi kapatan 12 Eylül’ün paşalarından Turgut Nasuh’tur. Sonranın MÇP genel başkan yardımcısı. İstanbul’daki MÇP ilçe kongrelerinde tekbir getiren Ülkücüleri paşa tavrıyla azarlayan ve Güneydoğu’daki tarikatlardan histeri çapında iğrenen bir adam. Düşünün, bu dönemde, Muhammed Raşid Erol Hazretleri’nden ruhi anlamda beslenen Muhsin Yazıcıoğlu ve binlerce Ülkücü de birer MÇP üyesidir.

Kitabınızda Muhsin Yazıcıoğlu ‘Kemalizm, sonradan uydurulmuş bir ideolojidir ve bu milletin sırtına binmiş kenelerin, o sırttan inmemek için laikçilikle birlikte kullandıkları bir zırhtır! Bir nevi işgal pelerini yani!..’ diyor. Bu sözlere eklemek istediğiniz bir şey var mı?
 
- Tabirler aynen Muhsin Başkan’a aittir. Kemalizmi, millet sırtına binmiş bir keneye benzetir. Sadece, “Bir nevi işgal pelerini” tabiri bana ait. Zaten bu ilave ve bütün ilavelerim, manayı zedelemeyen ve sadece anlaşılması noktasında katkı yapan cinstendir. Belki şunu da eklemeliyim ki; Muhsin Yazıcıoğlu’nu sevmek, bu kenenin millet sırtından inmemek için laikçilikle birlikte kullandıkları zırhı delmek için çalışmaktır.

Mülâkâtın kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Servet Turgut'la mülâkât
12-12-13
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ŞERİAT DÜŞMANI ÜLKÜCÜ NESİL YETİŞTİRİLMEK İSTENİYOR
Online Kişi: 19
Bu Gün: 452 || Bu Ay: 9.675 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.413 || Toplam Tıklanma: 51.944.093