ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KÜLTÜR ve MEDENİYET
Okunma Sayısı: 2020
Yazar: Ömer Lekesiz
BALKANLARDAKİ YUNUS EMRELER

Yunus Emre Vakfı, Türkiye'yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak; bununla ilgili bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak; Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermek; Türkiye'nin diğer ülkeler ile kültürel alışverişini artırıp dostluğunu geliştirmek amacıyla kurulmuş bir kamu vakfı.

Bu vakfa bağlı olarak kurulan Yunus Emre Enstitüsü ise yut dışındaki Kültür Merkezleri aracılığıyla Türk kültürünün, tarihinin, dilinin ve edebiyatının daha iyi tanıtılması ve öğretilmesi amacıyla araştırmalar yapıyor, farklı kurumlarla işbirliği yaparak bilimsel çalışmaları destekliyor ve ortaya çıkan sonuçları çeşitli yayınlar vasıtasıyla kamuoyuna sunuyor.

Enstitü'nün elan Tiran'dan Amman'a, Rabat'tan Tokyo'ya, Prizren'den Beyrut'a, Tahran'dan Varşova'ya, Johannesburg'tan Üsküp'e… dünyanın önemli şehirlerinde açılmış 32 Merkez'i bulunuyor.

Enstitü'nün Başkanlığını yaklaşık bir yıldır Hayati Develi yürütüyor.

Doğrusunu söylemem gerekirse Enstitü ile ilgili ilk kanaatim, Hizmetçilerin buralarda da öbeklendiklerine dair edindiğim bir bilgi nedeniyle olumsuzdu ve bu yanıyla ilgisizliğimi hakettiği için gıyaben tanıdığım ve değer verdiğim Hayati Develi'nin oraya gelişini de geç duydum. Yine Enstitü'de çalışmaya başlayan dostum, kardeşim Mustafa Balcı sayesinde mezkur olumsuzluğun giderildiğini öğrenince, benden istenilen Balkanlar'daki Merkezlerin sanat-edebiyat amaçlı ziyaretini mutmain olarak kabul ettim.

Şunu açık yüreklilikle söylemeliyim ki, program dahilinde ziyaret ettiğim Tiran, Priştine ve İştip, program harici ziyaret ettiğim İşkodra, Prizren Merkezleri'nde müdüründen uzmanına, okutmanından sekreterine tüm elemanların mesai mefhumunu ortadan kaldıran, bordrolu elemanlar olarak değil, birer serdengeçti samimiyetiyle gönüllü elemanlar olarak çalışmalarına hayran kaldım.

Buralardaki Türk büyükelçilikleri ve TİKA başta olmak üzere resmi ve sivil kuruluşlarla olan olumlu diyalogları, sağlam işbirlikleri ise ayrıca tebrik edilmeye değer.

Halen Türkçe öğretiminin, Anadolu zanaatlarının, fotoğrafçılık vb. modern uğraşların yoğun olarak öğretildiği merkezlerde düzenlenen oturumlarda yaptığım sanat-edebiyat sohbetlerinin dışında ne yaptığıma gelince...

Tiran, İştip üniversitelerinde Türkoloji Bölümü'nün hocaları ve öğrencileriyle sanat-edebiyat sohbeti yaptım; Priştine Üniversitesi Sanat Fakültesi'nde ise hocalarının eşliğinde yüksek lisans öğrencilerinin oluşturduğu bir topluluğa 'Sanatta Özgürleşme İmkanı Olarak Perspeksifsizlik' başlıklı bir tebliğ sundum.

Gerek ilgili Merkezler'deki sohbetlerimize, gerekse üniversitelerdeki konuşmalarımıza katılanlarla birebir görüşmelerimden edindiğim intiba odur ki, Batı sanatı ve edebiyatı konusunda kendilerinin yeterince bir bilgiye sahip olduklarından bahisle, fazlaca bilmedikleri Doğu sanatı ve edebiyatı konusunda bilgilendirilmeyi talep ediyorlar ve yine aynı konularda ufuk açabilecek yeni nazariyelere, tekliflere, tartışmalara çok daha fazla ihtiyaç duyuyorlar.

Bunları derken Türkçeye adanmış hayatlarıyla Tiran'da Lindita Xhanari Latifi'nin, İştip'te Mahmut Çelik ve Jovanka Denkova'nın vaki talebi büyük oranda karşılayabilecek nitelikte olduklarını da vurgulamadan geçmeyeyim.

Priştine'deki iki önemli buluşmadan daha söz etmeliyim:

Priştine'de kendisini Osmanlı devrinin tarihi eserlerini keşfe ve incelemeye adamış Raif Vırmiça'yı mutevazı bir Mevlevi Tekkesi'nde ziyaret ettik. Tekkedeki müzisyen dervişlerin yaptıkları kısa ama etkili bir musiki meşkiyle mest olduk. Cüssesiyle, edasıyla, avazıyla da gürül gürül bir Müslüman olduğu bilgisini hemen ifşa eden Şarık Cibo'nun da katılımıyla kısa adı TÜMED olan Türkiye Mezunları Derneği'nde her biri bir mangal gibi yürek taşıyan genç adamlarla ortak dertlerimizi ve çarelerini konuştuk, bunu nasip olursa ayrıca yazacağım.

Merkez Müdürlerimiz Tayfun Kalkan (Tiran), Ömer Osman Demirbaş (İşkodra), Muharrem Rahte (Prizren), Bülent Üçpunar (Priştine), Feyzullah Bahçi'ya (Üsküp) ve onların şahsında tüm değerli elemanlarına, Tiran-Prizren arasındaki yol zahmetini neşeli bir anıya dönüştüren Sevgili Halil Demircan ve kıymetli evladı Mehmet Akif'e, Mustafa Altuğ'a (İpek), İştip Camii'nde cuma imamlığımızı yapan, İştip Hamidiye Medresesi'nde ise bir öğretmen olarak bizi kıymetli bilgilerle donatan ve aynı zamanda musır bir Yeni Şafak okuru olan (ismini hatırlayamadığım ama suretini gönlüme kaydettiğim) kardeşime ve ille de Üsküp Beylerbeyi Muhsin Kurtiş'e ve Süleyman Halit'e, seyahatimin her aşamasını Ankara'dan titizlikle izleyen Murat Sedat Sert'e misafirpervelikleri ve zahmetleri için, çok çok teşekkür ediyorum.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
06-04-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BALKANLARDAKİ YUNUS EMRELER
Online Kişi: 13
Bu Gün: 193 || Bu Ay: 9.855 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.353 || Toplam Tıklanma: 52.175.525