Kategori : / PORTRELER | Okunma Sayısı: 2602 |
Bu dünyadan bir Muhammed Ali geçti. Sevgili Peygamberimizin ve ilmin kapısı, Peygamberimizin damadı Hz. Ali’nin adını taşıyordu. Daha doğrusu müslüman olmuş ve o iki güzel ismi kendisine almıştı.
Yaşımız müsait olduğu için 70’li yıllarda uykudan uyanıp çarşıdaki kahveye gidip büyük ve coşkun bir kalabalıkla bazı maçları izlediğimi hatırlıyorum.
Onun bazan düpedüz şiir, bazan aşırı bir zekanın içinden yükselen mantık bombardımanını epey sonra görebildim.
Bazan kurulu sistemin canına okuyan düşünceler serdediyor, bazan bireysel muhalefetin zirvelerinde dolaşıyor ve bazan da yumruklarıyla geniş zamanlı şarkılar söylüyordu.
Müslüman olmayı seçmesinin ardından medya ve Hollywood merkezli değişik ayak oyunlarına muhatap oldu. Ama Muhammed Ali hiçbir zaman ne inancından, ne tutarlılığından, ne de vicdanî ve insanî duruşundan taviz verdi.
Hep şık, hep centilmen, hep asil kaldı.
Ünlüler Caddesi’nde sadece onun adını taşıyan yıldız, kaldırıma değil duvara çakıldı. Sebebi herkesin mâlumu.
“O kadar hızlıyım ki, odama girdiğimde düğmeye basarım ve daha lamba yanmadan karanlıkta yerime otururum.” cümlesine ya da efsanesine hiç şaşırmamamızın mâkul sebepleri var.
Onun, Amerika’daki vicdan/politik duruşu ve dünyadaki geniş, sahanın dışına itilmiş, ezilmiş kitlelerle kurduğu müthiş bağ, karşıtlarını da etkiledi. Amaçlanan bütün gölgeleme taktikleri onun aynı zamanda düşünsel yumrukları ve benzersiz duruşu önünde nakavt oldu.
Şimdi tarihsel olarak da görüyoruz ki ona yalnız saygı duyabilirsiniz.
Sen de beyaz adam, sen de.
Süperman, Batman, Hulk, Rocky ve diğer üretilen bütün figürler, o muhteşem gerçeğin yanında hep bir figür olarak kalacak.
Bir Muhammed Ali geçti dünyadan.
İstanbul’dan da geçmişti.
Ve Anadolu’nun, Ortadoğu’nun, Afrika’nın içinden.
Bizim için müşfik, rakibi için ezici yumruklarıyla milyarlarca insanın içinden bir Muhammed Ali geçti.
Güle güle Süper Müslüman.
Cennete kadar yolun açık olsun.
Yazar: Mevlana İdris |
08-06-16 |
||
E mail: karar.com | Tweet | ||