ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3540
Yazar: Faruk Beşer
Lideri ilahlaştırma, cemaatlerde paralel cemaatler, kendinden başkasını Müslüman görmemek

Lideri ilahlaştırma, cemaatlerde paralel cemaatler, kendinden başkasını Müslüman görmemekZulüm varken tarafsız olunmaz

Cemil Meriç merhum ne diyordu? “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.” Ya da böyle bir zamanda bîtaraf olan bertaraf olur.

Küffar ile bir olup milletimize ve bütün bir İslam ümmetine zulmedildi.

Gerçi şu anda kimin gerçekten ne dediği belli değil. Suçlunun suçsuzdan ayrılması için fırtınanın biraz daha dinmesi, duyguların, fevri reflekslerin yerini basiretin, sağlıklı bilginin, adaletin alması gerekiyor. Ancak çok büyük bir hıyanetle, zulümle karşı karşıya bulunduğumuz da kesin. Olup bitenleri üst üste koyduğumuzda böyle bir vartadan Allah'ın lütfundan başka hiçbir güçle kurtulmuş olamayacağımız anlaşılıyor. Allah'a hamdolsun. Demek ki, 'göklerden gelen bir karar vardır'. Bu durum siyaset tarihimizin de, bütünüyle İslam tarihinin de üzerinde tezler yapılması gereken istisnai bir haldir.

Ama Allah şerlerden hayır, gecelerden gündüz çıkarabilir. İslam'ın bu ikinci uyanış döneminde sadece Türkiye müslümanları değil, bütün dünya müslümanları bu olayı iyi tahlil edip bundan dersler çıkarmalıdırlar.

Bunun için hafızamızı yeniden tazeleyelim. İsabetle; aşağısı iman, ortası ticaret, yukarısı hıyanet diye nitelenen bu hareketin bize en uzak tarafı sinsi ve aldatıcı olmasıydı, takıyyeciliğiydi. 'Bizi aldatan bizden değildir'.

İsmailiyye ölçüsünde bir batınîlik, rüyaların vahyin üstüne çıkarılması, liderin ulûhiyet vasıflarıyla vasıflanacak kadar takdis edilmesi, küffarı dost ve veli edinip onlara karşı süklüm püklüm olma, müslümanlara karşı şedit davranma bu hareketin temel özellikleri olarak hafızalara kaydedildi.

İslam'ı ve imanı anlatırken ne önceki peygamberler ne de Resulüllah Efendimiz olduklarından farklı göründüler. Aksine davetin daha ilk günlerinde Resulüllah'a 'emrolunduğunu açık açık haykır' talimatı verildi. 'Kâfirlere en küçük bir meyil göstermeyin, yoksa sizi ateş çarpar' buyruldu. Onlarca ayette 'müminleri bırakıp inkârcıları dost ve veli edinmeyin' dendi. 'Onlar istediler ki, sen onlara yağcılık/müdarat yapasın, onlar da sana öyle yapsınlar… Sakın bu alçaklara itaat etme' diye uyarıldı. Ama Allah'ın yapmayın dediği şeylerin hepsini çeşitli tevillerle yaptılar.

2012 den sonrasını hatırlayalım; yoğun bir hırsızlık edebiyatı yapıldı. Şimdi anlıyoruz ki bu, Cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlığı olan ve milyonlarca öğrencinin hukukunu ilgilendiren soru hırsızlığını gizlemek içinmiş.

Yoğun bir muta edebiyatı yapıldı. Milletvekillerinin, hatta bakanların İran'a gidip muta nikâhı yaptırdıkları haberleri yayıldı. Bilmiyorum, eğer itirafçı ablaların dedikleri doğruysa, şimdi anlıyoruz ki bu edebiyat da, ablalarla abiler arasında yapılan muta birlikteliklerini örtmek içinmiş.

Müslüman olmayan herkese hoşgörü gülücükleri dağıtılırken bütün İslami cemaatler üzerinde operasyonlar gerçekleştirildi. Ben mesela İsmail Ağa Cemaatinin Beykoz ve Çarşamba kollarına ayrılmasının, Mahmut Efendi'nin tecrit edilmesinin böyle planlı bir operasyonun sonucu olduğunu düşünüyorum. Devlet içinde paralel devlet oluşturulurken cemaatler içinde de paralel cemaatler oluşturulduğunu sanıyorum. Bu meyanda Bayram Ali Öztürk Hoca'nın ölüm sebebinin tekrar araştırılmasını teklif ediyorum. Acaba o sert ve uzlaşılmaz mizacı sebebiyle ortadan kaldırıldı ve Mahmut Efendi'den sonra cemaatin başına gelecek, uzlaşılabilir birisine imkân hazırlanıp önü mü açıldı?

Asıl hedef Sayın Cumhurbaşkanımızdı, onu uzaklaştırmayı birincil mesele olarak gördüler. Ama insaflıca bakıldığında buna iki sebepten başka bir gerekçe bulmak da mümkün değil. Birincisi Türkiye Batıyı korkutan atılımları onunla yaptı, o halde onun bertaraf edilmesiyle Türkiye'nin güçlenmesi durdurulmalı idi. İkincisi, ortada dünya manevi liderliğine oynayan patolojik bir niyet vardı. Oysa Tayyip Erdoğan İslam Dünyasında lider olarak görülüyordu. Hedefe ulaşmak için onun bundan vaz geçirilmesi gerekiyordu.

Ve aklıselimle tekrar düşünelim ki, bu zihniyet Batının Türkiye'ye müdahale etmesi gerektiğini dahi söyleyebildi. Mısır'da Sîsi'den taraf oldular. Çünkü orada da İhvan gibi bir İslami hareket vardı ve onun da halledilmesi gerekiyordu.

Gördük ki, böyle yapılar İslam'a da ümmete de, demokrasiye de zarar veriyor.

Başkalarını dışlayan, müslüman görmeyen ve fırsatını bulsa kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımayacak olan bundan başka örgütler de bulunabilir. O halde müslümanın prensibi, bizim cemaatten olanı istihdam etmek değil, Kuranıkerim ifadesiyle 'kavi ve emin olanı' istihdam etmektir. Yani Allah iki temel özellikle meseleyi özetlemiş: işin üstesinden gelebilen yani işin ehli olan ve hıyanet etmeyen. Anlarsak bu ders de bize yeter.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Faruk Beşer
12-08-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Lideri ilahlaştırma, cemaatlerde paralel cemaatler, kendinden başkasını Müslüman görmemek
Online Kişi: 17
Bu Gün: 196 || Bu Ay: 1.836 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.218 || Toplam Tıklanma: 52.243.799