Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR | Okunma Sayısı: 5257 |
“İnsanların yapacak veya yıkacak bir şeyleri yoksa canları sıkılır.” (Alain)
“Yapacak bir şeyleri olmak” kolay mı? “Deviricilik”i ideal haline getirmiş insanların canları sıkılmaya görsün! Dille - kalemle - fiille haydi vazifeye! Ve seyreyle gümbürtüyü!
Deviricilerin hâkimiyeti altında bulunan bir içtimaî muhitte muhafazakarlık büyük ehemmiyet kazanır.
Doğru'nun güzel'in iyi'nin üzerine titremeye mecburuz. Aksi halde, bir can sıkıntısının gadrine uğramak tehlikesi her zaman vardır!
Kollarını sıvıyor adam. İş becerecek, hamle yapacak... Bir çalkantıdır başlıyor... O'nu oraya, bunu şuraya... Öteki gitsin, beriki gelsin!.. “Ne oluyoruz?” demeye kalmadan bir de bakıyorsunuz ki yılların avizesi pattadak inmiş. Boyu devrilesice! Yerine ne koyacaksın? Ardından bir başka şangırtı, daha sonra top gürlemesini andıran bir büyük darbe... Ne kapı kalmış, ne baca... Üstelik de karşınıza geçip pis pis sırıtır, kötü kötü kasılır. Sözü henüz bitmemiş, kredisi tükenmemiştir! Tenkidleri “durun ve bekleyin” gerekçesiyle reddeder!
Birilerinin canları sıkılmaya başladı mı, bütün teselli ve iftihar unsurlarına dört elle sarılasım geliyor. “Kim bilir neler kaybedeceğiz yine?” endişesi yüreğimi titretiyor.
Peki ama bu durum hep böyle mi devam edecek? Teşebbüs onlarda, tahammül çilesi bizde... Bilmemiz icab etmez mi ki, taarruzu göze alamayan bir müdafaa anlayışı ile hiç bir mücadele kazanılamaz.
Herkes kendi hamlesini kendisi başlatmalıdır. Her canı sıkılana “buyurunuz” diyen müsamaha telâkkisini ve yenilik özentisini, artık terk etmeliyiz. “Yenidir, gençtir, iyi niyetlidir, hısımdır ahbaptır...” yok artık. Biz deneme tahtası değiliz. Bu canı, bu müktesebâtı, bu yuvayı, bu müesseseyi, bu vatanı, bu ümitleri yolda bulmadık biz.
Böyle diyebileceksek; direnelim, dayanalım.
Diyemeyeceksek... Yok, yok. Diyeceğiz, uyanacağız, yürüyeceğiz.
NOT: A. Selim Bey'in eski, ama bugün yazılmış gibi taze bir yazısı.
Yazar: Ahmed Selim |
09-08-10 |
||
E mail: ethem92@mynet.com | Tweet | ||