ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 1347
Yazar: Hüseyin Akın
OKULA DÂİR ÜÇ MESELE

OKULA DÂİR ÜÇ MESELEI-KARNE NE?

Bu hafta sonu okulların sömestri tatili başlıyor. Öğrenci ve öğretmenler iki haftalık bir dinlenme fırsatı bulacaklar. Karne hâlâ öğrencilerin hal ve gidişat durumlarını ortaya koymada önemini koruyor. Aslında öğrencilerin not dökümleri günbegün e-okul sistemi yoluyla takip edilebilmekte. Hatta öğretmenlerin performans ve kanaat notları da hemen hemen bilinmekte. Sadece öğrenci değil, veliler de çocuğunun notlarını karneye hacet kalmaksızın veli bilgilendirme sistemi yoluyla ve de veli toplantıları, ara karne ya da özel görüşmelerle rahatlıkla öğrenebilmekteler. Karne günü sürpriz ve heyecanı çok gerilerde kaldı. Dönem sonlarında öğrenciye somut bir şey takdim edilme gereğini yerine getirmek için karnelerin yanı sıra teşekkür, takdir ve onur belgeleri verilmeye devam ediliyor. Okulların çoğunda teşekkür ve takdir alan öğrenci sayısı neredeyse sınıfların üçte ikisini aşacak düzeyde. Çünkü öğrenciden ziyade öğrenci velilerinin zayıf nota tahammül göstermeleri bir yana, teşekkürsüz takdirsiz dönemi bitiren öğrenciye bakışları bile birden değişiyor. Yanlış anlamayın, bu veli tavrı öğrencinin daha çok başarılı olmasını istemekten çok velinin çocuğuyla övünme ve onurlanma ihtiyacından kaynaklanıyor. Bir yere kadar bu isteği anlayışla karşılamak mümkün. Fakat öğrencileri yapay başarıya özendirme, asli olana değil, itibari olana yönlendirme, grup içinde emsallerini rakip olarak görme gibi olumsuz neticeler vermek gibi tehlikeleri içinde barındırmaktadır. Yetkililerin teşekkür, takdir ve onur belgelerinin kaldırılması hususunda düşünmeleri yerinde olacaktır. Bu belgeler öğrenciye davranışa dönük, değerlere yönelik asli bir şey kazandırmamakta, bu belgeleri alamayanla arasındaki farka odaklamaktadır. Bir de takdir, teşekkür ve onur belgelerini alamayan öğrencilerin dünyalarında bu durumun nasıl bir boşluk oluşturabileceğini hesaba katalım. Başta karne olmak üzere, kağıt ve belgeye dayalı motivasyon ya da bilgilendirme araçları bugünün dijital dünyasında fazla bir şey ifade etmemektedir. Bir kere daha düşünmek hiç kimseye bir şey kaybettirmez.

ll- ÖĞRETMENİM, ÖDEV YAPMAMAYI UNUTTUM!

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz sömestri tatiline girmeden evvel öğretmenleri bir kez daha uyardı: ‘Öğrencilere tatilde ödev vermeyin, Bırakın öğrenciler dinlensinler, kendi muhitlerini gezip tanısınlar’ Bu uyarı elbette önemli. Öğrencilerin sırtına okul dışında bir sürü ödev yükü yüklenmesi onları eve iş getiren memura dönüştürecektir. Bir nevi ‘Eve okul getiren’ haline sokacaktır. Keşke tam tersi olsa da çocuklar evi ve hayatı okula taşıyabilseler. Ödev olgusuna da yeni bir yaklaşım getirmek gerekiyor galiba. Öğrencinin boş zamanını öğretmen tanımlamamalı. Kime göre ve hangi seviye ya da yaşa göre boş vakit kastedilmektedir? Boş denilen vakit o vakte sahip kişi nezdinde çok gerekli ve hayati bir vakit olabilir. Dolayısı ile öğrenciye evde yapmaları kaydı ile ödev vermek sağlıklı insan değil, sadece okul denilen kuruma üye olmaya yarar. Mesuliyet duygusunun yerini uzaktan kumandalı ödev ahlakı almış olur. Hangi ödevin yapılması gerektiğinin hangisinin gereksiz ve faydasız olduğunu düşünmeksizin sadece verilen işi ‘yerine getiren’ sorgulamasız bireylerin sayısını artırır. Sorumluluğunu yerine getirmeyen bir öğrenci kime karşı sorumlu ise ona karşı kendini borçlu hisseder. Ödevini yapmayan kişi ise sadece ödevi kim vermişse –yani öğretmen- onun sorgulamasından ve müeyyidesinden çekinir. Sayın Bakan İsmet Yılmaz’ın ödev verilmemesi konusundaki hassasiyetini takdir etmekle beraber ‘ödev vermeye alışkın öğretmen’, öğretmenliği ödev verip ödev kontrol etmekle sınırlı gören eğitimcilerin eğitimi konusunda da aynı gayreti göstermesini bekliyoruz.

llI-HEP ETKİNLİK OLURSA DERSİNİZ, NE DERSİNİZ?

Sevgili yazar dostumuz Erol Erdoğan’ın eğitim konusunda yazdığı yazıları dikkatlice takip edenlerdenim. Eğitime kafa yormak, öğrenciliği, öğretmenliği, okul idareciliğini ve de veliliği ömür boyu uzatmak demektir. Bu az bir şey değil. Çoğumuz mesleğimiz ne olursa olsun okulu bitirir bitirmez okulla ve eğitimle ilgili meselelerle aramıza çok kolay temas kurulamayacak bir mesafe koyarız. İşte Erol Erdoğan bu gruba dâhil yazarlardan değil. Yeni Birlik gazetesindeki köşesinde yine eğitimle ilgili bir meseleye değinmiş Erdoğan. Hepimizi şu sorunun etrafında toplanmaya davet ediyor: ‘Gittikçe artış gösteren ders dışı faaliyet yoğunlaşması öğrenci ve eğitimcide yorgunluk, bıkkınlık oluşturuyor mu, ders dışı meşguliyetlerin olumsuz yönleri var mı? Erol Erdoğan olması gerekeni satır satır sıralamayı da ihmal etmemiş. Öncelikle Erol Erdoğan’ın söylemek istemediği şeyin altını çizelim: Okullarda derslerin daha verimli işlenebilmesi için ders dışı faaliyetlerin mümkün mertebe azaltılması gerekir! Bunu söylemiyor Erol Erdoğan. Sadece göz ardı edilen şu hususu bütün eğitimcilerin dikkatlerine sunuyor: Okullarda iddialı başlıklarla içi ve içeriği boş çok program yapılıyor. Bir grup öğrenci ve öğretmen bu faaliyetleri yaparken çoğu öğrenci ve öğretmenler bu faaliyetlere ya katılmıyor ya da derslerden dolayı katılamıyor. Her hafta bir program yerine ayda bütün okulun iştirak ettiği, kolektif ruhun hâkim olduğu iki esaslı program yapılması daha iyi olacaktır. Erol Erdoğan’ın teklifinin altına imzamı atıyorum. Ders dışı faaliyetlerin de dersten uzak şeyler olmadığını hatırlatmayı ayrıca borç biliyorum. Bir şey daha var: Etkinliklerin bir geleneği olmalı. Tek atımlık olmamalı, okul müsameresi formatlarından çıkarılması gerekir. Ders dışı etkinlikler derslere zarar veriyor savına ise hiç katılmadığımı belirtmeliyim. Zira ‘ders’ kavramının da ‘ders dışı’ kavramının da yeniden güncellenip tanımlanması şarttır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hüseyin Akın
16-01-18
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
OKULA DÂİR ÜÇ MESELE
Online Kişi: 25
Bu Gün: 1 || Bu Ay: 9.663 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.767 || Toplam Tıklanma: 52.169.906