ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
<<KİTAP LİSTELERİ
İSLÂM'IN SİYASALLAŞMASI
Yazar: Kemâl H. Karpat
KONUSU

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 877 sayfa.

İslâm'ın Siyasallaşması, Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu en önemli bilim adamlarından olan; yıllarca çalışmalarıyla ülkemizin siyaset ve sosyal bilimlerine katkılarda bulunmuş Kemal H. Karpat'ın, kendi ifadesiyle "meslekî hayatı boyunca zihninde yoğurduğu" en önemli eseridir.

Eserde, özellikle imparatorluğun son dönemlerinde II. Abdülhamid'in dış siyasetinin devletin bütünlüğünü korumaya yönelik anlayışına, eğitim sisteminin yeniden biçimlendirmesine, saltanatın siyasi gücünü arttırmasına yer verilmiştir. Karpat, padişahın son saltanat yıllarında ortaya çıkan değişmelerle birlikte, istibdata yönelik eylemlerin nasıl bir rejim değişikliğine ve hürriyet özlemlerine kaynaklık ettiğini de geniş bir düşünsel çerçeve içinde incelemektedir.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Türklerin büyük çoğunluğunun "orta yolda", modernist, ilerici ve demokratik düşünceli olduğunu öne süren, ama aynı zamanda da dinin emirlerini yerine getirsin veya getirmesin Müslüman olduklarını savunan Kemal H. Karpat, bu kitabında, Türkiye'de modernlik, demokrasi ve İslâm'ın birbiriyle çatışan değil, birbirlerini tamamlayan ve bütünleyen kavramlar olduğuna dikkat çekmektedir.

AHMET SELİM'İN DEĞERLENDİRMESİ:

Bir şâheser

 Çoktan beri görmek istiyordum ama olmamıştı. Yeni bir tanıtım ciddiyeti ile karşılaşınca hemen aldırdım ve bir gecede sabaha kadar ilgiyle, özel bir düşünce heyecanıyla okudum. Elimden bırakamadığım için sabahlamak zorunda kaldım. Okudum da bitti değil; yeni turlarla irdeleme fasılları elbette devam edecek.

Eser, Kemal Karpat'ın "İslam'ın Siyasallaşması" adlı kitabı. 800 küsur sayfa... Nasıl ve ne türlü öveceğimi kestiremiyorum. Kategorik cımbızlamalardan yahut çimdiklemelerden bir yığın oluşturan, ama o aktardıklarından başka hiçbir şey vermeyen yığınla çalışma var. Onlara genellikle "tam başlayacağı yerde bitmiş" demişimdir. Bilimsellik ambalajları güzeldir ama içleri boş sayılır. Kemal Karpat, kategorik aktarıcılardan değil. Osmanlıcı şunu demiş, İslamcı bunu demiş, Batı'dakilere uymazmış, vs, vs...

 Etniklere takılmayın; Osmanlı, çeşitli akımların, çekişmeli ve çelişkili görüşlerin tezlerin hepsini aşan ve kuşatan bir akış halinde, çağın ve tarihin zaruretlerini dikkate alan bir yenileşmeyle millet olmaya yürüyordu.

 Bu durumu, en anlaşılır biçimde Abdülhamid'in hayatında okuyabilirsiniz. Abdülhamid, yeni Türkiye'nin fikrî inşâsını gerçekleştirmeye çalışan bir üstün aklın sahibiydi. Bazen İslamcıdır, bazen Osmanlıcıdır, bazen Türkçüdür, bazen Batıcıdır. İnşâcı, terkipçi olduğu için öyledir. Araplarla manevî bağlarımız kopmasın, Osmanlı'nın kardeşlik ruhu devam etsin, bunun idarî ve fiilî merkezinde de bizim olduğumuz unutulmasın. Böyle düşünüyordu. Modernleşmeyi, okullaşmayı çok önemsiyordu; Batı'nın oyunlarını çok iyi bilmesine rağmen.

 Etnik farklılıklardan ve özelliklerden ürkülmez. Bizde etnik özellikler hep çok canlı durmuştur ama siyasî iddialara ve taleplere hiç yönelmemiştir; öyle bir şey akla uygun bir ihtimal olarak görülmemiştir. Devletin gücü ve otoritesi çökmeye başlarsa; tabii ki o özellikler bir sığınak yahut tutunacak dal gibi görülmeye başlayabilir. Bu bir koruma refleksidir sadece... Fakat bizim Osmanlılığımız, etnik ilgilerin özelliklerin bir medeniyet terkibi haline dönüştürülmesi kültürünün adıdır. Yeniden Osmanlı devletini kuracak değiliz; ama Osmanlılığın kardeşlik kültüründen ebette ki yararlanacağız, yararlanmalıyız. Sabit bir siyasî proje söz konusu olmadan; İslamcılık herkese Müslüman olduğunu hatırlatsın; iyidir bu! Batıcıların ve milliyetçilerin heyecanları da tamamen boş değildir. Onların makul karşılıkları var hayatta.

 Abdülhamid, ufuklara böyle bakan bir beyindi. O, İttihatçıları çok iyi anlıyordu da; İttihatçılar onu ihata edemiyorlardı. Sadece İttihatçılar değil ki, bazı İslamcılar da kendisini anlamıyordu.

 Hayat ve Düşünce, kategorik taklalar atarak değil, çeşitli paylar ve ağırlıklar veren terkibî tekevvünler halinde akar. Böyle bakarsanız, ancak böyle bakarsanız; hayatın tarihin hakikatlerine erişebilen doğru değerlendirme analizleri üretebilirsiniz. Efendim şu kadar gayrimüslim vardı da bunların oranı niçin düşmüş tarih boyunca! Sabır taşı bile çatlar! Peki, Manastır'da, Kosova'da, Üsküp'te, Selanik'te ne kadar "Müslim" vardı; ne kadar kaldı? Bu gayet tabii bir akış. Yunanistan bağımsız devlet olmuş, tabii ki bizdeki Rumlar önemli ölçüde oraya akacak. Biz, kaybettiğimiz topraklardan tabii ki Anadolu'ya çekileceğiz. Önemli olan bunun insanca olması... (Şu an bir televizyonda bu manzarayı seyrettiğim için bu faslı açtım.)

 Kemal Karpat'ın o eserini anlayabilen; bırakın gençleri, aydın sayısı bile parmakla gösterilebilecek kadar azdır.

 On milyonlarca insanın öldüğü, göç ettiği tarih trajedilerinden söz ediyoruz; masabaşı çocuklarıyla... Mağlup Almanya'nın 6 milyon insanı tehcir edildi ve bunların 3 milyonu yolda öldü. (Prienne) Daha neler, neler var. Bizim aydınlarımız ve aydın adaylarımız, Karpat Hoca'nın eserini değerlendirebilecek ve eleştirebilecek seviyenin çok uzağında.

 

 
DOĞRULUŞ 'un Tavsiye Ettiği Kitaplar
Online Kişi: 21
Bu Gün: 74 || Bu Ay: 5.969 || Toplam Ziyaretçi: 2.195.669 || Toplam Tıklanma: 51.878.667