ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 220
Yazar: Ali Osman Aydın
EĞİTİMDE KAHREDİCİ ORTALAMA!

CEMAATLERE ÖZÜR BORÇLUSUNUZ!Ak Parti 20 küsur yılda alt yapı anlamında Türkiye’yi adeta yeni bir yüze kavuşturdu. Ulaşımdan hastanelere, barajlardan sanayiye her şehirde büyük atılımlar yapıldı. Bu kadar dinamik bir değişimin yakın tarihimizde benzeri yok.

Fakat yapısal değişimdeki azmin, ileri görüşlülüğün toplumsal alanda gösterildiğini söylemek çok zor. Toplumsaldan ne kastediyorum? Bana göre toplumsallığın üretildiği alan okullar, yani eğitim sistemidir. Milyonlarca öğrenciyi hayata hazırlama misyonu, dev gibi bir örgüt olan Milli Eğitim Bakanlığının omuzlarında.

“Hayata hazırlamak”… Bunu her anlamda alabilirsiniz. Çocukların hem zihnen, hem ruhen, hem de pratik anlamda hayata hazırlanması gerekiyor. Hayat derken… Hayat bugünü içerdiği gibi geleceği de kapsıyor.

Gelecekte nasıl bir “sokak” hayal ediyorsanız, toplum olarak nereye evrilmek istiyorsanız, nezaket veya cehaletten hangisine yönelmeyi arzu ediyorsanız, birey ve toplumdan hangisini öne çıkarmak istiyorsanız, toplumu ayakta tutan sosyal değerlerin akıbeti ne olsun istiyorsanız eğitimi ona göre dizayn edersiniz. Ona göre bir okul kurar, ona göre bir öğretmen yetiştirirsiniz!

Ortalama 12-16 yılı kapsamasına rağmen bugün eğitim sistemi için böyle bir karar verilmiş olduğunu söylemek çok mümkün değil. Bugün derken, geride bıraktığımız birkaç on yılı ve elbette AK Parti iktidarını kastediyorum.

“Daha önce de eğitim yetersizdi, bakın biz derslik sayısını şuna çıkardık” gibi savunmalar sorunu çözmek anlamında yetersiz. Geçmişin kötü, baskıcı ve ideolojik olduğu doğru, ama geçmişin kötülüğü bir iktidar için ölçü olamaz, olmamalı.

Kişisel gözlemim bugünkü öğrencilerin muhakeme yeteneklerinin ciddi ölçüde azaldığı yönünde. Bu çok önemli! Zira muhakeme zayıf olunca insanın kendisini ve hayatı anlama kabiliyeti köreliyor. Kendi doğasını, okuduğunu, gördüğünü, dinlediğini anlayamayan yahut tek boyutlu anlayan bir kitle çıkıyor ortaya.

Türkiye’nin öteden beri en büyük sorunu buydu zaten. AK Parti hükümetleri bu soruna odaklanmalıydılar. Ama olmadı. Muhakeme sorunu derinleşti.

Öğrencilere yığınla bilgi ezberletmek yerine sadece “düşünmeyi” öğretebilseydik daha güzel, daha huzurlu bir ülkede yaşıyor olurduk.

Düşünmeyi bilen kuşaklar yetiştirseydik daha fazla zenginlik giderek daha az insanın elinde toplanamazdı.

Düşünmeyi bilseydik son yüzyılda olduğu gibi satın alma gücümüz tedrici bir biçimde düşmezdi.

Düşünmeyi bilseydik muhtemelen bu kadar gereksiz tüketim yapmazdık.

Düşünmeyi bilseydik, bugünkü televizyonların çoğu kurulmamış, diziler çekilmemiş, kitapların ciddi bir kısmı yazılmamış, şarkıların ezici çoğunluğu bestelenmemiş olurdu.

Düşünmeyi bilebilseydik, bugün uğrunda birbirimizi hırpaladığımız kabullerin çoğu taraftar bulamazdı. Siyaset arenasının kahramanları doğal olarak daha farklı olurdu. Hayal mahsulü şeylere enerji, zaman ve para harcanmazdı. Enerji, zaman ve para, gerçekten ihtiyaç duyduğumuz, toplumsal gelişimimize hizmet edecek şeylere harcanabilirdi.

Düşünmeyi bilseydik daha neler olurdu kim bilir?

Düşünmenin geliştirilmesine odaklanmayan, anlamayı, tahlil etmeyi, sorgulamayı ıskalayan bir eğitim sistemi yarardan çok zarar getiriyor. Neyi öğretirseniz öğretin, nasıl düşünüleceğini öğretmediğiniz sürece öğrettikleriniz kullanılamayacaktır, yahut yanlış kullanılacaktır.

Çünkü düşünemeyen adam, öğrenmeyi bilmediği için ezberlemeyi tercih ediyor. Düşünemeyen adam kendini hayatın olağan akışına, içgüdülerinin girdabına bırakıyor. Düşünemeyen insan yaşamının dehşetengiz coğrafyasında bir yol açmayı aklından bile geçirmiyor. Açılmış yollardan gitmeyi marifet sayıyor.

Her şey insanın düşünmeye başlamasıyla başlıyor. İnsan olmak bile. “İnsan” olmanın ne demek olduğunu idrak edememiş bir insanla hayvan arasında ne kadar fark vardır ki?

Okullarda en başta düşünmenin, anlamanın ne olduğu öğretilmeli ki çocuklar kim oldukları üzerine, hayat üzerine, kendi kendine yetmenin erdemleri üzerine düşünebilsinler. Düşünen genç kendi sınırlarını bilebiliyor. Bireyselliğinin nerede bittiğini, ailenin nerede başladığını, insanlığa karşı vazifelerinin ne olduğunu idrak edebiliyor.

****

Düşünün 18 milyon öğrenciniz var ve onların enerjilerinden, hayal güçlerinden, zihinsel yeteneklerinden istifade etmiyorsunuz. Bunun yerine onları okullara doldurup az sonra unutacakları şeyler ezberleterek bütün “eğitim sistemini” ne işe yaradığı belirsiz bir sınavın aparatı haline getiriyorsunuz. Yüksek zeka seviyesine sahip çocuklarla, düşük zeka seviyesine sahip çocukları aynı sınıfa doldurarak, aynı öğretim şartlarına tabii tutarak kahredici bir ortalama yaratmaya çalışıyorsunuz. Çocukların liderlik vasıflarını, kendi kendine yetebilirliklerini, bağımsızlık duygularını, şahsiyetlerini tarumar ediyor bir yetersizler, tüketiciler ve uyumlular topluluğu oluşturuyorsunuz. Ne hazin bir israf bu!

100 yıl, 200 yıl önce yaşıtları toplumların gidişatını değiştirmiş, dünyayı sallamış gençler, daracık okul sıralarına hapsedilerek tembellik ve işe yaramazlık üzerine ihtisas yaptırılıyorlar!

Zaten bildiğiniz bu şeyleri şundan söyledim: Bir seçime gidiyoruz… AK Parti’nin açıkladığı seçim programında eğitimin belkemiğini oluşturan bu konular hakkında net bir şey göremedim. Belli ki eğitim geldiği gibi, belki Meslek lisesindekiler gibi bir takım iyileştirmeler yapılarak, ama büyük ölçüde aynı kalarak, gidecek.

Bu, değinilip geçilecek, hafife alınacak bir konu değil. Normalde bu tür durumlarda muhalefetler devreye girer ve eksikleri dile getirirler. Fakat bizdeki muhalefet popülist maddi vaatler vermek ve meseleyi ideolojik bir kavga olarak ele almaktan öte bir şey yapmıyor. Onlara kalsa eğitim son 20 yılda bu hale geldi. Oysa eğitim AK Parti öncesinde de böyleydi. Eğitim sistemi ne hikmetse Cumhuriyetin başlangıcından bu yana kimsenin dokunmadığı (ya da dokunamadığı) bir alan. Terör örgütlerinin çanına ot tıkanabiliyor, askeri vesayet bitirilebiliyor ama eğitim üzerindeki vesayete son verilemiyor. Oysa daha hayati çok az konumuz var bence!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Osman Aydın
14-04-23
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EĞİTİMDE KAHREDİCİ ORTALAMA!
Online Kişi: 21
Bu Gün: 130 || Bu Ay: 10.377 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.736 || Toplam Tıklanma: 52.195.349