ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 151
Yazar: Dursun Gürlek
EĞİTİMDE BÜTÜN İYİ İŞLERİ BALTALAYAN KLİK

PAPAZLARI HAYRAN BIRAKAN İSLÂM ADALETİBir Milli Eğitim Bakanımız ve acı gerçek

Meşhur edebiyat tarihçilerimizden Nihat Sami Banarlı 2.7.1968 tarihli Meydan dergisinde “Tevfik İleri İçin” başlığıyla bir makale yayımladı. Merhumun bu yazısını geçen gün “Kitaplar ve Portreler” isimli eserde de görünce, bir kere daha dikkatle ve ilgiyle okudum. Banarlı, sözlerine eskiden okullarda yapılan mükâfat törenlerinden söz ederek başlıyor, şimdilerde unutulan bu güzel geleneğin tekrar programa alınmasını arzu ediyor. Bu konunun önemini vurgulamak için de esasen biz, bütün iyi âdetlerimizi kaybede kaybede bugünkü hallere düştük diye hayıflanıyor.

Ünlü edebiyatçımız ilerleyen sayfalarda ise, Milli Eğitim tarihimizin pırlanta isimlerinden biri olan merhum Tevfik İleri’yle ilgili hatıralarına yer veriyor. Buna göre, Tevfik İleri, Demokrat Parti iktidarının belki en vatansever, en milli duygularla dolu bir Maarif Vekilidir.

İleri, bütün gayretini harcayarak Maarif’te bilgili, dirayetli, mütehassıslardan oluşan bir istişare heyeti teşkil etti. Yapılacak her işte onların fikirlerine başvurmayı prensip haline getirdi. İleri sürülen fikirlerden bazıları kendi düşüncelerine, hatta Menderes’in isteklerine aykırı bile olsa, alınan kararları saygıyla karşıladı.

Tevfik İleri merhum, bakan olmadan önce bütün milliyetçi ve mukaddesatçı çevreler tarafından seviliyor ve sayılıyordu. Halk Partisi iktidarının son yıllarında Samsun’da bulunuyordu ve talebe kuruluşlarının başkanlığı takdirle karşılanıyordu. Nihat Sami Bey ise o sıralarda Hürriyet Gazetesinde yayımladığı yazılarda bu iktidarın yıkıcı maarif politikalarını ve Maarif’te yapılan fahiş hataları olanca şiddetiyle eleştiriyordu. İleri de, daha Samsun’dayken bu yazıları ilgiyle okuyordu. Milli Eğitim Bakanı olunca, Nihat Sami Bey’i hemen Ankara’ya davet ediyor, Maarifte, kendisinden sonra en yetkili mevkilerden birinde görev almasını istiyor, Halk Partisi iktidarı o zamanlar Nihat Sami Bey’in de hocalık yaptığı İstanbul Eğitim Enstitüsü’nü, Yüksek Öğretmen Okulu’nu ve İlköğretim Okulu’nu kapatmıştı. Ünlü edebiyat tarihçimiz yeni bakandan bu mektepleri açmasını rica edip Maarif’te sadece hoca olarak kalmak istediğini belirtiyor.

Bakan Bey, Nihat Sami Banarlı ile Ankara’da mutlaka birlikte çalışmayı istiyor. Hatta bir gün, “Benim Maarifi idarem bir tesadüftür, bu vazifeyi asıl sizler yapacaksınız” diyor. On beş gün sonra İstanbul’a gelerek, Nihat Sami Bey’in isimlerini verdiği mekteplerin hepsini yeniden açıyor. Sonra Maarif’in Dil Kurumu ile alakasını kesmek için, bu kurumun tabii başkanlığından istifa ediyor. Bir ihtisas heyeti oluşturarak Kurum’un berbat ettiği Türkçe terimleri düzeltmek istiyor. Bu heyet 40 gün çalışarak önce felsefe terimlerini düzeltiyor. Fakat Milli Eğitime nüfuz eden solcular ve halkçılar bu iyi hareketi -maalesef- baltalama işinde başarılı oldular.

Tevfik İleri, bir gece Fatih’teki bir aile ile toplantısından dönerken ünlü edebiyat tarihçimize şöyle diyor:

“Biz, her şeyden önce muallim mekteplerini kurtarmalıyız. Yıkıcı kuvvet, zehrini bilhassa bu okullar vasıtasıyla akıtıyor. Vatanına, milletine, tarihine bağlı hakiki vatan evladı ve münevver öğretmenler yetiştirmek için sizin daha birkaç arkadaşınızın yıllardan beri yazarak ve bilfiil okutarak yaptığınız hizmeti bu şekilde yapacak yeni elemanlar yetiştirdiğimiz gün Türkiye kurtulacaktır!”

Bakan Bey, sonra sözlerine şöyle devam ediyor:

“Sene sonu yaklaşıyor. Muallim Mektebi öğrencilerini kazanmak için onları onore etmeye mecburuz. Bu sene onlar için bir mesleğe giriş günü te’sis etmek istiyorum. O gün onlara hediye vereceğim. Bu hediye büyük bir kütüphane olabilir. Fakat bir de onlara hocalığın gururunu tattıracak bir kitap neşretmek istiyorum. Acaba ne yapmalıyım?”

Nihat Sami Banarlı, bu soruya cevaben hem kurulması düşünülen kütüphane hakkındaki düşüncelerini dile getiriyor, hem de her yıl muallim adaylarına verilmek üzere bir armağan kitap hazırlanmasını tavsiye ediyor. Ve bu armağan kitap 1958-1959 yıllarında cilt cilt hazırlanıp öğrencilere dağıtıldı. Ne yazık ki, her iyi şey gibi bu da sonradan terk edildi.

Bu armağan kitapla benim de göz aşinalığım vardı. Nihat Sami Bey’in yazısını okuyunca hemen Yüksel Gölpınarlı Bey’in Üsküdar’daki sahaf dükkânına gittim ve eseri satın aldım. O zamanki Maarif Vekili Celal Yardımcı’nın takdimiyle neşredilen bu “Armağan”da Süleyman Nazif, Yahya Kemal Beyatlı, Namık Kemal, Remzi Oğuz Arık, Orhan Şaik Gökyay, Behçet Necatigil, İbrahim Kafesoğlu, Abdülhak Şinasi Hisar, Ali Fuad Başgil gibi değerli yazarların ve şairlerin makaleleri ve şiirleri yer alıyor. Ayrıca bir yabancı yazarın kaleminden çıkan “İslam Dininde Bilgiye ve Bilgiliye Verilen Değer” başlıklı araştırma ile büyük Arap edebiyatçısı Cahız’ın “Türklerin Faziletleri”ni anlatan makalesi büyük önem arz ediyor.

Bu istidrattan sonra konuya devam edelim.

Nihat Sami Banarlı ile Bakan Bey arasında geçen konuşmalardan biri de, Milli Eğitimde alınan olumlu kararları baltalayanlarla ilgilidir. Edebiyat tarihçimiz, Maarif Vekili olarak memlekete hizmet için gece uyumuyor, gündüz oturmuyorsunuz. Yine de işler istediğiniz gibi yürümüyor. Çünkü Maarif’te hâlâ Halk Partisi’nin ve solcu şebekenin elemanları var. Bunların bir kısmı, hatta önemli mevkilerdedir ve durmaksızın iyi işleri baltalıyorlar, diyor.

Bu sözler Bakan Bey’i durgunlaştırıyor ve uzun uzun düşündürüyor. Tevfik İleri merhum ikinci defa Maarif’in başına getirilince Nihat Sami yukarıdaki sözleri bir kere daha tekrarlıyor. Ancak Bakan Bey, bu sefer durgunlaşmıyor, anlayışla karşılayıp şöyle diyor:

“Haklısınız. Bana ilk söylediğiniz zamanda, az çok işin farkındaydım. Fakat sonra daha sıkı araştırdım. Netice sizin dediğiniz gibi çıktı. Şimdi daha iyi anlıyorum ki, Türk Maarifi’ni zehirlenmiş veya zehir saçan insanlardan kurtarmak çok zor olacak. Gelecekte Maarif hayatımızın daha çok zorlaşacağından korkuyorum.”

Bizim de lise yıllarında edebiyat kitabını okuduğumuz merhum Nihat Sami Banarlı, acı gerçeği şöyle dile getiriyor:

“Gelecek, sayın ve aziz İleri’nin dediği gibi oldu. Bugün bu hadise, daha yaygın olarak hâlâ böyledir. Maarifimizde hâlâ yıkıcı ve solu tutmak için çalışan gafiller sinsi sinsi ve yığın yığındır!

Tevfik İleri, bu gibi fesatların önüne geçebilecek azimde ve kudrette idi. Vatan, millet ve Allah sevgisi ona bu yolda her tedbiri aldırabilirdi. Fakat merhum Menderes’in en büyük hatası sık sık vekil değiştirmek ve bazen Maarif’e en olmayacak insanları vekil diye getirmek oluyordu. Kısaca, Menderes, Maarif’e ehemmiyet vermeyişinin cezasını çekmiştir.

Vekilleri dama taşı gibi oynatmak, bilhassa Maarif’te büyük hatadır. Çünkü bir Vekil’in Maarif’in iç yüzünü kavraması, kim dalkavuktur, yüze güler, el uğuşturur, fakat arkadan kötü işler görür, baltalar ve kimler orada Maarifimizin kalkınması için değil, yıkılması için çalışır. Bir Maarif Vekili tam bunları öğrendiği sırada yerinden edilirse, Maarif elbette doğru yola giremez!”

Bu konuda söylenecek daha çok söz var. Onları da naklederiz inşallah!..

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Dursun Gürlek
07-01-24
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EĞİTİMDE BÜTÜN İYİ İŞLERİ BALTALAYAN KLİK
Online Kişi: 22
Bu Gün: 145 || Bu Ay: 10.041 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.804 || Toplam Tıklanma: 52.182.870