ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2819
Yazar: C.Yakup Şimşek
TDK'NİN HAREKETLERİ - 1

“Hareket” Türkçemize “Bereket” Getirdi

“Hareket” ve “devinmek” Türkçemizin müteradif (veya yakın manalı) iki kelimesi… Her zaman birbirinin yerine kullanılmaz. Nasıl ki “kara” ile “siyah”, “büyük” ile “iri” her vakit yekdiğerinin yerini tutmaz; bunlar da öyle…
“Hareket”
Arapçadan Türkçemize geçip mal olmuş, en az 700 yıllık bir kelime… Dilimizde kök salmış, yemiş verip çoğalmış: Hareketli, hareketsiz, hareketlilik, hareketsizlik, hareketleniş, hareketlenme, hareketlenmek, hareketlendirmek; harekete geçmek, harekete geçirmek, hareket etmek, hesaplı hareket etmek; hareket dairesi, hareket hastalığı, hareket noktası, hattıhareket, kadın hareketi, pergel hareketi, yavaşlatılmış hareket olmuş.
Ataların aklına “hareket” daima “bereket” le gelmiş, onlar “bereket” i hep “hareket” ten bilmiş:
“Hareket berekettir.”
“Nerde hareket, orda bereket.”

“Hareket olmayınca bereket olmaz.”

“Hareket-bereket” beraberliğini düşününce Orhan Veli’nin en güzel şiirlerinden “Masal” nasıl hatırlanmaz? Bu “hareket” li ve “bereket” li şiiri  okuyan herkesin gözünde herhâlde kendi masal çağı, yani çocukluğu canlanır:

Çocuk gönlüm kaygılardan âzâde,
Yüzlerde nur, ekinlerde bereket;
At üstünde mor kâküllü şehzâde
Unutmaya başladığım memleket…

Şakağımda annemin sıcak dizi,
Kulağımda falcı kadının sözü;
Göl başında pâdişâhın üç kızı,
Alaylarla Kafdağı’na hareket…

“Hareket” mi “Devinme” mi?

“Devinmek” fiili – Dr. Nevnihal Bayar’ın Açıklamalı Yeni Kelimeler Sözlüğüne göre – orta Türkçe devrine aittir ve “Eskiden de kullanılan kelime dil devrimiyle canlandırılmıştır.” Sevan Nişanyan’ın Sözlerin Soyağacına göre “Orta Anadolu ağızlarında daha çok kaşınmak, durduğu yerde didinmek anlamına gelen bir fiilden yazı diline aktarılmıştır. Nihai kökeni belirsiz olan fiil, değ- ve değiş- fiilleriyle ilgili olabilir.”
TDK’nin Tarama Sözlüğü’nde “devinmek” sözü için yalnızca üç tane örnek var; bunların ikisi on altıncı, biri ise on yedinci asırdan… Yani son üç yüz seneye ait örnek yok…
“Devinmek”
kelimesini Kaamûs-ı Türkîde görmüyoruz. 1928’de Dil Encümeni tarafından tertip edilen ve o yıllarda Türkçe kültür dilindeki bütün kelimelerin listesi sayılabilecek olan İmlâ Lûgati’nde de bu kelimeye rast gelmiyoruz. Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’ndeki 7853 söz arasında, içinde “devinmek” kelimesi geçen bir tek söz dahi yok… TDK’nin şimdi İnternet sitesinden verdiği Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde de “devinme” li bir söz göremiyoruz. Güncel Türkçe Sözlük’te “devinmek” kelimesi için bir tek örnek cümle yok.
Devinmek”
kelimesi hakkındaki tespitlerden çıkan netice: Görülüyor ki bu kelime en az üç-dört yüzyıldan beri kültür dilinde yerini “hareket” e bırakmış, sadece belli ağızlarda şöyle böyle yaşayan bir kelime olarak kalmış… “Sayrı” nın kaybolup gitmesi ve yerini “hasta” ya terk etmesi gibi…

“Hareket”
ve “Bereket” Türkçeden Atılmalıydı

TDK’nin gözünde “hareket” olsun “bereket” olsun – kendi ifadesiyle – “Osmanlıca artığı,  yabancı, Türkçe karşılığının bulunması gereken” binlerce kelimeden ikisiydi. Öyle ya, ikisi de aslen “Arapça” idiler ve bu yüzden mutlaka Türkçeden atılmalıydılar. Tabii ki “idman, müsabaka, müsabık” gibi kelimeler de aynı lekeyi taşıyorlardı; o hâlde dilimizde niçin yaşıyorlardı? Oysa “hareket” yalnızca Arapçanın ve Farsçanın kelimesi değildi; hepsi birer Türk lehçesi olan Azeri, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Gagavuz ve Uygur Türkçelerinde de vardı… “Müsabaka” sözü de yalnızca Arapça ve Farsçada değil, Azeri, Özbek ve Uygur Türkçelerinde de kullanılıyor. “İdman” kelimesi Arapça ve Farsçanın yanında Azeri Türkçesinde de idman” dır; Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Gagavuz ve Uygur Türkçelerinde “meşk” tir (ki o da Arapça asıllıdır), Türkmen Türkçesinde ayrıca “beden terbiyesi” dir (ki bizde de yakın tarihe kadar aynı ismi taşıyordu, sonra “terbiye” den teziktik, “eğitim” e tızıktık).
Hadi Arapça asıllı olmasından gıcık kapıyorlar, anladık; peki Türk lehçelerinde ortak kullanılması TDK’lileri hiç düşündürmedi mi? O kelimeleri dilimizden koparırken kopan bağların aslında bizi sadece Araplar ve İranlılara değil, aynı zamanda Azeri, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Gagavuz ve Uygur Türklerine de bağladığını bilmiyorlar mıydı? (Bu mesele şimdilik bir kenarda beklesin.)
TDK bunların hepsini unutmak ve unutturmak istedi: 700 yıllık “hareket” e karşılık “kımıltı, davranış, devinim, devinme, deviniş” yaptı. 500 senelik “idman” ı terk edip “alıştırma” yapmak istedi. Dört asırlık “müsabaka” dan kaçıp “yarış” a seğirtti.

Atletizm Sahalarında Avrupalı Asilzadeler

Türkçenin atletizm sahasına Doğu (Arapça / Farsça) dan gelip dâhil olan “müsabık” lar, başhakem (TDK) tarafından saha dışına – hatta yurt dışına – atılmak istendi. Batı (Yunanca / Latince / İngilizce / Fransızca) dan gelip “participate” olan “athléte” ler ise saygıyla karşılandılar. Bunların sahayı ele geçirmelerine de başhakem seyirci kaldı. Mesela Yunanistan’da doğup büyüdükten sonra oradan fırlayıp her ülkeye koşan “olimpiyat” ve “maraton”
kardeşler bunların en meşhurları. Bu iki Helen eri, yüz yıldan beri, Türkçenin atletizm pistinin en muteberi, her spor şenliğinin kamberi oldular.
“Olimpiyat” ve “maraton” kardeşler, dilimizin atletizm sahasında diğer Grek ve Avrupalı (Latin, Fransız, İngiliz) soylularla hâkimiyetlerini ilan edip boy boyladılar, soy soyladılar.
Türkçemizin atletizm sahasına hâkim olan bu lort (grandük, arşidük, dük, prens, marki, şövalye, kont, vikont, baron…) ların bir kısmını “ism-i sherif” leriyle sayalım:
atlet, atletik, jimnastik, atletizm, kulvar, parkur, barparalel, barfiks, aerobik, sprinter, turnuva, kros, duatlon, dekatlon, triatlon, pentatlon, heptatlon.
Bunları ülkemize kabul etmemek, kaçak girenleri geri göndermek filan, 1930’lar TDK’sinin aklının köşesinden bile geçmezdi. Çünkü bu lortlar Avrupa’nın (yani medeniyetin) göbeğinden teşrif etmişlerdi; hoş gelmişler, Türkçeye şeref (Affedersiniz, “onur” diyecektim. Hatta “honneor” mu deseydim?) vermişlerdi.
O devirde TDK’nin en büyük derdi “Osmanlıca” dediği kelimelerdi. Hani, Arapçadan, Farsçadan gelen şu garabet ve gudubetler…
Neden sonra (aradan yarım asır falan geçtikten sonra) TDK, Doğu’ya ve Batı’ya farklı bakmaktan mecburen vazgeçti (veya öyle görünmesi icap etti):
Artık şu perhizi adam gibi yapayım. Şu lahana turşusunu da terk edeyim; hem midemi bozuyor hem de dosta düşmana karşı ayıp oluyor!..” dedi. Batılı kelimeleri de “yabancı” görmeye, onlara karşı da “öz Türkçe” karşılıklar imal etmeye mecbur kaldı.
Gelgelelim atletizm sahasındaki Avrupalılara yine pek dokunmadı. Bir iki tanesine – belli ki ayak sürüyerek – Türkçe karşılıklar bulmuş:
“Kros” yerine “kır koşusu” gibi, “parkur” yerine de “yarışyolu” gibi doğru ve güzel iki sözü teklif etmiş ama peşine düşmemiş; şu anda – kendisi de dâhil – bunları kullanan yok…
Diğerlerinin zaten ne ele alınacak bir yanı var ne dile alınacak bir tarafı: “Atletizm” yerine teklif ettiği “yarışımcılık” kelimesini, “atlet” yerine öne sürdüğü “yarışımcı” yı kendisi beğendi mi acaba? Ya “atletik” yerine uydurduğu hantal kelime: “yarışımcı yapılı?”
Peki, kendi imal ettiği bu beş kelimeye TDK şimdi sahip çıkıyor mu? Hayır, bunların hiçbiri bugün Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nda yok… Yani bugün TDK’miz “kros, parkur, atlet, atletik, atletizm” kelimelerini yabancı saymıyor.
Ya “kulvar, barparalel, barfiks, jimnastik, aerobik, sprinter, olimpiyat, turnuva, maraton, duatlon, triatlon, pentatlon, dekatlon, heptatlon” ve benzerlerini? Onları ne dün yabancı saydı ne bugün…
O hâlde “hareket, idman, müsabık, müsabaka, beden terbiyesi” gibi asırlık sözleri yabancı görerek atmak isteyişlerini nasıl izah ederler acaba?..


Yazar: C.Yakup Şimşek
03-04-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TDK'NİN HAREKETLERİ - 1
Online Kişi: 9
Bu Gün: 30 || Bu Ay: 10.277 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.430 || Toplam Tıklanma: 52.193.654