ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2139
Yazar: C.Yakup Şimşek
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE – 46

(Sabahattin ÖNKİBAR Özdemir İNCE)


Sabahattin ÖNKİBAR
(YENİÇAĞ 26 Mayıs 2011)


“Şimdi bu diyalogu teşhis etti diye manşetten duyurmak doğru mudur?”

Peki, şimdi bu cümle Türkçe ifade bakımından doğru mudur?

Şimdi bunu test edelim…

ÖNKİBAR’ın yukarıda anlatmaya çalıştığı fikri aşağıdaki şıkların hangisi tam ve doğru ifade etmiştir?

A) Şimdi bu diyalogu, “Teşhis etti” diye manşetten duyurmak doğru mudur?
B) Şimdi bu diyalogu teşhis etti diye, manşetten duyurmak doğru mudur?
C) Şimdi “Bu diyalogu teşhis etti” diye manşetten duyurmak doğru mudur?
D)“Şimdi bu diyalogu teşhis etti” diye manşetten duyurmak doğru mudur?

Kararsız kalanlar için şifre veriyorum:
Doğru cevabı bulmak için dokuz satır yukarı çık, karşına çıkan cümleye bak:
“Yandaşların önde gideni manşetinden gizli tanık, Dursun Çiçek’i teşhis etti buyurdu!”

Şimdi “Buyur, buradan yak!” der gibi bakma yüzüme! Ben ne yapayım? ÖNKİBAR abimizin yazısında, senin istediğine uygun ancak bunu bulabildim.
İşine yararsa… Yaramazsa başka kapıya…
Not:
Şimdi  
bir lise talebesi çıkıp diyebilir ki:
ÖNKİBAR’ın “d i y a l o g u” kelimesindeki hatayı göremedin mi, o kelime TDK’ye göre “d i y a l o ğ u” şeklinde yazılmayacak mı?
Ona ne desem acaba?
Yavrum, o işlere ben bakmıyorum…
Hüseyin amca var, soyadı MOVİT.
Bu işlerden anlar, işte ona git…


***   


Özdemir İNCE (Hürriyet 25 Mayıs 2011)

“Efendim, Şair-i Azam Yahya Kemal adlı tufeyli beyefendi kendisine ‘Ankara’nın neresi güzeldir?’ diye sorulunca, ‘İstanbul’a dönüşü!’ diyesiymiş. Bunu söylerler ve hart hart katır gibi gülerler. Gülün bakalım!”

İnce eleyip sık dokuyan Özdemir İNCE’den, ince elenmemiş ve incelenmemiş bir garip teşbih:

Bunu söylerler ve hart hart katır gibi gülerler.”

Şu “hart hart katır gibi gülmek” ne demek acaba?
Önce “hart hart” sözünü inceleyelim (mademki İNCE incelememiş):
TDK'nin
ve D.Mehmet Doğan'ın lügatlerinde bu söze verilen manalar şunlar:
hart hart:
Şiddeti, telâşı anlatır: Kızına hart hart koca arıyor. (Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü)
hart hart:
hart sesi çıkararak. (D. Mehmet Doğan)
hart:
Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek). (Güncel Türkçe Sözlük)
hart:
sert ısırma sesi. (D. Mehmet Doğan)
Özdemir İNCE
’nin cümlesindeki “hart hart” bu açıklamalara pek uymuyor. Ancak Kubbealtı lügatinde yer alan açıklamaya bir derece uygun…
İNCE
’nin“hart hart” sözünü bir kitaba uydurduk ama “katır gibi gülme” sini neye uyduracağız? İNCE’nin “katır gibi” si ne TDK lügatlerinde var ne diğerlerinde…
Hepsinde “katır” kelimesi ve “katır gibi” sözünün açıklamaları şu noktada birleşiyor: inat, inatçılık.
Hadi “hart hart gülmek” sözünü “kaba saba, yüksek sesle gülmek” şeklinde anlayalım; peki bu “katır gibi gülmek” nasıl olabilir?
Okuyucu olarak merak ediyor, öğrenmek istiyorum.
Özdemir İNCE
bu benzetmesini bir örnekle olsun, açıklamalı.
Ya “katır gibi gülen” birini göstersin yahut kendisi – bize öğretmek için ve bir kez – öyle gülsün...
Gülsün bakalım…


 

Yazar: C.Yakup Şimşek
26-05-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE – 46
Online Kişi: 8
Bu Gün: 365 || Bu Ay: 10.612 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.153 || Toplam Tıklanma: 52.197.075