ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 5070
Yazar: Gökhan Özcan
HAYÂTÎ SORU: KİMİZ VE NEREDEYİZ?

Kim olduğumuzu ve nerede olduğumuzu kendimize sormayı neredeyse bıraktık artık. Bunların cevabını zaten bildiğimiz, aşılmış sorular olduğunu varsayıyoruz. Oysa belki de tarihte hiç olmadığı kadar gerekli ve önemli sorular bugün bu sorular. Çünkü kimlikler ve konumlar hiçbir zaman bugün olduğu kadar belirsizleşmemiş, birbirine karışmamıştı. Bu çağın böyle bir özelliği var; baskın kültür herkesi alıp bir potanın içinde eritmek, birbirine benzetmek, aynılaştırmak için özel bir çaba sarfediyor. Bu soruları kendimize sorma alışkanlığımızı terk etmemiş olsaydık, bu istikametin mecburiliğine karşı itirazlar geliştirebilirdik. Dünyadaki pek çok topluluk gibi bizler de, kanaatlere ve itirazlara sahip insanlar olma vasfımızı yitirmeye başladık. Tartışmaya açmaya, sorgulamaya, itirazlar geliştirmeye cesaret edemediğimiz pek çok konu başlığı sıralayabilirim ardı ardına. Tamamı bu yüzyılda, hatta pek çoğu da son 30-40 yılda hayatımıza girmiş ve bugün artık bırakın varlıklarını, etkileri bile kanıksanmış değişiklikler bunlar. Geriye dönük bir araştırma içine girenler, ilk karşılaştığımızda ne kadar büyük ve şiddetli tepkiler ve itirazlar geliştirdiğimizi görebilirler bütün bu değişikliklere. Oysa artık hiç tartışmıyoruz onları; sorgulamayı, eleştirmeyi filan çoktan bıraktık. Bu kör teslimiyete karşı irade gösterenleri, bize kim olduğumuzu hatırlatanları ve nereye gittiğimize dair itirazlar geliştirenleri edenleri de eskide kalmış, ütopik, köhne fikirli ve hatta deli olmakla yaftalıyoruz. Onların yaşadığımız bu dramatik çözülmeye ışık tutan tespitleri canımızı sıkıyor çünkü. Bizler kendimizi parça parça akıntının ellerine bırakırken, birileri canhıraş, suyun akış yönünün tersine kulaç atıyorlar. Ne kahırlı karşılaşmalar bunlar! İnsan şuursuzca bir istikamete kapılmış giderken birilerinin sürekli ona doğru istikameti hatırlatması... Hele dümeni doğru istikamete çevirecek kudreti benliğinizde görmüyor, bu cesareti içinizde bir türlü biriktiremiyorsanız.

Yine de iyi ki o doğrucu pusulalar var aramızda. İyi ki hakikatin istikametini birileri sürekli görülebilir halde tutuyor bir yerlerde. Akıntıya kapılmaya fazlasıyla meyyal nefislerimize direnerek irtibatımızı korumalıyız bu deniz fenerleriyle. Karaya oturmamak ya da kayalıklara bindirmemek için ihtiyacımız var hepimizin muhasebesini hepimiz adına üstlenen o fedakâr zihin ve kalp erlerine, gönül ustalarına.

Kim onlar peki, kimlerden söz ediyorum? Buraya üç beş isim yazabilirim, bu kolay! Ama kolaylıklar hafifletiyor, ucuzlatıyor, anlamsızlaştırıyor bu çağın insanının dünyasında meseleleri. "Kimiz ve neredeyiz?" sorusunu ısrarla soran, zülfüyâre dokunmaktan çekinmeyen, dünyanın kabadüzen yeniliklerine karşı gönül inceliklerini kaybetmeyen söz ve fikir sahiplerinden söz ediyorum. Onlara dikkat kesilelim diyorum, nereden bu devre, bu devrin insanına, bu devrin getirdiği değişikliklere bir itiraz geliyorsa oraya can kulağımızı verelim. Çünkü akıntıya kapılan bir saman çöpü olmaktan ancak bu işaretlerle kurtulabiliriz. İstikametimizi kendimizden uzağa, gönül pusulamızın gösterdiğinin zıddına çevirenleri ancak böyle tanıyabilir, bu insanlık çözülmesinden yakamızı ancak böyle kurtulabiliriz.

Yazının tamamı için tıklayınız.

Yazar: Gökhan Özcan
09-06-11
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HAYÂTÎ SORU: KİMİZ VE NEREDEYİZ?
Online Kişi: 23
Bu Gün: 140 || Bu Ay: 1.780 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.102 || Toplam Tıklanma: 52.242.969