ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 5512
Yazar: Ali Çolak
ÇOK ÇİĞ ÇAĞ

Geçen akşam bir şey oldu. Televizyonda bir yarışma programı. Üniversite son sınıf öğrencisi, mühendis adayı bir genç yarışıyor. Sunucu soruyor: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, sözündeki 'mürşit' ne anlama gelir?" Dört seçenek: amaç, zenginlik, kılavuz, kudret... Yarışmacı şaşkın. Bocalıyor, kızarıyor, kekeliyor, çaresiz, cevap yok! Salondaki seyirciye soruluyor, onlar da bilemiyor kılavuzun anlamını. "Joker hakkımı kullanacağım" diyor mühendis adayı, "babama soracağım!" Sunucu nezaketle babasını arıyor. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." sözündeki "mürşit" ne anlama gelir? Amaç, zenginlik, kılavuz, kudret... Baba da düşünüyor, çabalıyor, cevap yok!

Şu birkaç dakikada gördüklerim, duyduklarım gerçek mi diye soruyorum kendi kendime. Ürpertici... Yıllar önce, neredeyse yirmi yılı buluyor, bir grup eğitimci oturmuş tartışıyorduk. Öfkeyle ayağa kalkıp "Gün gelecek" dedim, "gençler Türkçe konuşmayı, okuyup yazmayı unutacak. Öyle bir çağa gidiyoruz." Yukarıdaki manzaranın utancıyla etrafıma bakınırken o şiddetli kehaneti hatırladım. Evet o gün geldi, Türkçe konuşmayı, okuyup yazmayı bilmeyen çocuklar, gençler hatta 'büyük'ler öyle çok ki...

Bir bu değil, okumak-yazmak değil. Ne yana baksanız, hangi kapağı kaldırsanız, diz boyu köksüzlük, hazır lezzet düşkünlüğü, keyif budalalığı, dünbilmezlik... Sonra adamakıllı küstahlık! Bilmemekten, yetersizlikten gelen o masum utangaçlık ah, nerede?

Gazeteler, televizyonlar; haberler, spotlar, fotoğraflar... Sahih olan nerede? Bir tek dertleri var; okunsun, izlensin! Bu başlık okutur, bu resim patlatır, bu spot ilgi devşirir! Çoğu yalan, yalan, yalan! Hakikât öyle mahcup, öyle uzak, öyle pusup kalmış çok uzakta, derinlerde. Hakikatin esamesi okunmuyor. Gördüğümüz, onun giydirilmiş, süslenmiş, cilalanmış ve adamakıllı saptırılmış gölgesi.

Bir oyuncu ölüyor. Yarım asırlık tiyatro sanatçısı, Sönmez Atasoy ölüyor. Ertesi gün gazetelerde (bizimki dahil) "Halo Dayı hayatını kaybetti, Halo Dayı'yı yitirdik, Halo Dayı öldü..." Halo Dayı, oyuncunun, geçen yıllarda bir dizide büründüğü karakter. Yarım asırlık Devlet Tiyatroları sanatçısı, rol aldığı onlarca oyun, rejisör koltuğunda yönettikleri, yazdıkları... Hiçbirinin anlamı, önemi yok. Hepsi çöpe! Ve belki de yalnız ekmek parası için oynadığı bir dizideki karakter, bütün o elli yılın üstüne gelip konuyor. "Halo Dayı öldü!.." Tiyatroya, sanata, emeğe, oyunculuğa saygısızlık. Böyle başlık okutur çünkü. Filan dizinin etiketiyle... Dünbilmezlik; kaypak, cıvık, köksüz bir 'bugün' esareti. Bulaşıcı bir hastalık...

Burada durmayacak bu hastalık, biliyorum. Birikimler, emekler, hassasiyetler çöpe atılacak büsbütün. Ne var prim yapacak, diye soracaklar. Bir hikâye, bir skandal, şöyle ışıltılı, patlamaya müsait popüler bir şey, yok mu? diyecekler. Ölümler bile haber olmayacak. Bir büyük şair, usta bir romancı, sinema sanatçısı, tiyatro ustası, ses sanatkârı öldüğünde, 'neyi var?' diyecekler... Hangi dizide oynadı, hangi skandalla anıldı? Hangi kadınla, hangi erkekle?.. Sanatı, şiiri, romanları, filmleri, sahneye akıttığı terler, buharlaşıp gidecek o saat. Hiç yaşamamış gibi.

Bu çılgın, bu yatışmaz, Necatigil'in deyişiyle, bu "çok çiğ çağ", hakikatin bütün saflığını önüne katıp süpürecek. Ve bize cilalı, vıcık vıcık haberler, görüntüler kalacak. Biz, tiksinip gözlerimizi kapatacak, kulaklarımızı tıkayacak ve köşemize çekilip kadim kitapların sayfaları arasında ölmez ışıklar arayacağız.

Şimdi çok uzaklardan bir akşamüstü kızıllığı. Gün kararıyor, dışarıda köpek havlamaları, kuzu sesleri, toz toprak ve kuşlar uçuşup geçiyor kızıl ufuklardan. İçeride, radyonun başında iki çocuk, kardeşim ve ben... Radyo'da Çocuk Bahçesi'ni dinliyoruz. Hafta içi her akşam 18.20'de. Sadece on dakika. Hiç bitmesin istenen on dakika. Sönmez Atasoy'un babacan sesi. Dinlediğimiz, uzak ülkelerden meçhul insanların hikâyesi. Fakat öyle içindeyiz ki, can kulağıyla, sabırsızlıkla, yaşıyor gibi... Bitiveriyor on dakika. Ertesi akşama kadar sabırsız bekleyiş... Hafızanın damağında tarifsiz bir lezzet.

Sönmez Atasoy işte odur. Radyoda bir ses. Uzakta bir yerde, iki köy çocuğunun akşam sevinci. Sönmez Atasoy, sayısız oyun: Kırlangıçlar, Şerefiye, Zoraki Tabib, Cadı Kazanı, Romeo ile Juliet, Gecikenler, Genç Osman, Ana Hanım Kız Hanım, Kanlı Nigar, Sinan, Haydutlar... Sönmez Atasoy, sahnede, mikrofonda, hep babacan... 'Halo Dayı' değil!

"Mürşit"in anlamını bilmeyen mühendis adayı, Sönmez Atasoy'a "Halo Dayı" diyen gazeteci, aynı, aynı, aynı, hep aynı! Gitgide daha 'çok çiğ çağ'... Gitgide daha çok mide bulantısı.

Hakikat, eski bir şarkıdır aramızda. Hatırlamak, kederli, daima...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Çolak
10-01-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 3
Harun ŞAHİN
Var Ol Yakup Şimşek
Tarih : 11-01-12

Var Ol Yakup Şimşek. Sen de olmasan bilerek Bazen bilerek bazen bilmeyerek düştüğümüz bu dil gafletinden kimse bizi uyandıramayacak. "Kavga insanla kader arasında değil artık, insanla kelime arasında" diyor Cemil Meriç. Keşke senin kadar uydurukça muarızı birkaç kişi daha tanıyabilseydik.

 
C.Yakup Şimşek
ŞAŞIRMAYIN
Tarih : 11-01-12

Şaşırmayın: “Mürşit” kelimesinin unutulmasına râzı olmayan ve hayret edenler bile meselâ “şık, talebe, namzet, mânâ, ehemmiyet, maarif-tâlim-terbiye-tedrîsât, seyretmek, alâka-rağbet” gibi kelimelerin unutulmasına bir şekilde râzı ve hattâ yardımcı oluyorlar. Ne gibi mi? “Seçenek, öğrenci, aday, anlam, önem, eğitim, izlemek, ilgi” gibi kelimeleri benimsemek ve kullanmak gibi... Tıpkı Ali Çolak gibi...

 
orhan
bir temenni
Tarih : 11-01-12

hissiyatınız ve yazılarınız daima alakamı celbetmiş müşterek duygularımızın tercumanı oluyorsunuz bir gün yüzyüze görüşmek sohbetinizden paye almak dileğiyle

 
ÇOK ÇİĞ ÇAĞ
Online Kişi: 23
Bu Gün: 131 || Bu Ay: 7.174 || Toplam Ziyaretçi: 2.238.963 || Toplam Tıklanma: 52.331.480