ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / GEÇERKEN UĞRAYAN YAZARLAR
Okunma Sayısı: 2396
Yazar: Müjdat Gökçe
UYANALIM BE ARTIK!...

İnsanlık hüsrânın tüm boyutlarını yaşıyor. Şirkin zulmü globalleşiyor. Çağ imaj, kandırma, vitrin, reklam, tüketme ve tükenme çağı. Çılgınlık, azgınlık ve isyan hiçbir sınır tanımıyor. Nice insan, İslâm’ı mükemmel yaşayanlara şâhit olamadığı için İslâm’ın dışında kalıyor; hatta görmediğine, bilmediğine düşman oluyor. Müslümanların da önemli bir kesimi müslümanlığı bilmiyor. Bilenlerin de yapabileceklerinin tümünü yaptıklarını iddia etmek zor. Bu ortamda, teknik imkânlarla donanan, devle(tle)şen, küreselleşen fitne, sadece yapanları değil; tüm insanlığı kemiriyor. Ülkeler, sokaklar, evler, beyinler, gönüller işgâle uğramış durumda. Müslüman olduğunu iddia edenlerin de büyük bölümü bilinçsizce şirkin kucağına atılıyor, kurtuluşu zâlimlerin safında arayıp ifsâdı ıslah zannediyor.

İslam, "La ilahe illallah" şehadetinin gereği olarak ilahlık ve hakimiyeti "AHAD"e indirgemek, ibadet ve yönelişte birliği sağlamaktır, Bununla beraber İslam, "Hz. Muhammed sallallahüaleyhi ve sellem Allah'ın elçisidir" şehadeti gereği de O'nun Rabbinden getirdiği sisteme tabii olmak, Allah'ın gönderdiği kanunlara uymak, insanlığa Rasulü vasıtası ile indirdiği kitabı hakim kılmaktır.

İslam, hükmeden bir düzen, uyulan bir metod, itaat edilen bir önderlik; belli bir sisteme, metoda ve önderliğe dayanan bir düzendir. Bunlar olmadan İslam’ın, kendisi olmayacağı gibi İslam toplumu da olamaz.

İslam, insanların düşüncelerini, ilkelerini, ölçülerini, değerlerini, şeriat ve kanunlarını, gelenek ve göreneklerini aldıkları yegane merci Yüce Allah olduğundan, beşerin beşere kulluk yapmaktan kurtulduğu biricik sistemdir.

İslam; hem bilgi, hem ikrar, hem kabullenme, hem bağlılık, hem itaat etme, hem de tüm hayatta Rasulullah'ın getirdiklerine teslimiyettir.

İslam uluhiyet ve otorite birliğinin tek oluşudur.

İslam sadece  basit görünümlü taştan ve heykelden ibaret putları yok etmek için gelmemiştir. Tarih süresince gelmiş geçmiş tüm peygamberler kafilesinin sarf  ettikleri bunca çaba ve fedakârlık ve bir o kadar işkence ve azaba katlanmaları sırf taştan ve ağaçtan yontulmuş putları ortadan kaldırma amacına yönelik değildi.

Bilakis İslam yalnız Allah'a ibadet etmek ile ondan başkasına ibadet etmenin arasını ayırmak, hayatın her alanında Allah'a boyun eğip itaat etmekle, Allah'tan başka mercilere kulluk ve itaatın sınırlarını kesinkes belirlemek için gelmiştir.

İslam hayatın tüm alanlarını kuşatan bir sistemdir. Yüce Allah'ın hiçbir şekilde ondan başka bir dinden razı olmadığı İslam, günlük, hayatın her bölümünde Allah'a boyun eğmek ve yalnızca ona itaat etmektir.

Nice insan, İslâm’ı mükemmel yaşayanlara şâhit olamadığı için İslâm’ın dışında kalıyor; hatta görmediğine, bilmediğine düşman oluyor. Müslümanların da önemli bir kesimi müslümanlığı bilmiyor.

İslami Hareket, öncelikle mü'minlerin yolu ile münkirlerin yolunun belirginleşip ayrılması ile yola koyulmalıdır.

İnsanları Allah'ın yoluna davet eden bir hareketin mensupları hakka davet mevzuunda açık ve kesin olmalıdırlar.

Doğru olan sözü söyleme noktasında yağcılığa ve uzlaşmacılığa yeltenmemelidirler. Davayı sunarlarken hiçbir korku ve endişeye kapılmamalıdırlar.

İslami hareketin mensupları davalarının bir iman davası olduğunu yakinen bildikleri zaman ancak yoldaki zorluklara tahammül edebilirler.

Müslümanların, emredildikleri gibi müslümanlaşması için tevhid, cihad ve ibâdet bilincine yeniden kavuşması ve bunları içselleştirmesi gerekmektedir. Müslümanların Kur’an kavramlarından, Kur’ânî emir ve yasaklardan daha fazla öncelikledikleri diploma, makam, para v.b gibi hususları baş tacı etmeleri; ne yazık ki bu gerçeği gölgelemektedir.

Bugünkü iletişim akışı içinde, medyanın; uzun boyluları cüce, cüceleri uzun boylu gösteren, hâinleri kahraman, kahramanları hâin olarak tanıtan konkav ve konveks aynaları arasında gerçeği yakalamak için yoğun çaba göstermek zorundayız.

Zaman içinde doğruluğunu kanıtlamış, insanların ortak faziletini oluşturmuş, berraklaşmış değerlere elbette sahip çıkmak, dürüst herkes için ahlâkî bir görevdir.

İslâm adına rasyonalizm, İslâm adına demokrasi, İslâm adına sağcılık, İslâm adına solculuk, İslâm adına Kemalizm, İslâm adına laiklik... İslâm’ın neyi kabul edip neyi kabul etmediğini nerede ise Allah’ın rızâsı değil; çağın icapları tayin etmekte ve çağın icaplarına göre te’vil edilmek sûretiyle sürekli değişen bir din anlayışı ortaya çıkmaktadır.

Gerçek din Allah'ın tüm insanlar için seçtiği bunun dışındakini kabul etmediği "İslam" dinidir.

“Lâ ilâhe illâllah” kavramının, yani tevhid ve şirk gibi temel kavramların düzeltilmesi gerçekleşmeden dünyamızın da âhiretimizin de kurtulması mümkün değildir.

 “Lâ ilâhe illâllah” hükmü, beşerî hayatta süreklidir.

Yazar: Müjdat Gökçe
18-01-12
E mail: iletisim@mujdatgokce.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
UYANALIM BE ARTIK!...
Online Kişi: 15
Bu Gün: 132 || Bu Ay: 10.379 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.742 || Toplam Tıklanma: 52.195.393