Kategori : EDEBİYAT / UNUTULMAYANLAR | Okunma Sayısı: 3735 |
1950'li yıllarda dönemin Maarif vekili Tevfik İleri Bey, avukat Bekir Berk'e şunları söyler: ''Bekir Bey, Allah selamet versin, Necip Fazıl Bey, dergisinde nam-ı müstearlarla, Profesör bilmem kim diyerek yazılar yazıyor. Bunları onun yazdığını, o isimlerin olmadığını herkes biliyor... Büyük Doğu'yu büyütün. Memleketin sevilmiş imzalarından yazılar alın. Ali Fuat Başgil'e, Nurettin Topçu'ya, Mümtaz Turhan'a gidin...'' Bu sözler üzerine avukat Bekir Berk, hukuk fakültesinden hocası olan Ali Fuat Başgil'e gider. Ali Fuat Başgil nazik biçimde bu teklifi kabul edemeyeceğini bildirir. Nurettin Topçu'ya gitmesini, Nurettin Topçu'nun kendisinden daha derviş, daha sabırlı ve tahammüllü olduğunu söyler. Bundan sonra Bekir Berk, Nurettin Topçu'ya gider. Nurettin Topçu, Bekir Berk'in maksadını öğrenince:
“Hay Allah razı olsun, ne iyi ettin yahu! Ben bugüne kadar Necip Fazıl'ı görmedim. Bizim için ayıp değil mi! Seninle ziyarete gidelim.” der. Bekir Berk, Necip Fazıl Bey’e hemen telefon eder. Necip Fazıl Bey, “Bekliyorum.” deyince yola çıkıp, Büyük Doğu'nun Cağaloğlu'ndaki yerine giderler.
Millete mal olmayan inkılâplar
Dergi idarehanesine girince, Necip Fazıl Bey, belden yukarısı çıplak, altında pantolon misafirlerini karşılar. Hal hatır sorulduktan sonra Üstad Necip Fazıl şöyle diyor:
“Nurettin Bey, madem bu işe giriyorsunuz, sizden beklenen, rica edeceğim bir mevzu var. Millete mal olmayan inkılâplar diye bir seri makale yazacaksınız. Sizden bunu bekliyorum...”
Necip Fazıl bunları söyleyince, Nurettin Bey şu cevabı verir: “Necip Fazıl Bey, biliyorsunuz ben İmam Hatip Okulu'nda hocayım. Bugünlerde imtihanlar da var. Söylediğiniz mevzuun derinliklerine inmek lazım. Hazırlıklı değilim... Fakat Türkiye’nin Maarif Davası diye bir kitap yazdım, yeni bitti, kimseye göstermedim. Onu vereyim. Onları neşre başlayın...”
Topçu, bunları söyleyince Üstad bir anda heyecanlanıverir, coşar. “Bekir Berk, şu hâle bak! Talihsiziz, talihsiz! En samimi insanlarımız bile korkuyor. Bu yol çileli yol Bekir Berk çileli, dikenli... Kimse diken üzerinde yürümeye razı olmuyor…”
Bu bozuk makinada bu deha
Biraz daha söylendikten sonra, “Ben bir kahve söyleyeyim.” diyerek dışarı çıkar. Bekir Berk üzgün, şaşkın ve mahcup bir biçimde, “Aman hocam, davanın kudsiyeti adına gücenmeyin. Benim ne için çırpındığımı görüyorsunuz. Aman darılmayın.” der.
Nurettin Topçu Hoca gülümser ve şöyle söyler: “Bekir Bey gücenmek ne demek? Asla gücenmem. Ben bu ruhları bilirim. Fakat şu anda Allah'ın namütenahi kudretine hayranım ki, bu bozuk makinada, bu dehayı nasıl saklıyor!..”
Bekir Berk, ömründe duyduğu en manalı sözlerden biri olarak söylüyor bu cümleleri.
Üstad Necip Fazıl gelir, hiçbir şey olmamış gibi kahveler içerken, “Benim ne çileli bir insan olduğumu anlayın, görün ki, telefon ettiler, çamaşırlarınız yıkandı geliyor, dediler; hâlâ gelmedi. Bakın yanınızda böyle oturuyorum. Sizi bu halde karşılıyorum.” dedi. Buna Nurettin Bey şu cevabı verir:
“Efendim, pehlivanlar böyle olur. Güreş minderinde fanila giyilmez!...”
Cevap Üstad Necip Fazıl'ın hoşuna gider. Kendine mahsus gülüşüyle güler ve derhal tavır değiştirir: “Kitabı kim getirecek?”
Bekir Berk Bey hemen atılır: “Ben getiririm, Üstad'ım!” der.
Ali Yaşkın Ali Ulvi Kurucu’nun ‘Hatıralar’ından aktardı
Yazar: Ali Yaşkın |
03-03-12 |
||
E mail: dünyabizim.com | Tweet | ||