ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 6793
Yazar: Ahmet Ar
'GÖRME'NİN BÜYÜSÜ

Talebelerle hasbihâl

Başarılı insan olmada, her sahada gelişme ve olgunlaşmada çevremizin ve "yetişmiş insanları görme"nin büyük ehemmiyeti vardır. Birçok başarılı insanın hayatını incelediğimizde aileden başlayarak, akraba, aile dostları, mahalle-köy-şehir, okul-sınıf…vs. çevrelerindeki insanların, onların başarılarında -veya başarısızlıklarında- büyük rol oynadığını görürüz.

Biz de her insan gibi çevremizden etkileniriz. Yanıbaşımızda cereyan eden hadiselere tamamen lâkayd kalmak mümkün değil. Babamız, annemiz, kardeşlerimiz başta olmak üzere yakın akrabalarımız, öğretmenlerimiz, okul arkadaşlarımız, hayatımızın gidişatında çok mühim roller oynarlar. Okumuş yazmış bir anne-babanın çocuğu ile hiç tahsil görmemiş bir ebeveynin çocuğu aynı olmayacaktır elbette. Yakın akrabaları içinde doktor, öğretmen, profesör, din âlimi, mühendis, eczacı… vs. olan bir çocuk da böyle akrabalardan mahrum bir çocuktan şanslı olacaktır. Hiç profesör görmemiş, bir yazarla selamlaşmamış birisinin ufuk genişliği ile sanatkârlar, yazarlar, şairler arasında büyümüş birisinin görüş alanı elbette farklı olacaktır. İmkansızlıklar içindeki insanın varabileceği seviyenin bol imkanlar içindeki insandan düşük olması da gayet tabiidir. “Görmek” burada çok mühim. Görmek… Büyülü kelime, büyülü imkân. Birçokları için ulaşılmaz bir hayal olan nice hedefler, o hedeflere ulaşmış insanları görenlerin nazarında bir el uzanımı kadar yakın görünür.

Ben çocukluk ve gençlik yıllarımda kitap okumaya sevdalandım. Bazı yazarlara hayrandım.  Hem de ne hayranlık… Onları normal insan gibi göremiyordum. Sanki bir çeşit büyülü varlıklardı. Öyle ya, beni bambaşka dünyalara alıp götüren o kitapları yazan insanlar normal olabilirler miydi?... Hayır, onlar olağanüstü varlıklardı. Hatta onlara şöyle bizim gibi dokunulabilir miydi? Dokunulamaz sanırdım. Bu inancım üniversite yıllarında bile devam etti. Bu hâlet-i rûhiye ile “Ben asla yazar olamam!” diyordum.
(Gerçi şu anda da yazar olduğumu iddia edebilecek cesaretim yok ya…)


Bir gün… evet bir gün üniversitede okurken Konya’da Mevlânâ ile ilgili bir sempozyumda benim nazarımda rüya yazarlardan birini bizzat gördüm. Diğer öğrenci arkadaşlarla toplanıp o yazarla fotoğraf bile çektirdim. İşte o gün onların da bizim gibi insanlar olduğuna inanabildim. Bir “görmek” benim ruhumda flaşlar patlattı. Artık içimden “Ben de yazar olabilirim; ben de onlar gibi yazabilirim.” diyordum. Daha sonra birçok yazar-hocalar dersimize de girdi. Birçok yazar ve şairle sohbetler ettim. Bazıları ile arkadaş oldum. İnancım daha da arttı.

Düşünün, bir yazarı görmek, onunla kısacık bir konuşma yapmak bir insanı ne kadar değiştiriyor… Bir de çevrenizde böyle yetişmiş insanların her zaman dolaştığını hayal edin. Çevrelerinde okuyan, yazan insanları hazır bulanlar elbette erken uyanacaklar, yola erken çıkacaklardır. Çıktıkları yolda alacakları destek de cabası… Sonunda onların daha yüksek zirvelere çıktığını göreceğimiz adeta önceden belli değil mi? Size tavsiyem, sözünü ettiğim türden insanlarla tanışmak, görüşmek, konuşmak için fırsat kollayınız. Bunu gerçekleştirdiğinizde içinizde ne büyük ümitlerin parladığını hayretle fark edeceksiniz.

Meseleye sadece bilgilenmek, yazar çizer olmak zaviyesinden bakmayalım. Ahlâkî-mânevî olgunlaşmanın yolu da “görmek”ten geçer. Ahlâkın, hizmet ve ibâdet aşkının zirvelerine çıkmış sahâbeler, bu seviyelerine Hz. Peygamberimizi (sav) bir defacık “görmek”le ulaşmışlardır. O’nu görme devletine erişemeyenler için sahâbe olma kapısı ebediyen kapalıdır. “Görerek olgunlaşma” metodu bir sünnet olarak günümüze kadar gelmiştir ve bundan sonra da devam edecektir. Hz. Peygamberimizin (sav) vârisleri olan mürşidler de talebelerini bu kök usulle tekamül ettirmektedirler. Onları bir kerecik görenlerin idrakleri bir anda açılıvermekte ve herkese nasip olmayacak ilimlere kavuşuvermektedirler.

Hangi sahada gelişmek ve olgunlaşmak istiyorsak, o sahanın usta ve üstadlarını bizzat görmeli; bu mümkün değilse görenleri görmeli; o da imkânsızsa “görenleri görenler”i görmeliyiz. Onların sözlerini kendi ağızlarından dinlemeli, hâl ve tavırlarını müşahade ederek kendi şahsiyetimize geçirmeliyiz.

***
Hadi, yukarıda söylediklerimizden bir ders daha çıkaralım… Madem ki çevre ve görme insan üzerinde bu kadar tesirlidir, kitap okuma hususunda da ondan niçin faydalanmayalım? Bu sıralar hemen hemen herkesin kara kara düşünüp çözümünü aradığı bir soru var: Çocuklara kitap okumayı nasıl sevdirebiliriz? Birçok metod uygulanabilir ama “okumayı seven bir çevre oluşturmak” bunların en tesirlilerinden biri olabilir diye inanıyorum. Kendi aranızda üçer, beşer, onar… kişilik okuma grupları kurabilirsiniz. Birbirinizden kitap alıp verirsiniz. Bahçede dolaşırken okuduğunuz kitaplardan konuşur; birbirinizin evlerinde bir araya gelerek kitap sohbetleri yaparsınız. Göreceksiniz kısa bir süre sonra kitap okuma sevginiz katlanacak, zor kitapları daha kolay anlamaya başlayacaksınız. O filanı seviyormuş, bu falancaya âşıkmış… gibi boş muhabbetlerden daha faydalı olmaz mı?

Bütün çocuklarımızı gelecek günlerde temiz, ahlâklı, ağırbaşlı, büyümüş de küçülmüş kitap okuyucuları, fikir adamları ve gönül kahramanları olarak görmeyi ümit ediyorum. Böyle olacağınıza bütün gönlümle inanıyorum. Ha gayret!

Yazar: Ahmet Ar
15-03-12
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 10
TAC 1
MODELLEME
Tarih : 20-03-12

Kıymetli Ahmet Bey Kardeşim!.. Size katılmamak mümkün değil. İlköğretim 6. sınıftan itibaren talebelerime "Önce ne olmak istediğinize karar verin, sonra olmak istediğiniz meslekten bir yıl içinde en az 10 kişi ile görüşün. Hatta görüşmelerinizi bir gazeteci edası ile kayda alın, sorular sorun, çekinmeyin! Ben de sizin mesleğinizi seçmek istiyorum diyen bir küçükten herkes mutlu olur. Yok eğer size kızar başından savarsa 2. ve 3. kişilere gidin ama 4-5 kişiye gittiniz, hiç biri size zaman ayırmadı veya kızdı ise o takdirde seçeceğiniz mesleği tekrar gözden geçirin. Çünkü bu kişiler ya mesleklerini sevememişler veya bu meslek, insanları stresli yapıyor demektir. Sonra seçtiğiniz diğer meslek için yine bir 10 kişi ile görüşmeye çalışın." Değerli Hocam, bunu yapan talebelerime ben artık ders çalışın bile demiyordum. Gerçekten o talebelerimin başarısını ben bu yüz yüze görüşmelerine bağlıyorum. Bizim eksiğimiz model alınabilecek kişilerle gençlerimizi buluşturamamak. GENÇLERİMİZ MODEL ALMASI LAZIM GELENLERİ BULAMIYORSA, BİZ O MODEL İNSANLARLA GENÇLERİMİZİ BULUŞTURMALIYIZ...

 
İbrahim YILDIRIM
Aşkı olan
Tarih : 20-03-12

Aşka uçarsan kanadın yanar/Aşka uçmayan kanat neye yarar/Aşka vardıktan sonra kanat ne işe yarar. demiş aşk erbabları. Aşkı olanda böyle yazar okumayı, görmeyi, okumanın öğrenmenin önemini... selamlar Hocam

 
ABDURRAHMAN YILDIRIM
BAKMAK VE GÖRMEK
Tarih : 19-03-12

BAKMAK VE GÖRMEK ARASINDAKİ FARKI İZAHA ÇALIŞAN YAZI GALİBA GÜNÜMÜZ İNSANININ EN BÜYÜK PROPLEMLERİNDEN BİRİ GÖRMEDİĞİ İÇİN HER ŞEYİ GÖRÜR ZANNETMEK TEŞEKKÜRLER AHMET AR HOCAM İNŞALLAH BU YAZIDAN SONRA BAKARLAR DA GÖRÜRLER

 
ahmet karatay
görmek
Tarih : 16-03-12

basiret bu olsa gerek fazla teferruata gerek yok derim elinize dilinize sağlık çok güzel bi yazı paylaştığınız için teşekkürler

 
Yusuf İHTİYAR
SIRADIŞI
Tarih : 16-03-12

Herkesin popülizm yaptığı bir ortamda, yetişmiş insan modeline dair ince tavsiyeler... Sayın hocam; demek istiyorsun ki "Eli kalem, gönlü ilim, aklı bilim tutan bir nesil özlemi ve gayreti içinde olalım. Eline ve gönlüne sağlık Hocam. Bu "sıradışı" isteğini can-ı gönülden destekliyorum. Ama neslimizin yetişeceği saygın ve düzeyli kişiler ve ortamları nasıl buluruz bilemiyorum. Selamlar.

 
Fahri
gören-görmeyen
Tarih : 16-03-12

Her gün defalarca kullandığımız bir kelime düşünen bir kafanın yorumuyla adeta bize diyor ki "beni her gün kullanıyorsunuz da beni görebiliyor musunuz?" Teşekkürler sayın hocam. İnsanın fikriyatını geliştiren yorumlarınızın devamını bekleriz.

 
ibahim TUNCER
Tehlikeli işler
Tarih : 16-03-12

Ahmet hocm bana gönderdiğin notla ilgili olarak yorumluyorum. Çok tehlikeli şeyler tavsiye ediyorsun, okumayı yazmayı tavsiye etmek bazıları için tehlikeli iş. Bizde bir söz var: "Yemeyenin yiyicisi bulunur." Birisi yayınlamazsa başka biri yayınlar; mesela yazarlar birliği...  Ne diyelim Allah akıl ve fikir versin. Allah uyuduğumuz derin uykudan uyanmayı nasip etsin. her şeye rağmen okumaya ve yazmaya devam.

 
hasan hüseyin
teşekkür
Tarih : 16-03-12

yazıyı okudum. bu konuda çok hakılsınız. eskiden köyümde dedelerim, amcalarım v.s oturur. bir çok meseleyi konuşurdu biz de duyardık, şimdi bırakın büyük insanı sözünü dinleyecek kimsesi olmayan nice insanlar var, örnek alacak kişiler televizyonlarda gördüklerinden başka kimse kalmadı.

 
C.Yakup Şimşek
Görebilmek Ne Güzel!
Tarih : 16-03-12

"Bütün çocuklarımızı gelecek günlerde temiz, ahlâklı, ağırbaşlı, büyümüş de küçülmüş kitap okuyucuları, fikir adamları ve gönül kahramanları olarak görmeyi ümit ediyorum..." Talebeler ve diğer bütün çocuklar için çarpan temiz yüreklerde büyüyen ulvî bir gaaye... Kıymetli muallim kardeşim! Kalbinde böyle bir gaaye taşıyan muallimleri görmek keşke her çocuğa nasîb olsa... Mektepler hakîkaten ilim irfanla dolsa... O günleri kim görecek, bu devlete kim erecek? "Görmek" ne büyük bir saadet!..

 
M. Özgen
Teşekkür
Tarih : 16-03-12

Ahmet Hocam, eline sağlık… Yediden yetmişe hepimize ışık tutan bir yazı… Muvaffakiyetin sırrı, hedef sahibi olmaktır. Ona giden yolda rehber ve örnek edinmektir. "İlmi kişilerin ağzından alınız." düsturu değerli kişilerle sohbet etmenin ehemmiyetini ifade etmektedir. Onlara ulaşamayanlar eserlerine müracaat ederek de benzeri neticeye ulaşabilirler. Ancak acıktığını bilmemek gibi, okumasını becerememek de acilen tedavi edilmesi gereken bir hastalık olsa gerek. Yemek yemediği için elinde köfte tabağı çocuğunun arkasından sokağa kadar koşup ona yalvarma şefkatini gösterdiği halde onun beynini geliştirmek için aynı gayreti gösteremeyen dostlarımız da biliyordur: Çok yiyen sadece iri adam olurken çok dinleyip çok okuyanlar büyük adam olurlar.

 
'GÖRME'NİN BÜYÜSÜ
Online Kişi: 13
Bu Gün: 5 || Bu Ay: 953 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.796 || Toplam Tıklanma: 52.220.444